'Türkiye İnovasyon Haftası 2014 İstanbul'un 2. gününün açılış konuşmasını gerçekleştiren Mehmet Büyükekşi, 2023'te 500 milyar dolar ihracat ve 2 trilyon dolar milli gelire, sadece daha fazla değil, daha akıllı üreterek ulaşacaklarını vurgulayarak, "Dünyada ilk 10'a girmeyi hedefliyorsak, bunu takipçi, taklitçi olarak değil; yenilikçi ve yaratıcı olarak başaracağız. İşte bu nedenle artık ana meselemiz; Ar-Ge'de, inovasyonda, tasarımda, markalaşmada ve üniversite-sanayi iş birliğinde atılım yapmaktır" diye konuştu.
"İnovasyon ve Ar-Ge'ye daha fazla yatırım yapılması gerek"
Küresel ekonomik koşulların gün geçtikçe zorlaştığını, rekabetin gitgide acımasız hale geldiğini belirten Büyükekşi, şunları ifade etti:
"Görülüyor ki 2020'ye kadar küresel ekonomilerde oldukça türbülanslı bir dönem geçireceğiz. Zorluklar bizi bekliyor. Küresel talep zayıflıyor, birçok endüstride kapasite fazlası oluştu, standart imalat artık katma değer sağlamıyor. Tüm bu gelişmeler paralelinde Türkiye'nin jeopolitik avantajı da son 3 yıldır komşu ülkelerdeki gerginliklerin gölgesinde kalıyor. Ancak biz Türkiye ihracatçıları olarak son dönemde Orta Doğu'daki çatışmalara, Rusya ve Ukrayna gerginliğine, AB'deki duraklamaya rağmen ilk 11 ayın 10’unda rekor kırarak ihracatımızı artırmayı başardık. Yılın ilk 11 ayında ihracatımız yüzde 4,4 artışla 144 milyar doların üzerine çıktı. Son 12 aylık ihracatımız yaklaşık 158 milyar dolara ulaştı. Fakat biz Türkiye'nin kalkınmasının sevdalısı ihracatçılar olarak, bu seviye ve artış hızını yeterli bulmuyoruz. 2023'te 500 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmak için ihracat artış tempomuzu tıpkı 2002-2013 arasında olduğu gibi yıllık yüzde 13'lere çıkarmamız gerek".
Büyükekşi, 2023’e giden son 9 yılda başarının reçetesinin belli olduğunu, bunun yolunun, yüksek teknoloji ürünlerin üretim ve ihracattaki payının artırılmasından geçtiğini aktararak, dolayısıyla inovasyon ve Ar-Ge'ye daha fazla yatırım yapılması gerektiğine dikkati çekti. Geçen yıl itibarıyla milli gelirden Ar-Ge’ye ayrılan payın yaklaşık yüzde 1 olduğunu anımsatan Büyükekşi, toplam Ar-Ge harcamalarında ticari kesimin payının arttığını; ancak Ar-Ge harcamalarının daha yüksek oranlarda yüksek teknolojili ürünlere kaydırılması gerektiğini savundu.
Büyükekşi, 2023'te ilk 10'da olmak ve zirveye çıkmak için bu oranı yüzde 3'e getirme konusunda mutlaka adım atılması gerektiğini vurgulayarak, yapısal reform eylem planının 9 maddesi açıklanırken yerli üretim, katma değer, inovasyon, bilgi ve teknoloji rekabeti gibi konuların altının çizildiğini; bu açıklamaların Türkiye'nin yeni bir hikaye yaratmasına yönelik kendilerine umut ışığı olduğunu ifade etti. Eylem planının reel sektöre yeni bir sıçrama dönemi yaşatabileceğine değinen Büyükekşi, şöyle devam etti:
"Programa dört elle sarılırsak tıpkı 2002-2007 arasında olduğu gibi yeni bir başarı hikayesi yazabiliriz. Zira, sanayicimizin öncelikli sorunu da teknoloji ağırlıklı ve yüksek katma değerli üretim. İmalat sanayinin rekabet gücünde uluslararası sıralamalardaki konumumuzu geliştirmemiz gerekiyor. Böylelikle sanayide ve ihracatta yüksek katma değer yaratarak ihracatımızı daha karlı hale getirebiliriz. Karlılık, üretimin ve ticaretin temel motivasyonu. Bunu cazip hale getirdiğimizde Türk girişimcisi ve sanayicisi gerisini getirecektir. Buna yürekten inanıyoruz, ancak bu yatırımlar dünden bugüne netice alınabilecek, kısa vadeli beklentilere cevap verecek yatırımlar değil. Yüksek teknoloji ve katma değer için daha uzun vadeli düşünmek ve her ölçekte firmayı bu sektörlerde yatırım yapmaya teşvik etmek gerekiyor".
"Türkiye'nin cari açık değil, inovasyon açığı problemi olduğuna inanıyoruz"
Mehmet Büyükekşi, 2018'e kadar öncelikli sektörlerde Türk ürün ve marka sayısını artırma hedefini desteklediklerini belirterek, gerek teknoloji gerekse markada tam bir eşiğe yaklaşıldığını ve bir sıçrama yaparak üst lige çıkmaya hazır olduklarını dile getirdi. Katılımcılara, "İnovasyonun altın çağında biz de yerimizi alalım" çağrısında bulunan Büyükekşi, "Teknolojide taşeronluk değil, orkestra şefliği yapalım. Herşeyi burada üretemezsek de birçok ürünü burada tasarlayabilir, geliştirebilir ve birleştirebiliriz. Yüksek katma-değer sağlayan teknoloji üretiminde Türkiye, gelişmiş ekonomilerin yaptığı gibi tedarik zincirinde başarılı işlere imza atabilir" şeklinde konuştu.
Büyükekşi, nitekim akıllı telefon üretimine yönelik güzel girişimlere imza atılmaya başlandığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bisküvi üretiminde dünyanın zirvesine çıktık, havayolu ulaştırmasında en tepeye oynuyoruz. Dayanıklı tüketimde, elektronikte saygın bir oyuncuyuz. Tüm benzer endüstrilerde, savunma ve havacılıkta, telekomünikasyonda, medikal teknolojilerinde, elektronikte ve otomobil üretiminde de Türkiye kendi markalarını yaratabilir. Bu yılın 3. çeyreğinde başlattığımız 2023 Ulusal İnovasyon Stratejisi çalışmamızı da 26 farklı sektörde şekillendirdik. Tüm sektörlerde yeni nesil teknolojileri, trendleri ve oyunun kaderini değiştirecek yenilikleri dikkatle inceledik. Yakın zamanda çalışmamızın bulgularını sizlerle de paylaşıyor olacağız.
Türkiye'nin cari açık değil, inovasyon açığı problemi olduğuna inanıyoruz. İnovasyon açığını kapatmanın da 3 temel yolu var; ülkenin yaratıcı potansiyelini açığa çıkarmak, açık inovasyonla kolektif zekayı başarıya odaklamak, bu potansiyeli keşfederek, ticarileştirerek inovasyona dönüştürmek. Bu açıdan bakıldığında 2023 Ulusal İstihdam Planı’nın uygulamaya geçirilmesi büyük önem taşıyor".
|