KPMG Türkiye tarafından ikincisi hazırlanan 'KPMG Türkiye 2015 İnşaat Yöneticileri Araştırması – İnşaatın Rotası', inşaat sektörü yöneticilerinin 2023 hedeflerine inşaat sektörü perspektifinden bakarak hedef ve fırsatları öne çıkardı ve mevcut hedeflere ulaşmanın önündeki engelleri masaya yatırdı. Araştırma, 2014 yılının son çeyreğinde inşaat yönetici ve profesyonellerine 'fırsatlar' ve 'geliştirilmesi gereken alanlar' başlıkları altında 9 soru yöneltilerek gerçekleştirildi.
Sektörü etkileyecek en önemli faktör küresel ekonomik büyüme
'KPMG Türkiye 2015 İnşaat Yöneticileri Araştırması'na katılanlar inşaat ve altyapı sektörünü etkileyecek faktörleri; uluslararası düzeyde küresel ekonomik büyüme, ulusal düzeyde ise makroekonomik planlar, 2023 hedefleri ve yeni enerji kaynaklarına erişim olarak değerlendiriyor. Altyapı ve taahhüt sektörünü yönlendiren konulardan hangisinin orta ve uzun vadede şirketlerin faaliyetleri üzerinde en büyük etkisi olacağı sorusuna, makroekonomik planlar ve 2023 planları hedefleri cevabını verenlerin oranı yüzde 29 ile ilk sırada yer aldı. Nüfus artışı diyen sektör temsilcilerinin oranı yüzde 18 ile ikinci sırada yer alırken, küresel ekonomik büyüme ve yeni enerji kaynaklarına erişim ise yüzde 14 ile üçüncü sırayı paylaştı.
Finansal riske karşı etkin risk yönetimi gerekli
'KPMG Türkiye 2015 İnşaat Araştırması'na katılanların yüzde 33’ü yurtiçi, yüzde 24’ü ise yurtdışı finansal krizleri büyük engel olarak görüyor. İnşaat sektörünün büyümeyi engelleyecek krizlerden endişe duyduğunu belirten KPMG Türkiye İnşaat Sektörü Lideri ve Denetim Bölümü Şirket Ortağı İsmail Önder Ünal konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “İçsel ve dışsal siyasi krizler diğer başlıklara nazaran en çok endişe duyulan unsur olarak karşımıza çıktı. Veriler değerlendirildiğinde, 2015 yılı için hedeflenen bütçe rakamlarına ulaşılmasındaki en büyük tehdidin de siyasi krizler olarak görüldüğü söylenebilir. Yurtdışı finansal kriz ve yurtiçi finansal kriz, gerek finansman gerekse nakit akışı açısından inşaat firmalarının 2015 yılı hedeflerine ilişkin olarak bir diğer tehdit unsuru olarak karşımıza çıkıyor. Projelerin birçoğunda finansman yükünün kendilerinin üzerinde olduğunu ileten inşaat firmaları, olası bir finansal krizde hem finansman bulmakta zorlanabileceklerini hem de tahsilâtlarda sıkıntılar yaşayabileceklerini belirtiyor” dedi.
Finansman maliyeti için etkin risk yönetiminin avantaj sağladığını belirten Ünal, “Finansman konularında destek için kurumsal yönetimin ve risk yönetiminin önemi büyük. Kurumsal yönetilen şirketlerin, daha kolay finansal kaynak buldukları ve yabancı şirketlerle ortaklık yapma konusunda daha avantajlı oldukları yadsınamaz bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Bunun için de şeffaf ve hesap verebilir bir yapının tesis edilmesi gerekiyor. Bu da şirket bünyesinde iç kontrol ve risk yönetimi sistemlerinin oluşturulmasıyla mümkün. Risk yönetiminde şirketin hedeflerine ulaşırken karşılaşacağı risklerin belirlenmesi ilk adım. Bu aşamada önemli olan stratejik, operasyonel ve finansal tüm risklerin ortaya konması. İkinci adımda ise, söz konusu risklerin iyi yönetilip yönetilmediği değerlendirilmeli ve alınması gereken aksiyonlar varsa belirlenmelidir” diye açıkladı.
Enerji en cazip alan Araştırmaya katılanların yüzde 83’üne göre yurt dışında iş yapmak, yurtiçinde iş yapmakla kıyaslandığında hem pazar genişliği hem kâr marjı açısından daha cazip. Türkiye altyapı ve inşaat pazarı için rekabet çok yüksek ve bu da kâr marjını olumsuz etkiliyor. Bu sebeple rekabetin daha az yaşandığı bakir pazarlara gitmenin daha cazip olduğu genel bir kanı olarak ortaya çıkıyor. Yurtiçi projelerin cazip olduğunu belirtenlerin oranı ise yüzde 17’de kaldı.
İnşaat şirketlerinin yurtdışı pazarlarda en cazip gördüğü bölge, Körfez Bölgesi olarak ortaya çıktı. Gerek proje sayısının çokluğu gerekse tahsilâtların sorunsuz bir şekilde gerçekleştiriliyor olması Körfez’i diğer cazibe alanı olan Afrika’ya göre bir adım öne çıkarıyor.
Yurtiçi inşaat yatırımlarında öne çıkan sektör ise enerji oldu. Araştırmaya katılanların yüzde 42’sine göre, Türkiye’de kalkınma planları çerçevesinde enerji en cazip alan. İkinci sırada ise havalimanı, köprü, demiryolu ve otoyol gibi ulaşım projeleri yer alıyor.
Finansman sağlamak projeyi yapmaktan daha kritik
Firmalara göre, altyapı projelerinin hızlanmasının önündeki en büyük engel, kamu tarafından bütçeleri karşılanmayan projelerde finansman sağlamaktaki zorluklar. Ancak katılımcılar tarafından, bütçesi devlet tarafından karşılanan projelerde ödenek yetersizliği de bir diğer engel olarak belirtiliyor. Önceliklendirme yapılmadan tüm projelerin aynı anda hayata geçirilmesi ve ihale sonrası süreçlerde yapılan değişikliklerden kaynaklı oluşan güvensizlikler de ayrıca hız kesici diğer unsurlar.
Gelecek teknolojik inşaatta
İnşaat ve altyapı sektöründen araştırmaya katılan firmaların yarısı önümüzdeki 10 yılda teknolojik inşaatta uzmanlaşmak istediklerini belirtiyor. Gerek kâr marjı yüksekliği gerekse gelen taleplerin o yönde olması, firmaları teknolojik inşaat yönünde uzmanlaşmaya yönlendirmekte. İsmail Önder Ünal, teknolojik inşaata ilerlemenin yolunun ise tasarım geliştirilmesine ağırlık verilmesi ve inşaat yan sanayinde gerçekleştirilebilecek teşvikler olduğunu belirtti.
|