İnceleme Gezisinde İş Kazası
"Belediyeler Neden Suskun?"
“Kentsel Siti 'Riskli Alan'...
Ankara Kültür Mirası ve Kültür...
Ankara AKM 'Bilbao' Esintili...
"ANKARA: Alışverişin Başkenti?"
Ankara'nın ‘Demir Kafes’i Sökülüyor
Ankara, Dev Kent Maketine...
Kızılay Cephe Değişikliği Projesine 'Kitch' Eleştirisi
Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve mimarlık örgütleri, Büyükşehir Belediyesi’nin Atatürk Bulvarı'nda yapacağı cephe değişikliklerine tepki gösterdi.
Mimarlar Odası’nın her hafta düzenlediği ve Türk Serbest Mimarlar Derneği ile Mimarlar Derneği 1927’nin temsilcilerinin de katıldığı rutin basın toplantısına konuşan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan, Büyükşehir Belediyesi’nin Kızılay’da cephe değişikliklerine başlamak için düğmeye bastığını öğrendiklerini belirterek, telif hakları vurgusu yaptı:
"Burada sorun şu; aradan bir süre geçse ve Belediye Başkanı değişse, 'ben başka bir şey istiyorum' diye tüm kentin cephesini, böyle kişisel kararlarıyla değiştirse, böyle bir yetki var mıdır? Cumhuriyet’in bir çok yapısı son yıllarda Ankara’da yıkıldı; Etibank binası yıkıldı. Milli Müdafa Caddesi üzerindeki Petrol Ofisi’nin binası da modern mimariye aitti, yıkıldı. Kültür Bakanlığı’nın da AKM’yi yıkmak gibi bir niyeti var. Bir taraftan da Selçuklu Osmanlı yapılarını yapmaktan bahsediyorlar. İşin komik tarafı da, bu yapılanlara baktığımız zaman bizim mimarlık söyleminde 'kitch' dediğimiz Almancası 'çöp' anlamına gelen kötü bir dekorasyon... Kentin bir çok köşesinde sağlıklaştırma yapılabilir, ama mimarların da telif hakları gözetilerek yapılabilir. Bu gelişmeleri çok endişe verici bulduğumu söyleyebilirim. Üniversiteler de bu konuda çok masum değil. Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi cephesi, hem de kimsenin talebi olmadan, Rektörün talimatıyla başka bir şeye dönüştü”. Mimarlar Derneği 1927’den Aydan Balamir ise uygulamayı kostümlü baloya benzetti. Balamir, “Toplu halde binaları iyileştirici işler yapılabilir, ama bu operasyonlar ciddi şekilde yürütülür. Öyle bir hafif makyajla problemler örtülür, güzelleştiriliyormuş gibi yapılır; ama altyapısal sorunlar düzelmez. Binaların yerlerini, kimliğini, karakterini maskeleyen, bir tür kostümlü balo diyeceğimiz operasyonlardan kaçınmak lazım. Bunların, uzmanlarıyla en iyi şekilde bütüncül plan ve projeler çerçevesinde yapılması gerekiyor. Mesleki hizmetlerin düzenleyicisi olarak bir meslek var; bu yetki gaspları doru değil; tıbba doktorlar, mimarlığa da mimarlar bakar. Özellikle otoriter rejimlerde, mimarlığın bir kültürün ve ideolojinin taşıyıcısı olduğunu fark edip, mimarlığın üzerine bunu yüklemeye çalışmışlardır” dedi. “Burada telif hakkı sahibi olan mimarlarla görüştük; çünkü, hukuksal bir süreci de başlatacağız. Hukuksal süreçle birlikte bir kampanya da yürüteceğiz. Siz bir eser üretiyorsunuz ve eserinize bir başkası ve konuyla alakası olmayan bir Belediye Başkanı, her şeye ben karar veririm yaklaşımıyla müdahale etmek istiyor. Fikir ve sanat eserleri kanununda değişiklik öngörülüyor, mimarın ölmesiyle birlikte telif hakkının da ortadan kalkacağı bir madde var; mimarlığın özgünlüğünü bitirecek bir uygulama bu. Hatta şu günlerde, bir mimar herhangi bir ihaleye girdiğinde kamu ile bir iş yapmak istediğinde, mimarların telif haklarını baştan devretmelerini istiyorlar. Kamuya bir proje üretirken Selçuklu ve Osmanlı mimarisine dair cepheler isteniyor ve bunlar yapılmadığı takdirde bir daha ihaleyi vermeyeceklerine dair tehditler edildiğini duyuyoruz. Alafranga tuvaletlerin 'ecnebi' işi olduğuna dair, olmaması gerektiğine dair tasarımdaki baskıları mimar üyelerimizden öğreniyoruz. Bunlar ideolojik yaklaşımlardır, Türkiye Cumhuriyetinin özgürlükçü değerlerini ve modernist yapısını değiştirerek yaşam alanlarımızı değiştirmek istiyorlar”. |