Mimarlıkta Ekoloji'nin Tartışmaya Açıldığı Etkinlikten Kısa Kısa...
Yapı-Endüstri Merkezi tarafından düzenlenen ‘Ekolojik Mimarlıkta Somut Adımlar’ Sempozyumu, YEM Etkinlik Merkezi’nde gerçekleştirildi. Oldukça yoğun bir ilginin olduğu sempozyuma katılan mimarlık ve inşaat dünyasına mensup meslek insanları, mimarlıkta sürdürülebilirliğin önemi ve ekolojik tasarımın gerekliliğinin vurgulandığı sempozyumda Türk ve yabancı mimarların araştırmaları, çalışmaları, projeleri ve öngörüleri üzerine gerçekleştirdikleri sunumları izlediler. Açılış konuşmacıları olarak Yapı-Endüstri Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Hasol, İTÜ Rektörü Prof.Dr. Faruk Karadoğan’ı temsilen Prof. Dr. Mehmet Sakınç ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Kadir Topbaş’ı temsilen Büyükşehir Belediyesi Danışmanı Ömer Abamor söz aldılar. Açılış konuşmalarının ardından başlayan sunumlar, yurtdışı ve Türkiye'den sürdürülebilir yapılaşma ve tasarımın bilgili ve yetkin isimleri tarafından gerçekleştirildi. Sempozyumun ilk konuşmacısı Çevre Dostu Binalar Derneği’nden Duygu Erten’di. Çevre dostu binaların önemi ve bu konuda çalışmalar yürüten konseylerinin misyon ve vizyonundan söz eden Erten, sürdürülebilir bina tasarımın yasal gereklilikleri ve sertifikalandırma sistemleri hakkında da bilgi aktardı. Dünyanın farklı ülkelerinde uygulanan sertifikalandırma sistemlerinden söz eden Erten, ÇEDBİK’in de bu konuda girişimleri olduğunu ve Türkiye’nin sertifika geliştiricisi olarak görev almayı umduklarını belirtti. Dünya üzerinde bu anlamda toplam 12 konsey olduğunu söyleyen Erten, ilk 15’e girmeyi amaçladıklarını ve bu süreçte tüm sektör paydaşlarına açık olduklarını vurguladı. Kararları oybirliğine dayanan konseyin oluşturduğu komitelerde görev almak isteyenlere çağrıda bulunan Erten, yeşil hareketin tüm dünyada çok tuttuğunu hatırlatarak, konuya olan ilginin, ekonomik karlılık gösterebilme, kamu kuruluşlarıyla paralel çalışma, insanların yaşam kalitesini arttırmaya yönelik olma, doğrudan insanla ilgili olma ve halkın gitgide bilinçlenmesine olanak vermesine dayandığını aktardı. Erten’den sonra söz alan ve renkli anlatımıyla katılımcılara hem keyifli anlar yaşatan, hem de önemli bilgiler aktaran Rec Türkiye’den Yunus Arıkan, iklim değişikliği odaklı bir sunum yaptı. Binalar ve kentler özelinde uluslararası süreçler ve Türkiye’nin yeri üzerine konuşan Arıkan, tüm dünyada hararetle karşılanan nükleer enerji tartışmalarının doruk noktasına ulaşmasıyla, kaybedilenlerin yerine neyin konulacağının araştırıldığını ve cevabın ekoloji olduğunu belirtti. Dünya tarihinde hiçbir dönemde 150 yıllık bir süreçte 0,85 derecelik ısı artışı gözlemlenmediğini ve artık sıra dışı yöntemlere ihtiyaç duyulduğunu belirtti. ‘Savaşım’ ve ‘uyum’ olarak tanımladığı bu iki yöntem üzerine konuşan Arıkan, iki temel sorun betimledi. İlk sorun olarak çerçevesini çizdiği ‘salımların azaltılması’ konusunda ülkelerin sorumluluklarından söz eden Arıkan, sera gazı salımlarının nerelerde azaltılacağının da ikinci sorunu oluşturduğunu anlattı. Söz konusu salımın %75’inin inşaat sektöründen kaynaklandığına değinen Arıkan, sunumunu gelecek öngörüleri ile tamamladı. Melkan Gürsel Tabanlıoğlu Günün üçüncü sunumu ise Tabanlıoğlu Mimarlık’tan Melkan Gürsel Tabanlıoğlu’ndan geldi. Mimarlıkta ekoloji ve yeşil binalar üzerine aktarımlarda bulunarak başlayan Tabanlıoğlu, mimarlar kadar yatırımcıların da buna hevesli olmalarının önemine işaret etti. Ekoloji konusundaki çalışmalarını sunmak üzere, son dönem projelerine dair kısa bir giriş yapan Tabanlıoğlu, Kanyon, Levent Loft ve İstanbul Sapphire’da mümkün olduğunca doğal malzeme kullandıklarını ve doğal yataylığı düşeye taşımaya çabaladıklarını belirtti. Melkan Gürsel Tabanlıoğlu, İstanbul Sapphire özelinde sürdürdüğü konuşmasında, çok katlı yapının çift cidarlı yapısını vurguladı. Yapının kuzey-güney yönelimlerinin kapatılarak doğu-batıya yüzünü dönmesinin, manzara gereklilikleri ötesinde ısı kazanımı açısından da öneminin altını çizen Tabanlıoğlu, iki cepheyi ‘yapıyı gürültüden izole eden manto’ ve ‘doğal ortama açılan iki bahçe’ olarak karakterize etti. Sapphire projesinde kullanılan üç katta bir tekrarlanan doğal havalandırma sistemleri ve güneş ışığından faydalanma olanaklarıyla %30’lara varan enerji tasarrufu sağladıklarını ve yapıyı tasarım aşamasında teste tabii tuttuklarını aktaran konuşmacı, uluslararası standartlara elbette ulaşılamadığını, ancak sarfedilen çabanın da çok değerli olduğunu ekledi. David Height Öğle arasından önce gerçekleşen son sunumun konuğu ise dünyaca ünlü tasarım, mühendislik ve danışmanlık şirketi Arup’tan David Height’tı. 21.yy’da toplumun yüz yüze geldiği önemli konulara işaret eden Height, bunlardan belki de en birincisini kürsel çevre felaketinin oluşturduğunu dile getirdi. Bu durumun beraberinde getirdiği yeni yerleşim ihtiyacının, sağlıklı kentleşme ve konforlu konut tasarımı ile karşılanması gerektiğini dile getiren Height, konuya ilişkin olarak Arup’un en geniş kapsamlı sürdürülebilir projelerinden Dongtan örneği üzerine konuştu. Aynı zamanda Northstowe Eko Kent ve diğer referanslar üzerinden ilerleyen sunum, kentsel tasarımın yüzyüze kaldığı ve entegre olması gereken çok çeşitli sürdürülebilirlik konularına değinirken, yeni yüzyılın kentleşmesinde hangi yolların izlendiğine dikkat çekti. Ayşe Hasol Erktin ‘Ekolojik Mimarlıkta Somut Adımlar’ sempozyumunun dördüncü konuğu, Has Mimarlık'ın kurucularından Ayşe Hasol Erktin’di. Ekolojik bina tasarımına yönelik araştırmaları olan Erktin, sunuma yeşil tasarımın kapsamı hakkında açıklamalarla başlayarak, yeşil tasarım konusunda çeşitli kent efsaneleri oluştuğunu kaydetti. Kamuoyunun ‘yeşil’ konusundaki bilgisinin, popüler medyada yer alanlarla sınırlı olduğuna dikkat çeken Erktin, yeşil tasarımın düşünülenden çok daha basit ve çok daha ulaşılabilir ilkelerden oluştuğunu belirtti. Bu bağlamda İstanbul Teknik Üniversitesi ekolojik enerji araştırmaları için yeni tasarlanan ve yürütücülüğünü yaptığı Ekoyapı tasarımını konu eden Erktin, İTÜ’nün Doğa-Çevre ve Bilim Toplum Parkı projelerine paralel olarak yürüyen Ekoyapı’nın tasarım kriterleri üzerinde durdu. Projenin çalışma süreci, yerleşimi ve planimetresini aktaran Erktin, tüm dünyada geçerliliği olan LEED puanlama sistemi kriterleri üzerinden ele aldıkları sürdürülebilir arazi kullanımına örnekler verdi. Aynı zamanda su kullanımında verimlilik için tasarladıkları peyzaj ve su tasarrufu önlemlerini açıklayan Erktin, özellikle projenin enerji ve atmosfer yararlanma ilkelerine dair açılımlar getirdi. Süper yalıtımlı yapı kabuğu ve alternatif enerji üretim yöntemleriyle şekillenen projede performans ölçümleri ve enerji ihtiyacı hesapları yapıldığını söyleyen Erktin, malzeme seçim süreci ile iç ortam kalitesinin de dikkate alındığının altını çizdi. Alejandro Zaera Polo YEM Etkinlik Merkezi’nde gerçekleştirilen sempozyumun son konuşmacısı, dünyaca ünlü tasarım bürosu Foreign Office of Architects’ten Alejandro Zaera Polo oldu. Polo’nun sunumu, büronun işlerine dair kapsamlı bilgi sunarken, günün son ve en uzun sunuşu olmasına rağmen konuklar tarafından büyük bir ilgiyle izlendi. FOA’nın kuruluşundan bu yana, pek çok dünyaca ünlü tasarımcıda rastladığımız gibi bir ana tasarım kriteri olarak ekolojinin ele alınmadığını belirten Polo, sürdürülebilirliğin her geçen gün bir yaklaşım nüvesi olarak daha da çok önem kazandığını ve böylelikle projelerinde etkinliğinin arttığını belirtti. Bu anlamda Meydan’ın kendileri için de önemli bir tasarımsal adım olduğunu söyleyen Polo, yatırımcının isteğinin de Meydan’ın yeşil bina olarak tasarlanmasında rol oynadığını söyledi. Projenin en başından beri topoğrafik hareketlerden yola çıktıklarını belirten Zaera Polo, sürdürülebilirliğin dikkate alındığı diğer projelerinden örnekler de verdiği konuşmasında, Fransa’da bulunacak Uzay ve Havacılık Kampüsü’ne geniş yer ayırdı. Ekoloji anlamında işlevi dolayısıyla belki atmosfere hizmet etmeyen bu kampüsün, ancak yapısıyla böyle bir misyonu üstlenebileceğini anlatan Polo, asfalt kaplı yüzeylerle ısı toplamanın yanı sıra, doğal havalandırma için kullandıkları louvre’ların ikonografyasından da faydalanıldığını söyledi.
|