Cephe Tasarımında Yeni Teknolojiler Konferansı'nın “Cephede Dijitalleşme” başlıklı ilk bölümünde, Atatürk Kültür Merkezi (AKM) projesine dair detayları ilk kez paylaşan Murat Tabanlıoğlu, yapının Prost planından başlayıp bugüne uzanan hikayesini babası Hayati Tabanlıoğlu’nun çalışmalarından anekdotlarla aktardı.
Operaların uzun yıllardır şehirlerin konuşulan yapıları olduğunu belirten Tabanlıoğlu, AKM’nin kuruluş hikayesini Hayati Tabanlıoğlu’nun anıları ve arşiv fotoğrafları eşliğinde dinleyicilerle paylaştı.
AKM'den önce Taksim meydanı
“AKM’nin oluşmasında baş oyuncu babam Hayati Tabanlıoğlu’ydu”
Murat Tabanlıoğlu, AKM’nin fikrini ve tasarım dilini ortaya çıkaran koşulları, dönem özellikleriyle ilişkilendirerek şöyle aktardı: “AKM’den bahsetmek için biraz geriye gitmek lazım. Çünkü bu binanın oluşmasındaki mimar, baş oyuncu benim babam Hayati Tabanlıoğlu’ydu. Dönemi biraz hatırlayalım. O zaman Nazi Avrupasından kaçan mimarlar Türkiye’deydi. Bu mimarlar çoğunlukla İstanbul ve Ankara’da binalar yaptılar ya da Teknik Üniversite’de eğitim verdiler. Babam da o dönem Teknik Üniversite’deydi. Buradaki mimarların etkisiyle Almanya’ya gitti. Orada opera binalarını doktora tezi kapsamında çalıştı. Türkiye’ye döndüğü zaman kendisinden genç bir mimar olarak Taksim meydanındaki opera binasını tekrar ele alması istendi”.
Hayati Tabanlıoğlu’nun kişisel öyküsünün AKM ile kesişiminde İstanbul’da yaşanan gelişmeleri de vurgulayan Murat Tabanlıoğlu, AKM’nin başlangıç unsurunun Prost tarafından hazırlanan master plan olduğunu söyledi. Taksim meydanında yer alacak bir opera binası için Avrupalı mimarlar Paul Bonnatz ve Auguste Perret tarafından çizilen eskizleri de paylaşan Murat Tabanlıoğlu, kaba inşaatı tamamlanan önerinin babası tarafından yeniden ele alınması istendiğini anlattı. Bu dönemde, Hayati Tabanlıoğlu’nun en önemli önerisinin, yapının yalnızca opera ve tiyatro işlevinde kalmayıp bir kültür merkezi haline gelmesi olduğunu vurguladı.
Taksim’in yüzü haline gelen cephenin hikayesi…
Dönemin teknolojik imkanlarıyla inşaatın 17 yıl sürdüğünü belirten Tabanlıoğlu, Taksim meydanının yüzü ve İstanbul’un simgelerinden biri haline gelen cephenin hikayesini şöyle anlattı: “O zaman Türkiye’de alüminyum endüstrisi yok. Bu gördüğünüz alüminyum Almanya’dan getiriliyor. Bu cephe esasında o zamanki dünya için çok yeni bir cephe değil. Buna paralel yıllarda, Avrupa’da önde bir tül gibi görünen cephenin olduğunu izliyoruz. Cephe sistemi için mevcut binanın önüne çelik bir ek yapılıyor. Bu sayede hem cephe sistemi oluşuyor hem de fuaye alanı genişliyor”.
AKM'de çıkan yangın
Cepheye Aydın Boysan’ın da eli değmiş
Yapı kullanıma açıldıktan 1 yıl sonra yangın çıktığını ve cephenin tamamen söküldüğünü anlatan Tabanlıoğlu: “Ben o günü hatırlıyorum. Binanın yeniden yapılması söz konusu oldu. Babam binanın hem mimarı olduğu hem devlet adına çalıştığı için sorumlu tutuldu. AKM müdürü Aydın Gün ile önce sanık oldular. Bütün teknik hususlar açıklandıktan sonra binayı yeniden yapması görevi verildi” dedi.
Tabanlıoğlu yeni cephenin ve salonun hikayesini şöyle aktardı:
“Cephe olabildiğince aynı kaldı, tek fark teknolojinin daha gelişmiş olmasıydı. O zaman bildiğimiz alüminyum firmalarının hiçbiri yok. Bu alüminyumu o zaman Arçelik imal etti. Arkasında Aydın Boysan var. Babamın en yakın arkadaşlarından biri. İkisi beraber bu cepheyi Arçelik’te imal ediyorlar. Binanın içinde tavanlar değişiyor. Salonunun içindeki seramik cephe de yeniden yapılıyor. Salonun iç yapısı tamamen değişiyor. Localar kalkıyor ve aydınlatma değişiyor. Eski beyaz balkonlar değişiyor yeşil oluyor. Bunların denemesi yapılırken ben oradaydım. Babam ilk önce karşı çıkmıştı sonra alışmıştı. Bu bina bittikten sonra senelerce kullanıldı. Ta ki Gezi olaylarının öncesine kadar.”
“Gezi’den sonra tüm dünya AKM’yi bambaşka bir şekilde gördü”
Gezi başlamadan hemen önce AKM’nin renovasyon projesi üzerine çalıştıklarını belirten Murat Tabanlıoğlu, Gezi’ye birlikte dünyanın AKM’ye bakma şeklinin değiştiğini söyledi. Tabanlıoğlu ayrıca Gezi sürecinden sonra yapının içindeki birçok malzemenin söküldüğünü belirtti. Projenin başlangıcına ilişkin bilgi de veren Tabanlıoğlu: “Bundan yaklaşık 8 ay önce, bu binayı nasıl yeniden ele alabiliriz konusu gündeme geldi. Dönemin Kültür Bakanımız Nabi Avcı’ya AKM’nin hikayesini anlattıktan sonra dünyadan restorasyon örnekleri gösterdim” dedi. Tabanlıoğlu, Türkiye’de AKM’dekine benzer renovasyon projelerinin olmadığını dolayısıyla bu pratiğe ilişkin tartışmaların yenileme projesi yapıldıktan sonra başlayacağını vurguladı.
“Ana sahne büyütülüyor, medya cepheyle temsiller meydandan izlenecek”
AKM’nin hazırlanan yeni projesinde cepheyi ve ana kütleyi koruduklarını belirten Tabanlıoğlu, “medya cephe” üzerine çalıştıklarını, böylelikle içeride oynanan temsillerin meydana yayınlanmasının mümkün olacağını söyledi. Ana salonun kapasitesini de artırdıklarını belirten Tabanlıoğlu, daha önce düz ve dikdörtgen formlarda inşa edilen salonların yerine at nalı formunda bir ana salon önerdiklerini söyledi:
“60’larda yapılan tek bir kütle var: Hepimizin bildiği opera binası. Yanında ise otopark olarak kullandığımız, bazen de Aziz Nesin Sahnesi’ne gittiğimiz kısım var. Bir de çoğunuzun görmediği depolar var. Yeni öneride binanın tekrar ana kütlesinin rekonstrüksiyon olarak yapılması, otopark binasının izlerinin üzerine sanat galerilerinin, konser salonlarının olması planlanıyor. Bir medya cephesi yapmayı düşünüyoruz, bunun için denemeler yapıyoruz. İçeride olan temsilin tüm meydana yayınlanabilmesi için. Binanın ikinci bir cephesi var biliyorsunuz. At nalı formlu ana salonun cephesinde, Gorbon Işıl'ın ürettiği eski seramikleri tekrar yorumluyoruz.”
AKM’den kalanlar sergi olacak
Konuşmasının sonunda AKM’nin malzemelerinden ve arşivinden Tepebaşı’nda bulunan ofislerinde küçük bir sergi oluşturduklarını belirten Tabanlıoğlu, katılımcıları bu sergiyi görmeye davet etti. Tabanlıoğlu, bu küçük sergileme çalışmasının AKM müzesi için bir başlangıç olacağı haberini verdi.
|