“Burdur Gölü’ne Kanalizasyon Akıtıldı” İddiası

Birgün Gazetesi'nin haberine göre, ‘Burdur Gölüne Hayat Verelim Derneği’ yöneticileri Isparta’ya bağlı Senir, Kılıç ve Keçiborlu’da yaptıkları incelemede gölün ve göl kıyı kenar çizgisi içinde kalan kurumuş gölyatağının kanalizasyon atıkları ile kirletildiğini belirlediler.

İncelemenin ilk ayağı olan Isparta’ya bağlı Senir’de kuruyan göl yatağının kurulan ahırlar ve atılan hayvan gübreleriyle kirletildiği, göl yatağına inşaat molozları ve çöplerin atıldığı görüldü. Ayrıca dernek yöneticileri Senir Kanalizasyonu’nun doğrudan göl yatağına verildiğini iddia etti.

Senir önündeki göl yatağında büyük bir kanal kazıldığı, kanalın Senir’deki göl yatağından geçen yola kadar getirildiği, Kanalın yolun diğer yanına geçirilmesi için yolun altına büz döşendiği, kanalizasyon atıkların göl yatağında dağılıp bataklık oluşturduğu, suyun birikerek geri vurması sonucu yolun su taşkını ile kapanma riskinin yaratıldığı belirtildi.

Burdur Gölü’ne Hayat Derneği, Isparta Organize Sanayi Atıkları ve Keçiborlu Belediyesi’ne ait olduğunu iddia ettikleri atıklardan alınan numunelerle Isparta Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’ne ve savcılığa suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladılar.

Türkiye’nin uluslararası Ramsar Sözleşmesi kapmsamındaki 14 sulak alandan biri olan Burdur Gölü’ndeki sorunlar Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na bağlı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü’ne bağlı turkiyesulakalanlari.com sitesinde şöyle listeleniyor;

Habitat bozulması ve türlerin kaybı

Gölü besleyen derelerden göle su girişinin olmaması nedeniyle akarsuların oluşturduğu küçük deltalar son yıllarda çok küçülmeleri ve diğer kısımlarının tarıma açılması nedeniyle önemli ölçüde habitat kayıpları olmuştur. Gölün çekilmesiyle ortaya çıkan arazilerin tarımda kullanılması habitat kayıplarına neden oluyor.

Kirlilik

Göle gelen kirletici kaynakların başında şeker fabrikası geliyor. Atıklarında yüksek oranda nitrat ve fosfat var.  Gölü kirletici diğer kaynaklar, tarım arazilerinden dönen sular ve Burdur kentinin atıklarıdır. Burdur Gölü kirlilik göstergelerine bakıldığında kirlilikte ciddi oranlarda artış gözlemleniyor. Bölgesel araştırmalar ise gölün özellikle Burdur merkez ve organize sanayiye yakın kısmında kirliliğin daha yoğun olduğunu gösteriyor.

Doğal su rejimine yapılan müdahaleler

Burdur Gölü’nü besleyen dere ve çayların sularının barajlarda tutulması sonucu göl su seviyesi önemli ölçüde düştü. Burdur Gölü’ne yılda ortalama 125 hm3 su getiren Bozçay’a yapılan müdahalelerin etkisi ise kendisini bu dönemde hissettirmeye başlamıştır. Bozçay’ın akışı, Karamanlı, Tefenni ve Belenli Barajları’nın (toplam 28 hm3 ) kurulması ve Karataş Gölü’nün bir rezervuara çevrilmesi (65 hm3) sonucu önemli ölçüde azaldı.

Su kalitesinin bozulması

Kapalı olan Keçiborlu Kükürt Fabrikası gibi göle kirletici etkisi yüksek olan fabrikaların atıklarının yıllarca göle verilmiş olması ve şehir kanalizasyonu ile Organize Sanayi Bölgesi (OSB)’nin arıtma tesislerinin bulunmayışı Burdur Gölü’nün kirlenmesinin ana kaynakları. Organik kirlilik yükü ve askıda kalan madde miktarı ile ilgili değerler kanalizasyon ağzındaki kirliliğin çok ciddi boyutlarda olduğunu göstermektedir. Gölün ortalama Kimyasal Oksijen İhtiyacı (KOİ) değeri dikkate alındığında (303,5 mg/l) gölün organik madde yönünden önemli oranda kirlendiği görülmektedir.

Göl hacmi ve yüzey alanındaki düşüş

Havza içindeki doğal erozyon göle sediment taşınması ve bulanıklığının artmasına neden olmaktadır. Kuraklık göldeki su seviyesinin düşmesinde önemli bir etken olarak değerlendiriliyor.