Londra City Bölge Yöneticisi Lord Mayor David
Wootton, Türkiye'nin İstanbul'u finans merkezi haline getirme projesinin
kendileri için bir tehdit oluşturmadığını ve Türkiye'nin başarısının kendileri
için zarar anlamına gelmediğini belirterek, bu konudaki çalışmalarında
Türkiye'ye destek olmaya hazır olduklarını kaydetti.
İngiltere Başkonsolosluğunda düzenlenen ''İstanbul Finans Merkezi'' başlıklı
toplantıda konuşan Wootton, Türkiye'nin son dönemde ekonomik alandaki
başarılarına değinerek, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde hem ekonomik hem politik
alanda daha fazla geliştiğini görmeyi istediklerini söyledi.
Bir finans merkezi haline gelmesi için ülkedeki finansal hizmet sektörünün
daha fazla gelişme kaydetmesi gerektiğine işaret eden Wootton, Türkiye gibi
enerjik bir ekonomi için finansal merkez haline gelmenin büyük önem taşıdığının
altını çizdi.
Londra'nın, dünyanın önde gelen finans merkezlerinden biri olma rolünü
sürdürdüğünü belirten Wootton, ''Türkiye'nin finans merkezi olma projesi bizim
için bir tehdit değildir. Bu sıfır toplamlı (zero sum) bir oyun değil. Sizin
başarınız, bizim için zarar anlamına gelmiyor. Siz başarılı olduğunuzda biz de
başarılı oluyoruz. Biz başarılı olduğumuzda siz de başarılı oluyorsunuz'' diye
konuştu.
Wootton, UK Trade&Investment olarak, Türkiye'ye bu konuda destek
verebilecekleri alanları belirlediklerini ifade ederek, ''Şu anda küresel
ekonomide zorlu zamanlardan geçiyoruz ancak bu aynı zamanda büyük fırsatlar da
sunuyor. Türkiye'deki ortaklarımıza bu konuda uzmanlığımızı sunuyoruz.
Türkiye'ye finans merkezi olma çalışmalarında destek olmaya hazırız'' dedi.
''Türkiye, expat'lar için bir cazibe merkezi olarak
görülmüyor''
HSBC Türkiye Üst Yöneticisi Martin Spurling ise, Türkiye ve İngiltere
arasındaki güçlü tarihi ilişkilere bakıldığında, İstanbul Finans Merkezi projesi
için birlikte çalışma konusunda büyük fırsatlar bulunduğunu söyledi.
Spurling, bir yerin finans merkezi olması için gerekli üç temel unsuru
fiziksel ve kültürel yakınlık, yetenekli ve uluslararası bir zihinsel yapıya
sahip yerel işgücü ile kaliteli iş yapma ortamı olarak sıraladı.
Fiziksel ve kültürel yakınlık açısından Türkiye'nin coğrafi ve kültürel
anlamda oynadığı köprü rolüne işaret eden Spurling, Asya, Avrupa ve Ortadoğu
perspektiflerinden bakıldığında İstanbul'un bir cazibesi bulunduğunu
belirtti.
Uluslararası banka ve müşterilerin İstanbul'a geldiklerinde, uluslararası
zihniyette insanlarla çalışmak isteyeceklerine dikkati çeken Spurling, yerel
uzmanlıkla uluslararası zihniyetin birleşmesinin büyük önem taşıdığını
kaydetti.
Öte yandan Spurling, İstanbul'un expat'lar (şirketi için ülkesi dışında
çalışanlar) için bir cazibe merkezi ve önemli bir destinasyon olarak
görülmediğinin altını çizerek, ülkede İngilizce kullanımının diğer finans
merkezlerine göre çok daha düşük olduğunu söyledi.
''BDDK sistemini uluslararası hale getirmeli ''
Spurling, diğer finans merkezlerinde yabancı ülkelerde deneyim kazandıktan
sonra ülkelerine geri dönen insan kaynağının önemli rol oynadığını belirterek,
Türkiye'nin de yavaş yavaş yurt dışındaki yeteneklerini geri çekmeye başladığını
dile getirdi.
İyi bir iş yapma ortamı için regülasyon, vergilendirme ve altyapının önemini
vurgulayan Spurling, Türkiye'deki bankacılık sistemini düzenleyen BDDK'nın
uluslararası finansal kuruluşlarla ilişkilerini nasıl düzenleyeceğinin önemine
işaret etti. BDDK'nın sistemini daha uluslararası hale getirmesi gerektiğini,
bankalardan istediği tüm belgeleri Türkçe istediğini, uluslararası kurumların
bunu istemeyeceğini anlattı.
''İFM'de kamu-özel sektör dengesi önemli''
Clifford Chance Avukatlık Firması Yöneticisi Simon Williams da, İstanbul'u
finans merkezi yapmak için çalışılırken, odaklanılacak konuların iyi seçilmesi
gerektiğini belirtti.
Sürecin hukuki boyutlarına ilişkin bilgi veren Williams, finans merkezinin
oluşumunda kamu ve özel sektör arasındaki dengenin de büyük önem taşıdığını,
ideal olanın iki taraf arasında işbirliğinden geçtiğini
kaydetti.
|