'Güven Ekonomisinde Büyümenin Finansmanı' başlıklı raporda finansman sorununa dikkat çekilerek, "bankacılığın teminata kredi veren sistemden projeye de kredi veren sisteme geçmesi; kamu bankalarının, mevduat bankacılığı kadar, yatırım bankacılığı faaliyetlerinin de ağırlık kazanması; bankacılık sisteminin proje finansmanı için teşvik edilmesi; kamu projelerinin finanse edilebilir ölçeklere bölünmesi ve projelerin gerçekleştirilmesinde tabanın genişletilmesi; enerji yatırımlarında, orta büyüklükteki işletmelerin de önünün açılması; büyük ölçekli portföy özelleştirmelerinde, kademeli uygulama, kamu-özel sektör işbirliklerinin daha fazla etkin kılınması" önerilerine yer verildi. Raporun sunumunu yapan MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak konuşmasında, “Bildiğiniz gibi MÜSİAD Ekonomi Raporları, her yıl geleneksel olarak yayınlanmaktadır. Danışmanlarımızla birlikte, küresel ve ulusal ekonomideki gelişmeleri kapsamlı bir şekilde değerlendirerek hazırlanan bu çalışmamız, ekonominin mevcut göstergelerini analiz etmekle kalmayıp, ileriye dönük vizyon çizme özelliği de taşımaktadır. Dolayısıyla, ekonomi raporlarımız, Türkiye ekonomisi için sadece konjonktürel değil, aynı zamanda vizyoner bir tablo da çizmektedir ve bu konudaki başarısını, öne çıkardığı kritik temalarla yıllar boyunca ispatlamıştır" dedi.
Nail OlpakOlpak, rapordan yola çıkarak MÜSİAD’ın çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
1. Bankacılığın teminata kredi veren sistemden projeye de kredi veren sisteme geçmesi:
Mevcut bankacılık sisteminde işletmeler, neredeyse krediye ihtiyacı olmadıklarını ispat ettikleri takdirde ve neredeyse, sadece teminata dayalı olarak finansmana erişebilmektedir. Bankacılık sisteminin, diğer ticari işletmeler gibi, piyasa ekonomisi içinde kar elde etmesi oldukça doğaldır. Diğer taraftan, 2001 krizinde yaşananlar gibi bir olayın tekrarlanması ve bankacılıkta batan büyük miktarların, hiç de hak etmediği halde, netice olarak, toplumun tüm kesimlerine ödetilmesi de doğru değildir. Bankaların da, birer ticari işletme olarak zarar etmeleri istenmez.
Ancak, mevcut uygulamalardaki gibi, birer ticari işletme oldukları halde, neredeyse risk taşımayan bir konumda, tamamen teminata dayalı, üstelik de aşırı teminatlamayla uygulanan bir yapıda topladığı mevduatı, üzerine masraf ve karını koyarak talep edene verme olarak çalışan sistem, piyasa ekonomisi şartlarında büyümeye fren etkisi yapmaktadır.
Bu noktada, bir taraftan özel sektörün bilanço yapılarındaki şeffaflığı, diğer taraftan bankaların da ticari hayatın risklerini, reel sektörün taşıdığı yükleri esas alan yeni sisteme yönelik yapılanmaya gitmesi; gerek işin doğası, gerekse büyümenin önünün açılabilmesi için acilen gereklidir. Sonuç olarak, gelir-gider dengesi ve nakit akışı doğru biçimlendirilmiş, bilançosunu ortaya şeffafça koyan projelerin, makul teminatlar alınarak, kaliteli ve hızlı finansman bulabilmeleri, bundan sonra ülkemizin önündeki en önemli gündem maddesidir.
2. Kamu bankalarının mevduat bankacılığı kadar, yatırım bankacılığı faaliyetlerinin de ağırlık kazanması:
Proje finansmanının yaygın ve makul şekilde uygulamasını sağlamak için, sistemi diğer unsurlarla teşvik etmenin yanısıra, piyasa ekonomisi içinde kamu bankalarının uygun rekabet şartlarıyla piyasayı yönlendirilmesi de mümkündür. Devletin asıl görevi, ticari kar elde etmek değildir. Son yıllarda kamu bankaları, yönetim kalitesinin artmasına bağlı olarak klasikleşmiş görev zararı yazma hastalığından kurtulmakla kalmamış; ciddi şekilde kar eder konuma gelmiştir. Kamu bankaları için de asıl olan, elbette zarar etmemektir; ancak, önceliği kar etmek ya da özel sektör bankaları ile kar yarışı yapmak da değildir.
Gelir-gider dengesi ve nakit akışı doğru biçimlendirilmiş, bilançosunu ortaya şeffafça koyan projelerin, makul teminatlar alınarak kaliteli ve hızlı finansman bulabilmeleri gibi ülkemiz için çok önemli, ancak şu anda neredeyse uygulanmayan bir sistemi hayata geçirebilmek için kamu bankaları, yine doğru şekilde yönetilmek kaydıyla kar optimizasyonuna yönelebilir ve bu konuda öncülük yaparak, piyasa yapıcı ve yönlendirici rol oynayabilirler. Devletin de asli görevlerinden birisi budur.
|