İnşaat Sektörü 2017'de Yüzde 5 Büyüyecek
Türk Yapı Sektörü Raporu 2015 Açıklandı
İnşaat Sektörü En Çok Siyasi...
Türkiye İMSAD 'Afrika Buluşmaları'nın...
'Türkiye'de Güvenli Yapı İnşası...
Yabancılar 2014’te 4,3 Milyar...
İnşaat Ciro ve Üretim Endeksleri...
2015 Kolay Geçmeyecek!
İnşaatçılar Bakana Rapor Yolladı
Türkiye İMSAD’dan '30. Yıl' Kitabı
İnşaatçılar, "Müteahhitlik...
Haluk Sur MIPIM 2015'i Değerlendirdi
YAPI Dergisi 400. Sayısını Kutluyor!
İstanbul 'En İyi Yatırım Pazarları'...
İnşaat Sektöründe İstihdam Azaldı
2015'te İnşaat Sektörünün...
Türk Yapı Sektörü Analizi...
İnşaat Sektörüne Herkes Elini Kolunu Sallayarak Giriyor!
Yapı-Endüstri Merkezi’nde (YEM) düzenlenen “Türk Yapı Sektörü Raporu 2014” raporunun açıklanmasının ardından, yapı sektörünün temsilcileri “Paydaşlar Yapı Sektörünün Geleceğini Tartışıyor” toplantısında bir araya gelerek, yapı sektörünü değerlendirdi.
YEM Satış ve Pazarlama Grup Yönetmeni Tolga Türkanık’ın moderatörlüğünde gerçekleşen toplantıya Türk Serbest Mimarlar Derneği (TSMD) Yönetim Kurulu Başkanı Aytek İtez, Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Dündar Yetişener, Ekonomi ve Strateji Danışmanlık Hizmetleri’nden Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel, Urban Land Institute (ULI) Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Sur, İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Genel Başkanı Nazmi Durbakayım ve Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Özdil konuşmacı olarak katıldı. 2015'te İnşaat Sektörünün İtici Gücü Yine Özel Sektör Olacak! 2015’te kamu projeleri ile sektörde büyüme yakalanamayacak Türk Yapı Sektörü Raporu 2014 perspektifinde görüş ve değerlendirmelerini açıklayan katılımcılar, Türk inşaat sektörünü masaya yatırdı. Ekonomist Can Fuat Gürlesel, kamu ile özel sektör inşaat harcamalarının sektöre olan etkisini değerlendirdiği konuşmasında, kamu sektörünün 2012 ve 2013’te mega projeler ve büyük altyapı projelerine başladığını belirtti. Bu durumun 2013 yılında inşaat harcamalarını yükselttiğini ifade eden Gürlesel, bunun da sektörde büyüme etkisi yarattığına dikkatleri çekti. Gürlesel, 2015 yılı için hükümetin yatırım programına bakıldığında kamunun projeleri ile sektörde reel olarak büyümenin yakalanamayacağını kaydetti. Gürlesel, 2015 yılında özel sektörün dinamizminin inşaat sektörünün büyümesini etkileyeceğini belirterek, inşaat malzemeleri sanayisi açısından da özel sektörün itici gücüne vurgu yaptı. Rekabet kalitesizliği ortaya çıkarıyor Gürlesel’in ardından söz alan Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Dündar Yetişener, Türkiye’deki inşaat malzemelerinin kalitesine rağmen, inşaat sektöründe bu malzemelerin yerinde uygulanamadığını belirtti. Yetişener, “Türkiye’de dünya standartlarında inşaat malzemesi üretiliyor. İstatistiklere baktığınızda ilk 10 ülke arasındayız. Dünyaya ürettiğiniz malzemeyi kabul ederken ve satın alırken, iç piyasaya satmakta zorlanıyorsanız, burada bir sıkıntı var demektir” dedi. Rekabetin sanılanın aksine Türkiye’de “kalitesizliği” ortaya çıkardığını ifade eden Yetişener, Türkiye’de kaliteli malzeme kadar, kalitesiz malzeme de üretildiğinin altını çizdi. Yetişener ev alacakların manzaradan ziyade, dış cephe ve çatıya dikkat etmeleri gerektiğini, güvenli yapıların sadece doğru malzemelerle üretilebileceğini söyledi. İMSAD çatısı altında deneyimli, kaliteli malzeme üreticilerinin olduğunu belirten Yetişener, haksız rekabetin önlenmesi amacı ile dernek olarak yaptıkları çalışmaları anlattı. Yetişener, İMSAD olarak sektörde, 'inşaat malzemesinde kalite' ile 'tüketici ve paydaşları bilinçlendirme'yi sürekli vurguladıklarını kaydetti. Dün taklit edilerek yarınlara ulaşılmaz TSMD Yönetin Kurulu Başkanı Aytek İtez, mimarlığın tasarım ile başladığını ifade ederek, sektörde paydaşlarla birlikte hareket etmenin önemine değindi. İtez, mimarlar olarak “yarın”lar ile ilgili düşünceler ortaya koymak zorunda olduklarını belirterek, dünün taklit edilerek, yarınların yaratılamayacağını ifade etti. İtez, “Dünü bugüne adapte etmeye çalışıyoruz. Taklide karşıyız. İstediğimiz kentler, ölçekli planlı, dünya standartları ile yarışabilen kentlerdir. Biz doğru proje yapıyor muyuz? Çuvaldızı elbette kendimize de batırıyoruz” dedi. Kamu projelerindeki aksaklıklara da değinen İtez, kamunun doğru projeleri yapması için kamuya karşı itici güç oluşturulması gerektiğini ifade etti. Biz kendi şehirlerimizde boğuluyoruz ÇEDBİK Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Özdil, “Biz kendi şehirlerimizde boğuluyoruz. Ben sabah bu kentte boğulduğumu hissediyorum. Burada sorumluluk bireylerde, kültürümüzle ilgili. Kendimizi diğer dünya kentleri ile karşılaştırmaya çalışıyoruz. Ama boyumuz çok kısa” dedi. Özdil, dünya kenti olduğumuzu söyleyerek sadece kendimizi motive ettiğimizi belirterek, ortaya çıkan durumun vahim sonuçlar yarattığını söyledi. Özdil, sektörde özgün proje çizmenin, özgün yapı yapmanın tercih edilmediğini belirterek, TİP projelerle kamu yapılarının yapıldığını kaydetti. Özdil, “Kentleri yaşanabilir kılmak istiyorsak, önce tasarımdan başlamalıyız. Bunun için önce kültür değişmeli” şeklinde konuştu. Kentsel dönüşümün öncelikle kültürel dönüşüm olması gerektiğinin altını çizen Özdil, “20 tane yeşil binayı yan yana koyduğunuzda yeşil mahalle ya da yeşil şehir olmuyor” dedi. İnşaat sektörüne herkes elini kolunu sallayarak giriyor! Özdil’den sonra söz alan İNDER Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, müteahhitler arasındaki haksız rekabete değindi. Türkiye’de bulunan müteahhit sayısının Avrupa’da bulunan müteahhit sayısından 4-5 kat fazla olduğundan bahseden Durbakayım, sektörde iyi ile kötünün ayıklanması gerektiğine vurgu yaptı. Durbakayım, mevcut yapıları yıkıp tekrar yapmanın ekonomiye zarar verdiğini anlatarak, öncelikle mevcut yapı stoğuna karşı duyarlı olmanın gerekliliğine değindi. Kentsel dönüşüm ile yapılan yapıların 30 sene sonra tekrar yıkıp yapılacağından korktuğunu söyleyen Durbakayım, kötü yapı stoklarına neden olan her şeyin bir yana bırakılması gerektiğini kaydetti. Yapı sektöründe otokontrolün tüketici olduğunu dile getiren Durbakayım, “Tüketici seçici olursa, sorgularsa sektör düzelir” şeklinde konuştu. Sektörde iş yapan 200 bin müteahhidin olduğu yerde başarılı olmanın mümkün olmadığını belirten Durbakayım, herkesin müteahhitlik işini yapmaması gerektiğinin altını çizdi. Durbakayım, “İnşaat sektörüne herkes elini kolunu sallayarak giriyor. Sonra da istediği gibi çıkıyor. Bunun böyle olmaması gerekiyor” şeklinde konuştu. Yaşanılan 17 Ağustos depreminin “İstanbul depremi” olmadığının altını çizen Durbakayım, İstanbul depreminin gerçekleşmesi halinde Türkiye ekonomisinin depremin yaralarını sarmada sıkıntı yaşayacağını belirtti. Nazmi Durbakayım, İstanbul’un mütevazı bölgelerinde mekanların daha küçük olduğunu belirterek şunları söyledi: “100 metrekare, 70 metrekare daireler var. Bunlar en kötü malzemeyle dahi yapılsa burada oturanların ağır yaralı kurtulma şansı var. Ama zengin bölgelerde aynı itinasızlık 120 metrekare salonlarda olacak. Eğer santral kirişi yan çevirdiğim vakit yassı oluyor mantığında yapıldıysa, perdeleri, kolondaki demirleri fazla koydum diye içini ferahlatıyorsa ki bu binalarda böyledir, Allah korusun buralarda bırakın yaşam garantisini, yaralıları, cenazeleri dahi oraya ulaşıp çıkarmamız mümkün olamayacak.” Türkiye sadece İstanbul’dan ibaret değil ULI Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Sur, Türkiye’nin sadece İstanbul’dan ibaret olmadığını söyleyerek, İstanbul’un yapı yapacak alanının kalmadığını ifade etti. Sur, İstanbul’un nüfusunun daha fazla artırılmaması gerektiğini vurgulayarak, İstanbul dışındaki yerlerin cazibe alanlarının artırılması gerektiğini kaydetti. |