br />
Plan’da Avrupa Anadolu arasındaki dengesizliğin düzeltilmesi stratejisi
bulunmasına rağmen “11.645 hektar olan gelişme alanının 11.260 hektarı Avrupa
Yakası, 385 hektarı Anadolu Yakası’nda önerilmiştir”. İstanbul’u küreselleştirme
planlarının, kenti azman sanayi kentinden kültür ve turizm odaklı bölgesel bir
küresel merkeze dönüştürmek istediği, buna uygun olarak yeni bir kullanıcı
profili talep ettiği, bu nedenle kent içinde önemli yer değiştirmeler ve
mülkiyet el değiştirmeleri yaşanacağı söylenebilir. Son gelişmelerle sürecin tüm
dar gelirli kesimleri ve orta sınıfları da kapsayan bir tehdide dönüştüğünü
söylemek iddialı olmayacaktır.
Plan raporunda “İstanbul’un küresel platformda rekabet üstünlüğü sağlaması
amacıyla bir dönüşümü gerçekleştirmesi, mevcut sektörel yapısını değiştirmesi
gerekmektedir” denilmekte ve “Plan’ın ‘donanımlı, motive edilmiş, yoğun ve
yüksek verimliliği olan işgücünün geliştirilmesi’ yaklaşımı doğrultusunda;
İstanbul’un imalat kökenli kayıtlı ve kayıt dışı istihdam yapısının kapsamlı bir
program dahilinde ve kademeli olarak hizmetler sektörüne dönüştürülmesi”
kararlarının verildiği ifade edilmektedir. Raporda yine “İstanbul için
belirlenen vizyonla uyuşmayan sanayi sektörlerinin İstanbul’dan desantralize
edilmesi, aynı zamanda 1 sanayi işgücünün 10 nüfus çektiği gerçeğinden hareketle
İstanbul’un nüfus artışını kontrol etmeye yönelik nüfus politikalarını da
desteklemektedir” denilerek sanayisizleşmeye dayalı bir nüfus kontrolü umudu
dile getirilmektedir.
Hızla gerçekleşmesi planlanan ve önemli sosyal, ekonomik ve mekânsal dönüşüm
hedefleri olan bu planın 14 yıl içinde gerçekleşmeyeceği ya da telafisi mümkün
olmayan zararlar ve yeni sorunlar yaratacağı ileri sürülebilir. Nitekim Plan
Raporunun Planlama İlkeleri bölümünde ilkelerin “insan odaklı bir planlama
anlayışıyla” tanımlandığı söylense de sosyal adalet, kentli hakları, kamu yararı
gibi kavramlardan söz edilmemektedir. Planın paftası, plan notları ve raporu ile
birlikte bir bütün olduğu düşünülürse Çevre Düzeni Planı’nın ilkesel olarak bu
tür hassasiyetleri taşımamasının önemli sorunlar doğuracağı açıktır. Planın afet
yönetimi konusunda il bütününü kapsayan stratejiler, eylem planları ve
etaplamalar üretmediği, bunların alt ölçekli planlarda çözüleceğini ifade etmesi
de sorunludur.
Plan bu haliyle, mevcut eğilimler ve toplumsal kapasiteleri görmezden
gelerek, gerçekçi olmayan kültür turizm eksenli bir küresel kent hedefinin
sayısal ve mekânsal eşiklerinin seçilmesi, teknik olarak ise meri planların
bütünleştirilmesi, TOKİ, KİPTAŞ, İETT ve Ulaşım AŞ gibi çeşitli hizmet
birimlerinin projelerinin ve kamu yatırımlarının eklenmesi, 3. Köprü, tüneller
gibi tartışmalı kentsel yatırımların gizlenmesi, ayrıcalıklı imar haklarına
örtük destek verilmesi esaslı bir manzume niteliğindedir.
|