Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.

Nezih Başgelen: Kentsel dönüşüm furyası ‘rantsal dönüşüm’e dönüşüyor

Arkeoloji ve Sanat Yayınları’nın kurucusu, Arkeolog-Yazar Nezih Başgelen; uzun yıllardan bu yana Beyoğlu ile iç içe yaşıyor. Başgelen; bir kültür sanat merkezi olan Beyoğlu’nun bugün ye-iç-yat kültürünün etkisi altına girdiğini söylüyor.

Nezih Başgelen: Kentsel dönüşüm furyası ‘rantsal dönüşüm’e dönüşüyor

Arkeoloji ve Sanat Yayınları’nın kurucusu, Arkeolog-Yazar Nezih Başgelen; uzun yıllardan bu yana iç içe yaşadığı Beyoğlu’nun 24 saatine tanıklık ediyor. Bir kültür sanat merkezi olan Beyoğlu’nun bugün ye-iç-yat kültürünün etkisi altına girdiğini vurgulayan Başgelen, burada planlamanın değil İstanbul’u hızla değiştiren, “azmanlaştıran” rantsal olguların etkin olduğunu dile getiriyor. Başgelen; “Bugün “azmanlaşan”, git gide kangrenleşen ve çözülemez bir hale doğru hızla evrilen bir süreci yaşıyoruz. Ve bundan İstanbul’un en az Tarihsel Yarımada’sı kadar önemli Galata Pera bölgesi de etkileniyor” diyor…  
 
Beyoğlu ile birlikte İstanbul’un çeşitli semtlerinde devam etmekte olan kentsel dönüşüm projelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Özellikle 1870 yangınından sonra Beyoğlu, İstanbul’un Batı’ya dönük yüzü olarak Avrupa metropolleri (Paris, Berlin, Viyana gibi) ve biçimlenen diğer merkezler gibi görkemli binalar, mağazalar ve onlara eşlik eden pek çok kültür mekânlarıyla adeta İstanbul’un bir kültür sanat akropolisi gibi biçimlenmiş ve bunu hem Osmanlı döneminde hem de erken Cumhuriyet döneminde, tüm görkemiyle tüm etkinlikleriyle sürdürmüş olan bir İstanbul markası… Hem marka hem de marka semti. Fakat özellikle 1950’lerden itibaren İstanbul’un yaşadığı hem demografik değişim hem de yapısal imar değişiklikleri nedeniyle, kent bütün ölçeğiyle varoşlarından merkezine ve Tarihsel Yarımada’ya kadar çok sancılı süreçlerle, bir sürü sorunu da birbiri ardına takarak bugünlere geldi. Bugün “azmanlaşan”, git gide kangrenleşen ve çözülemez bir hale doğru hızla evrilen bir süreci yaşıyoruz. Ve bundan İstanbul’un en az Tarihsel Yarımada’sı kadar önemli Galata Pera bölgesi de etkileniyor. Tarlabaşı’nın Dalan dönemindeki yırtılmasıyla başlayan süreç, bugün “kentsel dönüşüm” adı altında Galata Port’la birleşen bir vizyonda, çok kaygı verici dönüşümler ya da dönüşümlere paralel değişimlerle karşımızda yavaş yavaş biçimlenmeye başlıyor. Dönüşüm, İstanbul’un dünyadaki diğer tarihsel merkezler gibi değişmemesi gereken özelliklerinin tümünü adeta ruhunu da yok ederek karşımızda biçimleniyor. En son bunu Beyoğlu’nda biz de yaşadık, gördük.

Yakın gelecekte Beyoğlu neye dönüşecek sizce; nasıl bir Beyoğlu öngörüyorsunuz?

Ben Beyoğlu’nu Güzelleştirme Derneği’nin bir dönem genel sekreterliğini yapmış bir insanım. Beyoğlu’nun dönüşümü için fiziki ve demografik olarak bir şeyler yapmamız gerektiğini söylediğim anda başı çekip 1989-1990’da iş yerimi hatta evimi buraya taşıdım. O tarihten bu yana, yaklaşık 25 yıllık süre içerisinde Beyoğlu ile iç içe yaşadım. Gecesine gündüzüne, Beyoğlu’nun 24 saatine tanıklık ettim. Kültür sanatın en çok yoğunlaştığı Beyoğlu bugün ye-iç-yat kültürünün hızla etkisi altına girmiş durumda. Burada planlamanın değil de İstanbul’u hızla değiştiren, azmanlaştıran rantsal olguların etkin olduğunu görüyoruz. Herhangi bir plan yok; “şuranın metrekaresi oldukça değerli, burası otel olabilir” diyorlar. İçinde ne var önemli değil; sergi mekanı, sinema, tiyatro, kitapevi, önemli bir el sanatkarının atölyesi, bir piyanocu, tünelde gördüğümüz gibi müzisyenlerin asırlık yerleri hiç dikkate alınmadan; 100-150 yıllık yerler hiç düşünmeden kapı önüne konuluyor. Böylece bu kentsel dönüşüm furyası “rantsal dönüşüm”e dönüşüyor. Her yer otel olmak üzere. Yemek yeme mekanları bile caddede barınamaz hale geliyor. Düşünün, küçük esnaf buradan dışlanıyor. Çünkü metrekarelerin fiyatları birdenbire inanılmaz derecede arttı ve buna hiç kimse dayanamaz. Hele kültür hiç dayanamaz. Çünkü kültür destekli bir olay. Sahaf Turkuaz, Bengi Kitapevi, Simurg’un eski yeri, sinemalar, tiyatrolar, pasaj içindeki bir sürü esnaf, Hacopulo Pasajı’ndaki yerler, hatta ve hatta Dilek Pastanesi bile zor durumda. Hepimizin çok keyifle gittiği, sohbetler yaptığı yer bile otel olmak üzere gitmiş. En son 1960’lardan bu yana İstanbul’un hatta Türkiye’nin en güzel kültür sergilerine mekânlık etmiş olan Yapı Kredi’nin de bir bölümü Zara oldu. O bile birdenbire bu dönüşüm içinde başka bir renk aldı. Batı’da işler böyle yürümüyor. En son İtalya’ya gittim. İlk kez 1979 yılında genç bir arkeoloji öğrencisi olarak gitmiştim ve Kuzey İtalya’dan Sicilya’ya kadar her yerini görmüştüm. Daha sonra üçer beşer yıllık periyotlarla daha lokalize yerlere, daha belirli konuları incelemek için gittim. Kuzey İtalya özellikle Toscana bölgesi çok sevdiğim bir yer. Burada yaklaşık 35 yıldır, esnaf gene aynı yerde, kültür kurumları aynı yerde, bizim benzerimiz kitapevleri aynı yerde… Durmuş oturmuş bir Avrupa kültürü var. Bizim gibi Avrupa Birliği’ne üye olma vizyonu olan bir ülkede ise üç-beş yıl içinde her şey değişebiliyor. Böyle bir kent azmanlaşması yok. Tabii değişim olacak gelişmeye karşı değiliz ama Tarihsel Yarımada’nı korursun, Galata Pera’nı korursun… Zaten bunlar korunması gereken yerler.

TÜMÜNÜ GÖSTERSONRAKİ SAYFA HABERİN DEVAMI:   1  |   2  |   3
http://www.yapi.com.tr/haberler/nezih-basgelen-kentsel-donusum-furyasi-rantsal-donusume-donusuyor_113900.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!