İstanbul'un Suyunu Karşılayan...
Karacalar Barajı da Kurudu
DSİ Barajlardaki Doluluk Oranını...
Karadere Tüneli’nde Sona Gelindi
Edirne'nin Barajları Kurudu;...
İstanbul Barajlarındaki Su...
Bursa’nın 3 Aylık Suyu Kaldı
İstanbul Barajlarında Su Seviyesi...
Barajlarda Doluluk, 5 Yılın...
Alibeyköy Barajı'nda Korkutan Görüntü
İstanbul'un Barajlarında Doluluk...
İBB Barajların Doluluk Oranını Açıkladı
Barajlarda Doluluk Oranı Yüzde...
İstanbul Barajlarının Doluluk...
İstanbul Barajlarında 'Dip Suyu' Tehlikesi
Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, suların şebekeye verilmeden önce fiziksel, kimyasal ve biyolojik olarak ciddi testlerden geçirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, bu seviyedeki sularda dip seviyesine yaklaşıldığı için ağır metaller bulunabileceği konusunda uyarılarda bulundu.
İstanbul barajlarının doluluk oranı bugün itibariyle yüzde 29.43 seviyesinde. DHA’da yer alan habere göre; Bilim Kurulu üyesi ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, barajların yüzde 30’un altındaki doluluk oranı ve bunun insan sağlığına etkileri konusunda, şu değerlendirmelerde bulundu: “Şebeke suyuna verilecek olan suların tahlillerinin tam olarak yapılası gerekiyor. Bu ister dip suyu olsun, isterse üst su olsun değişen hiçbir şey söz konusu değil. Bunların tamamının fiziksel, kimyasal ve biyolojik muayeneden geçirildikten sonra şebekeye verilmesi gerekiyor. Bu sırada başta klorlama ve filtreleme olmak üzere diğer mikro organizmalardan da arındırılması gerekiyor. Dip suyun şöyle bir riski elbette olabilir; suyun altına ağır maddeler çöker, partiküller çöker gibi gözükebilir. Fakat burada aslında önemli olan, denizlerde de benzer durum geçerlidir, dipte en altta ağır metaller kalır eğer suda varsa. Yani cıva, demir gibi ağır metaller en altta kalır. Bu sularda bu tip riskler söz konusu olabilir. Bu nedenle mümkünse barajların dolu olması gerekir. Ancak tehlikeli seviye söz konusu olmayana kadar baraj içindeki tüm sular kullanılabilirdir.” dedi. Prof. Dr. İlhan, “Fiziksel muayene, kimyasal ve biyolojik muayenenin yapılması koşuluyla. Fiziksel muayenede suyun berrak olup olmadığı, renginin olup olmadığı ki şeffaf olması, berrak olması gerekir, partikül içermemesi gerekir. Bunlara bakılır. Kimyasal muayenede özellikle demir ve cıva başta olmak üzere bunların var olup olmadığına bakılır. Bunların belli bir düzeyin üzerinde olmaması gerekir. Biyolojik muayenede ise hepimizin bildiği kanalizasyonla karışmış mı veya başla bir şey olmuş mu? Buna bakılır. Buna göre de klorlama, filtreleme yaparak verilir. Burada önemli olan suyun belli bir nitelikte ve kalitede olması. Suyun üst ya da orta kısmının aslında farkı yoktur. Ama bu standartları geçen suyun şebekeye verilmesi gerekiyor.” diye konuştu. Dip suyunda ani yağışta risk artıyor Hepatit A, kolera salgını |