ir yandan, deprem tam olarak nerede ve ne zaman olacak tartışmaları sürerken diğer yandan, sahip olduğumuz konut stokunun ne derece dayanıksız olduğu dile getirilir ve bu durumu düzeltmek amacıyla, kentsel dönüşümün zorunlu olduğundan söz edilirken; ülkenin dört bir yanından, depremi beklemeden kendiliğinden çöken yapı haberleri gelmeye devam ediyor.
Uygulamalara bakıldığında; kentsel dönüşüm projelerinin, dönüşümün en kolay ve en büyük rantın elde edilebileceği alanlarda gerçekleştirilmeye başlandığı, kendiliğinden yıkılmaya başlayan yoğun ve yüksek katlı yapılaşmaların bulunduğu alanlar yerine bahçe içinde yapılaşmış, tek katlı ve iki katlı gecekondu alanlarının tercih edildiği görülüyor.
Türkiye kentlerinin önünde, kaçak ve plansız gelişmiş kent bölgelerinin sağlıklı duruma getirilmesi, seyreltilmesi, nüfus yoğunluğunun düşürülmesi, yapı güvenliğinin ve sosyal donatı standartlarının artırılması gibi doğrudan kullanıcıya yönelik bir dönüşüm gerekliliği, kabul edilen bir gerçeklik. Böylesi kullanıcıya yönelik bir kentsel dönüşüm gereksinimi ortadayken birçok kentimizde, asıl kullanıcıyı dışlayan, rantı yükselen bölgelerde kullanıcının tümüyle tasfiyesini öngören ve oluşan rantın, gerçek sahiplerin dışında paylaşımı üzerinden kurgulanan “soylulaştırma” projeleri sürdürülüyor.
Yaşanan örnekler, ülkemizde kent planlama adına savunulması gereken bir uygulama aracını, giderek amacından uzak bir tasfiye mekanizmasına dönüştürürken oluşan kentsel toprak rantı, eşit hizmet sorumluluğuna sahip yerel yönetimlerce ısmarlama yasal düzenlemeler kullanılarak gasp ediliyor.
Geçtiğimiz hafta içinde Zeytinburnu’nda kendiliğinden çöken 5 katlı apartmanda, tesadüfler can kaybını azaltırken başta İstanbul olmak üzere pek çok kentimizde binlerce yapı, aynı kaderi paylaşmak için sırasını bekliyor. 1980 sonrası uygulanan imar aflarıyla sözde “ruhsatlandırılan”, kat artışlarına izin verilen ve daha tehlikeli duruma gelmeleri özendirilen bu yapılarda yaşayanların can güvenliği, tümüyle tesadüflere kalmış durumda.
Günümüzde uygulanan örneklerde olduğu gibi kentsel dönüşüm projelerinin tümüyle elde edilecek ranta odaklı projelendirildiği ve kurgulandığı bir ortamda, insanların yaşamlarının tehlikede olduğu bölgelerde, kullanıcıları da içinde barındıran bir uygulamanın gerçekleştirilmesi olanaklı görünmemektedir. Toplu Konut İdaresi gibi devletin konu ile ilgili önemli kurumlarının ve yerel yönetim birimlerinin ortaklaşarak ürettiği çözümler, yap-satçı ve yık-yapçı müteahhitlerin ufkunu, ancak yapılan ve yıkılan konut sayısı açısından aşabilmektedir.
Yaşanan her deprem tartışması ve kendiliğinden yıkılan yapılar, bir kez daha kentlerimizde var olan yapıların güvenli hale getirilmesi konusunu gündeme taşırken yetkililer tarafından kentsel dönüşüm projeleri, çözüm olarak adres gösterilmektedir. Ancak bugüne kadar gerçekleştirilen uygulamaların hiçbirisi, gerçek anlamda tehlikenin yoğun yaşandığı bölgelerde gerçekleştirilememiştir.
Örneğin; Ankara’da öncelikle kentsel dönüşüme konu edilerek güvenli hale getirilmesi gereken alanların başında, 10-11 katlı kaçak yapılaşmaların bulunduğu Demetevler bölgesi bulunmaktadır. Oysa dönüşüm projeleri, tümüyle tek katlı gecekondulardan oluşan Dikmen Vadisi ve Esenboğa Yolu çevresi gibi alanlarda gündeme getirilmektedir.
Tek katlı gecekonduların bulunduğu alanlarda tutturulan rant hesabı, bu bölgelerde dönüşümün bir soylulaştırma projesi olarak ortaya konulmasını kolaylaştırırken gerçek anlamda bir dönüşüme ve sağlıklılaştırmaya gereksinim olan alanlarda, dönüşüm söz konusu bile olmamaktadır. Dönüşümün gündeme getirilmesi bir yana, Demetevler’de kaçak yapılaşmış binaların tapu sorununun çözülmesi, AKP’li Yenimahalle Belediyesi tarafından büyük bir başarı gibi sunularak günlerce panolarda duyurulmuştur.
Ankara’da olduğu gibi çok sayıda insanın güvensiz yapılarda üst üste yaşadığı, gerçek anlamda dönüşümün gerçekleştirilmesi gereken alanlar, tapu verilerek ve ruhsata bağlanarak kaderine ve tesadüflere terk edilirken diğer yandan, rant hesabının tuttuğu alanlarda gerçekleştirilmek istenen dönüşüm projelerine gerekçe yapılmaktadır.
|