Interface “Güzel Düşünce”...
Sizi Düşünen Ofis Koltuğu;...
OMSİAD Ofis Mobilyası Sektörünü...
Ofis Fiyatları Konutlardan...
Ofis Büyüklüğü 6 Milyon Metrekareye...
Yüksek Akustik ve Ergonomi için Carmen
Klassis'ten Yükseltilmiş Döşeme...
Ofislerin Fiziksel Şartları Yeterli mi?
Steelcase Node Sınıf Koltukları
Urban Collective Serisi Ofislerde...
Interface Türkiye'de Klassis...
Çevre Dostu Yükseltilmiş Döşeme...
Teknolojinin Rahat Kullanımına...
Interface’ten Sürdürülebilirliği...
Interface, Sürdürülebilir...
Interface, Healthy Seas Örgütüne...
Interface, Planks ile zemin...
Interface Türkiye Yeni Ülke...
Interface "Reconnect" Yarışmasına...
Interface Doğayı Kentsel Alanlara...
Interface'in Bitkilerden Üretilen...
Dünya Lideri Steelcase media:scape’i...
Dünya Lideri Steelcase c:scape'i Sunar
InterfaceFLOR’dan Çevreci...
“Ofislerin Yeni Dünyaya Ayak Uydurması Lazım”
Interface, Türkiye pazarında büyümeye Klassis firması ile birlikte devam edecek. Interface’in yeni distribütörü Klassis’in Yönetici Ortağı Evren Kurtböke “Amacımız Interface ile bugüne kadar pazarda oluşmuş olan karo halı algısını dizayn, tasarım ve sürdürülebilirlik ile tamamen değiştirmek. Artık ofislerin yeni dünyaya ayak uydurması lazım” diyor.
Karo halı üreticisi Interface’in yeni distribütörü Klassis oldu. Klassis Yönetici Ortağı Evren Kurtböke ve Interface Türkiye Ülke Müdürü Murat Güney ile bu birlikteliğin ayrıntılarını konuştuk… Klassis’i biraz tanıyabilir miyiz; kimdir bu firma, ne zaman kuruldu ve neler yapıyor? Hedef kitleniz kimler? Evren Kurtböke: Klassis,1989 yılında kuruldu. İlk faaliyetine Türkiye’ye karo halıyı ithal edip uygulamasını gerçekleştirerek başladı. Daha sonra zaman içerisinde yapı sektöründe özellikle de ofis projelerinde birçok farklı markanın Türkiye mümessilliğini yürütmeye başladı. Servis olarak; proje aşamasında mimari konsept çalışması dahil olmak üzere yurtdışı koordinasyonun sağlanması, siparişlerin belirtilen terminlerde şantiyelere sevkiyatı, daha sonra da anahtar teslim uygulamayla birlikte projenin tamamlanmasını içeren geniş bir servis ağı var. Sadece satış ve uygulamayla da bitmiyor; bunu müteakiben müşterilerin ileriki taleplerine karşılık veren ek hizmetleri var; bakım hizmetleri, servis hizmetleri gibi ilave destek konuları var. Yapısı itibariyle operasyon, lojistik, ithalat, satış, pazarlama, finans gibi kendi bünyesinde de ciddi bir uygulama ekibi barındırıyor. Türkiye pazarında 25 yıldır faaliyet gösteriyoruz fakat markayı büyüten, mümessili olduğumuz markalar. 2014 yılbaşı itibari ile yıllarca rekabet ettiğimiz ve kuruluş aşamamızdan itibaren çok yakından tanıdığımız Interface’in Türkiye distribütörü olarak yeni bir sayfa açtık. Interface dışında bir diğer önemli marka da Amerikan menşeli ofis mobilyaları firması olan Steelcase. Interface gibi dünyanın en büyük ofis mobilyaları firması olan Steelcase ile Interface arasındaki paralellik bizim ve müşterilerimiz için büyük önem taşıyor. Özellikle uluslarası firmalar ve Türkiye’nin önde gelen kurumsal firmaları bizim odağımızda yer alıyor. Proje firmaları, mimari bürolar, gayrimenkul-emlak danışmanlık firmaları ve uluslararası firmaların yurtdışında mümessili olduğumuz firmalarla yaptığı kontaklarla bir adım önde başlıyoruz projelere. Bizim için tasarım, doğru ürünün doğru projeye önerilmesi ve mimari konseptin bütçenin de önünde tutulması en önemli kriterler. Klassis’in önem verdiği bir başka konu da başlangıçta anlaştığı şartları A’dan Z’ye dört dörtlük yerine getirmesidir. Bünyenizde mimari bir ekip bulunduruyor musunuz; çözüm geliştirme anlamında neler yapıyorsunuz? Evren Kurtböke: Evet, bir mimari departmanımız var. Zaten faaliyet kolumuz içerisinde ofis mobilyası olduğu için mimari bir ekip bulunması zaruri. Şu an karo halı projelerinde de Intreface’in yeni geliştirdiği ürünlerle, ofisleri düz gri zeminlerden kurtarıp, ofis zeminlerinin de genel mimari projeye ayak uydurmasını sağlayan, farklı alanlara farklı ürünler tasarlayan yeni konseptler çıkartıyoruz. Bunları yaparken de proje müellifleriyle bizim kendi mimari ekiplerimiz temasa geçiyor; proje etüdünü yapıp doğru ürünleri doğru yerlere yerleştirmeye çalışıyoruz. Tabii ki burada mimari ekibimiz ciddi bir rol üsteleniyor. Türkiye’de halı ve karo halı kullanımı konusundaki müşteri tercihlerinden bahseder misiniz? Evren Kurtböke: Müşteri tercihleri, son iki yıla kadar çok tekdüze idi. Türkiye’de öne çıkan en önemli husus, fiyat; en çok fiyat odaklı projelere bakılıyor. Ama mimarlarımız sayesinde artık bu kırılmaya başladı. Çünkü çok önemli, değerli konseptler ve tasarımlar gerçekleştiriyorlar. Bunları da hayata geçirebilmeleri için farklı ürünlere ve yeni tasarımlara ihtiyaçları var. Uluslararası firmaların öncülüğünde Türk firmaları da yavaş yavaş bunu kabul etmeye başladı. Şu anki mevcut süreçte ciddi anlamda değişiklikler olduğunu gözlemliyoruz. Interface’in yeni distribütörü Klassis oldu; sizinle yola devam etmeyi seçti. Klassis’in tercih edilmesindeki nedenler üzerine neler söylemek istersiniz? Murat Güney: Interface, dünyanın en büyük karo halı firması. Dolayısıyla bu büyüklüğün getirdiği bir misyon olan iki önemli konuda dünyada liderlik yapan bir firma. Bunlardan bir tanesi tasarımda liderlik, diğeri ise sürdürülebilirlikte liderlik. Tüm bu vizyonları ve misyonları birleştirdiğimizde Türkiye pazarında gitmek istediğimiz noktaya bu kaliteyi, bu bayrağı bizimle birlikte taşıyabilecek özellikte, büyüklükte ve bu vizyona sahip bir partner arayışıyla Klassis ile yollarımız tekrar birleşmiş oldu. O nedenle Klassis’i tercih etmemizdeki asıl neden Türkiye pazarına bakış açımızın tamamen paralel olması idi. Türkiye pazarı, Interface için önemli bir pazar ve çok ciddi bir potansiyele sahip. Bu potansiyel dolayısıyla Interface insan kaynağı ve ofis/showroom yatırımı yapmış durumda. Bu sayede pazardaki etkinliğimizi artırmak, müşterilerimize ve özellikle mimari grubun ihtiyaçları doğrultusunda en uygun çözümü en hızlı şekilde vermek üzerine bu organizasyon oluşturuldu. Bu potansiyelden maksimum bir şekilde faydalanabilmek için lokal organizasyonun yanı sıra elbette çok güçlü yerel partnerlere ihtiyacımız var ve dolayısıyla bu noktada yollarımız Klassis ile buluştu. Evren Kurtböke: Klassis için ilk kuruluşundan itibaren Interface’in ayrı bir yeri var. Interface, bizim Türkiye’deki en büyük rakibimizdi. O nedenle markayı çok yakından tanıyoruz, ürünlerini de biliyoruz. Interface’in son üç yıl içerisinde tasarıma ve çevreye yönelik ciddi yatırımları var. Sektöründeki lider olarak bunları çok iyi bir şekilde pazara sunmaya başladığını gözlemliyorduk. Bu süreç içerisinde aklımızın bir köşesinde hep ‘Interface keşke bizimle olsa’ diye bir düşünce vardı. Bir şekilde yolumuz kesişti. Her iki tarafın da iyi niyetiyle ve pozitif bakış açısıyla bu birliktelik sağlandı. Bizim amacımız, Interface ile bugüne kadar pazarda oluşmuş olan karo halı algısını dizayn, tasarım ve yeni formatlarla tamamen değiştirmek. Artık ofislerin yeni dünyaya ayak uydurması lazım. Yeni dünya ve yeni tasarımların karo halıdaki öncüsü Interface olduğu için kısa bir sürede ciddi devrimler yaşanacağını düşünüyorum. Murat Güney: Kaliteli ve büyük markalar gelişimlerini sürekli kılabilmek için karşılarında hep iyi ve kaliteli bir rakip görmek isterler. Interface global olarak rekabet ettiği büyük markalarla, Türkiye’de de Klassis çatısı altında rekabet etmiş yıllarca. Dolayısıyla bizim buluştuğumuz nokta her iki partner için de faydalı olacak gibi gözüküyor. Bu yola çıkarken şu nokta da önemliydi: Karo halı, Türkiye için aslında küçük bir hacme sahip mevcut durumda. Ofis pazarı ile sınırlı kalmış bir ürün gamı olarak görüyoruz. Biz karo halı kategorisini büyütmek için de yola çıktık. Karo halı çok bilinmeyen bir yapı malzemesi veya dizayn malzemesi olarak Türkiye pazarında maalesef hak ettiği konumda değil. Bunu da değiştirmek istiyoruz. Sadece Interface ve Klassis’in değil pazarın da büyümesini sağlayacak adımları beraberce atacağız. Interface, kendisini resmi olarak sürdürülebilirliğe adamış olan ilk şirketlerden biri. Klassis’in sürdürülebilirlik adına yaptığı çalışmalar ve hedefler üzerine konuşabilir miyiz? Evren Kurtböke: Bu bizim çok önem verdiğimiz bir konu. Yakın zamanda ÇEDBİK üyeliğimizi başlattık. Mimar Sinan Üniversitesi’nin üzerinde çalıştığı geri dönüştürme ve çevreye duyarlılıkla ilgili yeni bir sertifika programı var. Bu konuda sponsorluk anlamında elimizden geldiğince yardım etmeye çalışıyoruz. Üniversitelerin farklı sempozyumlarında yine sponsorluk olarak desteklerimiz var. Interface’de en önem verdiğimiz konulardan biri bu. Pazarda, üzerine oynayacağımız konulardan biri de bu. Interface diğer rakiplerimize göre bu konuda çok önde. Sadece kendi sektöründe değil diğer sektörlerde de enteresan işler ortaya çıkarıyor. Steelcase tarafında da çok öne çıkan bir konu olduğu için Klassis’in ana maddelerinden biri bu. Projelerimize yaklaştığımız zaman proje müelliflerine ve mimarlara bu konuyu tekrar tekrar hatırlatarak onların tasarımlarını biraz buraya kaydırmak istiyoruz. Murat Güney: Interface/Klassis birlikteliğini satış öncesi, satış anı ve satış sonrasını kapsayan bir hizmet paketi gibi görmek lazım. Dolayısıyla müşterinin taleplerine göre de çözüm üretiyoruz. Türkiye’de gün geçtikçe artan bir sürdürülebilirlik bilinci var. Bu talebe karşılık verebilmek adına özellikle Klassis tarafında sunulan paketin de bu parametrelerden oluşuyor olması önemli. Interface ile birlikte gerçekleştirmeyi planlandığınız yeni projeleriniz neler? Evren Kurtböke: Finans kurumlarında yani bankalar, operasyon merkezleri, data center’ların ofis projelerinde, öngördüğümüz üç sene içerisinde ciddi oranda değişme olacak. Bunlar birincil hedefimiz olan alan. İkinci alan mevcut ofis alanlarının değişimi, renovasyon projeleri, uluslararası firmaların hâlihazırdaki yatırımlarını fazlalaştırması ve onlara konsantre olmamız. Üçüncüsü ise Türkiye’de karo halı metrekaresini büyütmek istiyoruz. Karo halının ofis kullanımıyla sınırlı kalmasını istemiyoruz. Özellikle eğitim ve sağlık alanında da karo halıyı yaygınlaştırmayı arzu ediyoruz ki artık bekleme alanları, ofis mahalleri gibi birçok farklı yerde de karo halıyla ilginç tasarımlar ortaya çıkarılabiliyor. Özellikle eğitim ve sağlık bizim çok üzerinde durduğumuz, karo halıya ciddi bir metrekare katkısı sağlayacak iki farklı sektör. Şu an bazı hastaneler karo halı kullanımına başladı. Klassis olarak gerçekleştirdiğimiz farklı üniversite projeleri vardı. Gördüğüm kadarıyla orada da önemli bir potansiyelimiz olacak. Sigorta firmaları Türkiye’de büyük bir yatırım içerisinde ve buna bağlı olarak da danışmanlık firmalarında ciddi metrekareler karşımıza çıkıyor. Murat Güney: Interface’in müşteri portföyü içersinde global firmalar önemli bir yer tutuyor. Dolayısıyla herhangi bir global marka Türkiye’ye gelip bir ofis açtığında Interface ve Klassis otomatik olarak projeye en büyük aday oluyor. Ürün tasarımı ve sürdürülebilirlikle birlikte liderliğini yaptığımız bu alanda özellikle karo halının getirmiş olduğu fonksiyonel faydaları, hastane, okul gibi farklı segmentlerde kullanmak çok akıllıca bir çözüm olarak ortaya çıkıyor. ‘Dünyada oluyor, neden Türkiye’de de neden olmasın’ mantığıyla hareket ediyoruz. Türkiye’de halıya ilişkin ‘tozur, alerjiktir’ gibi yanlış bir algı söz konusu. Aslında hastane gibi ortamlarda halının zorunlu olduğu bir gerçek. Çünkü halı, tozu tutar, havadaki partikülleri kendi bünyesinde tutar ve siz bunları solumazsınız. Dolayısıyla sert zemin, halıya göre daha alerjik ve sağlıksız bir ortam yaratır. Evren Kurtböke: Bu konuda kamu kurumlarının da altını çizmek lazım. İstanbul-Ataşehir’de şu an yapılmakta olan bir finans merkezi var ve burada birçok kamu kuruluşunun büyük metrekarelerde genel müdürlük binaları olacak. Bu projeleri almış olan firmalar, İstanbul ve Ankara’nın belli başlı firmaları. Birçok büyük kamu bankası orada faaliyete geçecek. Bu bizim tüm faaliyet alanımızın yanında ayrıca takip ettiğimiz ve çok özen gösterdiğimiz bir proje. Klassis ürünlerindeki yeniliklerden bahseder misiniz? Evren Kurtböke: Klassis’in mümessili olduğu ürünlerde çevre konusu çok öne çıkıyor. LEED ve BREEM sertifikasına sahip ürünler söz konusu. Çevreye duyarlı üretim tesisleri ve buna bağlı olarak ortaya çıkan ürünler; bunlar en büyük değişim olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca dünyada halı, oturma grupları gibi satışını yaptığımız firmaların üretimde veya ofis çalışma düzeninde oluşan yeni sistemlere ayak uyduran çok farklı ürünleri var. Türkiye’de bunların tanıtımını maksimum seviyede yapmaya çalışıyoruz. Bunlara bağlı olarak da çalışanların ofis ortamında konforunun artmasını, daha sağlıklı ortamların ve daha verimli olmasını sağlayan “well being” konseptini mevcut markalarımız ile sunabiliyoruz. Stresli bir şehirde yaşıyoruz, stresli bir çalışma ortamımız var. Sadece İstanbul için değil bütün metropoller için bu geçerli. En azından ofiste geçen mesaimizde bizi rahata ettirecek; zeminden oturuma, masanızdan duvara ve renklere kadar yeni tasarlanan ürünlerin ofisinizde gerçekleşmesi gerekiyor. Burada en önemli görev mimarlarımıza ve projecilerimize düşüyor. Onların korkusuzca bu yeni ürünleri projelerine koymaları gerekiyor ve işverenlerin kafalarını da biraz buraya doğru çevirmemiz lazım. Ayrıca Tactile® adında yapıştırmaya yönelik çok özel bir ürünümüz var; bundan da bahsetmek isterim. Tactile®; sürtüdürlebilirlik kriterleri gön önünde tutualarak tasarlanan, geliştirilen ve üretilen Interface Karo Halıları’nın yapıştırılması esnasında da aynı sürdürlebilirlik yaklaşımını yansıtmak için geliştirilmiş özel bir yapıştırma sistemidir. Geleneksel olarak yapıştırmada kullanılan kimyasal tutkallar yerine, VOC içermeyen, kokusuz ve uygulamadan hemen sonra mekânın kullanımını sağlayan bir üründür. Özellikle yükseltilmiş döşeme uygulanan ofislerde karo halının yapıştırılarak zemine uygulanması yerine Tactile® çok daha çevreci ve pratik bir çözüm sunuyor. Bu malzeme çevreci olduğu kadar zemine transfer olmadığı için yükseltilmiş döşemenize herhangi bir zarar vermiyor. Ayrıca statik elektriklenmeyi de engelliyor. Tactile® çevreci bir uygulama metodu yaratması, özellikle alt zemine ulaşma ihtiyacı olan noktada benzersiz bir çözüm.
|