CHP, Buca’da SHP dönemi sayılmazsa, tam 38
yıl sonra Ercan Tatı’yla seçim kazandı. Ancak daha zafer sevinci bile
yaşanmadan, bir kargaşa ortaya çıktı. Buca Belediyesi Meclisi’ni ikiye bölen
tartışma 4 Mayıs Pazartesi yapılan meclis öncesi patlak verdi, geçen hafta
yapılan en son meclise kadar da sürdü. Belediye Başkanı Ercan Tatı’nın CHP’li
Meclis Üyesi Hüsnü Kaya’yı başkan yardımcısı olarak atamasına tepki gösteren
CHP’li 10 üye, Kaya’nın ücretinin belirlenmesiyle ilgili önergeye karşı çıktı.
5393 sayılı Belediye Kanunu gereğince başkan maaşının üçte ikisini geçmeyecek
şekilde ücret belirlenmesine karşı çıkan üyeler, maaşın asgari ücret (527 TL)
olmasını istedi. Bu üyelerden Levent Köstem, gerekirse istifa bile
edebileceğini, Tatı’nın telefonlarına çıkmadığını hatta mecliste küfür ettiğini
öne sürdü. Şimdi söz, olup bitenler hakkında uzunca bir süredir sessizliği
tercih eden Tatı’da...
Ercan Tatı, hem zorlu geçen çocukluğunu hem siyasete girişini
hem de Buca’da perde arkasında yaşananları anlattı.
Politika kanınıza ne zaman girdi? Çalışma
hayatına sekiz yaşında başladım. Ev bakmak zorundaydım. Şirinyer Parkı’nın
önünde mısır satıyordum. Bulaşık yıkıyordum. O zamanlar belediyeyi devlet gibi
gördüğüm için "Neden bazı şeyleri yapmıyorlar?" diye de kızardım. "Niye yollar
çamur? Ben bir gün belediye başkanı olacağım; şunu yapacağım, bunu yapacağım"
derdim. Siyasete resmi olarak 1988’de DSP’den Ecevit sevdasıyla girdim. 87
yılında bir seçim oldu. Yüzde bir nokta küsur oy aldı. Bülent Ecevit
hayranıydım. Hala hayranıyım. Buca’da DSP’ye çarşamba kaydoldum. Perşembe bana
ilçe yönetimi teklif ettiler, olmaz dedim. Pazartesi ilçe meclis üyesi oldum.
20-30 tane yönetimde görev aldım. İl yönetiminde görev aldım. İki dönem il genel
meclis, encümen üyeliği yaptım. Belediye başkanı olmayı ilk 99’da düşündüm,
kısmet 2009’daymış. Çocukluğumu yaşayamadım. Dört kardeştik; babamız rahatsızdı,
çalışmak zorundaydık. Ağabeyimle hiçbir zaman bayram çocuğu olduğumuzu
hatırlayamıyoruz. Bayram bize para kazanma yolu olarak görülürdü. Oyuncak,
mantar tabancası, çata pat alıp onları bayram yerinde satardık. Ama çok
mutluyduk bayram gelecek biz para kazanacağız diye. Annem söyler, “Benim oğlum
bıyıklı doğdu” diye. Yani adam doğdu demek ister. Çalışarak hep hayata devam
ettik. Yapmadığım iş yok. Gittiğim yerde önce ayakkabı boyacısıyla,
garsonla, bulaşıkçıyla, ocaktakiyle konuşurum. Pazara giderim;
tezgahın öteki tarafına geçerim. Çünkü ben bu mesleklerin hepsini yaptım.
Hem çalışıp hem okudunuz mu? Ticaret lisesi
mezunuyum. O zamanki puanım Samsun Bilgisayar Mühendisliği’ni tutuyordu. Spor
Akademisi’ni de kazandım ama maddi imkanlar elvermediği için gidemedim. İşletme
kazandım ama yarım bıraktım. Askere gidinceye kadar günde iki iş yapıyordum.
Okuduğum zaman bile okul çıkışı çalışıyordum. Askerden geldim işe başladım. Daha
sonra Selçuk Anonim Şirketi’ne girdim. Orada 26 yıl görev yaptım. Hiç kimse
elimden tutmadı. Çocukluğumum yaşayamadım, parkta oynayamadım. Ancak şimdi
Şirinyer Parkı’na baktığım zaman yetmiyor. Neden çocuklar için daha fazlasını
yapmayayım? Çocuklarla diyaloğum çok iyi. Onların oylarıyla seçim yapılsa
açık ara kazanırım.
Seçimlerde adaylığınızı koyma sürecinizi anlatır mısınız?
Ben kararımı 15 yıl önce verdim. 2004’teki seçimlerde il genel meclisi üye adayı
olduğum zaman, "Bu seçimlerde belediye başkan adayı olacağım" diye söylemiştim.
Dolayısıyla işlerimi de ona göre ayarladım. Buca’da doğdum. Şirinyer’in,
Buca’nın çocuğuyum.
Başarılı bir seçim dönemi geçirdiniz. Uzun zamandır CHP iktidarı
yaşamayan Buca’da, seçim kazandınız. Ne hissediyorsunuz? Buca’da en son
CHP bayrağı ararsanız, 1971’de Yüksel Çakmur’la var olmuş. Bu, 38 yıl
sonra kazanılmış bir seçim. Bu arada 1989’da bir SHP dönemi vardı ama yine de
yıllar sonra kazanılmış oldu. Halkımız çok fazla şey bekliyor. Bizler de bunları
yapabilmek için çalışacağız. Türkiye ekonomisi kötüye gitse, yerel yönetimlerin
bütçeleri tırpanlanmış olsa bile söz verdiğimiz projelerin hepsini hayata
geçireceğiz.
Belediyenin borçlarını öğrenmek için hesapların kontrolünü
istediğinizi mi kastediyorsunuz? Tüm belediyelerin borcu var, ben de
hesaplarımı kontrol ettiriyorum. Önümü görmek istiyorum. Baştan beri söylediğim
rakam 24 trilyondu. Borçlar net çıktığında yeniden yapılandıracağım. 2008’in
haziran ayında yapılan, 2008’in kasım ayında onaylanan bir bütçe ile karşı
karşıyayım. Hiçbir iş yarım kalmayacak. Zaten bu bize yakışmaz. Örneğin stat;
her ne kadar bana yüklü bir borç çıkarsa bile tamamlanacak. Atatürk Mask’ı da
var.
Yeşildere’deki Atatürk Maskı’nı yanlış bulduğunuzu
söylemiştiniz. Mask ile ilgili benim iddiam şu; bizim Atatürkçülüğümüzü hiç
kimse tartışamaz. Ama eğer belediye başkanı ben olsaydım, o zaman böyle bir mask
yapmazdım. Bu kadar borcu olan bir belediye, bu kadar işsizi olan bir ilçe,
kalkıp oraya 3 - 5 trilyon yatırmaz. Eğer Atatürk sağ olsaydı, bunu duysaydı
gelir bizi döverdi.
Bazı konularda da eski belediye başkanı Cemil Şeboy ile
görüştüğünüz, ekibiyle çalışmaya devam ettiğiniz söyleniyor. Doğru mu? Her
hafta, iki kere Cemil Bey’le yemek yiyormuşum. Cemil Bey’le hayatım boyunca
hiçbir masada oturup yemek yemedim. Sadece geçen hafta Bucaspor Kongresi
yapıldı. Kongreden sonra bir yemek yapıldı. Oturduk saat 21:30’du. Yaklaşık bir
saat sonra, Cemil Şeboy bir arkadaşıyla geldi. Masanın bir köşesinde oturuyordu.
Kısa bir süre aynı ortamda bulunduk, o kadar... Eğer ekibi derseniz, burası bir
belediye... Ben iki aylık bir belediye başkanıyım. İçişleri Bakanlığı’ndan izin
istedim. Alıp "Şu müdürü şuraya koyuyorum" diyemiyorsunuz. "Şu kişiyi alıp
şuraya atıyorum" diyemiyorsunuz. İçişleri Bakanlığı’ndan izin almak
zorundasınız. İçişleri Bakanı izin vermiyor. 10 kişilik müdürlük istedim. Bana
"İki kişi ile çalışacaksın, geriye kalan eski bürokratlarınla olacaksın" diyor.
Eski bürokratlarımla bir sorun var demiyorum ama bazıları geçirdikleri
operasyondan sonra haklı olarak imza atmaktan çekiniyor. Yani bazı arkadaşlarımı
harekete geçirmem lazım. Rotasyonlar yaptım. Ben burada hiçbir arkadaşımı itham
altında bırakmak istemiyorum. Suçu ispatlanana kadar herkes masumdur. Birçok
arkadaşımın masum olduğuna da inanıyorum. Önümüzdeki günlerde başta imar olmak
üzere bazı değişikler yapacağım.
Peki neden böyle oldu? Sizinle ilgili söylenenlere ne
diyorsunuz? Benimle ilgili söylenenleri söyleyin önce.
Belediye meclisinde yaşananlar, Levent Köstem’in anlattıkları.
Mecliste küfür ettiğiniz, Levent Köstem’in telefonlarına çıkmadığınız,
korumalarla gezdiğiniz ve son meclisten sonra perşembe akşamı Birlik
Otel’in basıldığı ve Levent Köstem’e sopalarla saldırıldığı
iddiaları... Birlik Otel’de ben de vardım. Benle birlikte 85 kişi vardı.
Esnaf Kefalet Derneği bize bir yemek düzenledi, meclis üyeleriyle beraber.
Levent Bey gündüz, Ege TV’ye bir açıklama yapmış. Bir gün önce onu mecliste
"Nasıl CHP’lisin" diye yuhalayanlarla ilgili... "Beni yuhalayan şu insanlar
belediyede çalışıyor, onun işten atılmasını istiyorum" demiş. Birlik Otel’de o
arkadaşı karşıdan gelirken gördüm. Ben müdahale ettim. "Öyle bir şey yok" dedim.
"Olsa bile ben sana zaten iş bulurum" diye de sakinleştirdim. Ama o arada Levent
Bey’in yanındaki bir arkadaş, "Şunlar şunlar geldi, gitti" diye bir yere telefon
etti. Bunu gördüm. Onların yakınları geldi. Hepsi bu kadar. Yok
jandarmalar basmış, yok sopalarla saldırılmış, jandarma gelmiş. Bunlar
provokasyondan başka bir şey değil. Hele sopa asla görmedim.
Niye yapılıyor? Bilmiyorum. Burada o gece yer yerinden mi
oynadı diye sorun. Gidin Esnaf Birliği’ne sorun. Ben de şaşırdım. Telefon
ediyormuş, "Ben gaspa uğradım" diye. Ben arıyorum, telefonu kapatıyor. Nasıl
gaspa uğradı, kim darp etti? Bir tane şahit çıksın. Güle oynaya gittik,
ayrıldık.
Tabii o da İzmir’de uzun yıllardır tanınmış, belli yeri olan bir
doktor. Ben de 600 bin kişilik bir ilçenin belediye başkanıyım. Sokakta
gördüğünüz iki kişiden biri bana oy verdi.
Diğer iddialar? Anlatılanlara bakıyorum. Ben böyle bir adam
mıyım? "Buca’nın gülen yüzü" diye seçim kampanyası yaptım, seçildim. 30 gündür
gülmeyi unuttum. Küfür olayı var. Hem de mecliste etmişim. Meclis kayıtları var.
Gelsinler, meclis kaydını incelesinler. Mecliste küfür edilir mi? Böyle bir
küfür olayı yok. 130 izleyici, bürokratlar var. Nereden çıkardı bilmiyorum.
Kendi odamda grup arkadaşlarımla toplantıda konuşurken; "Halk içinde
dedikodular var, bazı arkadaşlar istifa edecekmiş, 12 kişi arkamda diye laflar
ediliyormuş. Var mı böyle bir şey" dedim. "Herkes yok" dedi. O zaman da "Bazı
bilmem neler; bizi parçalamak istiyor arkadaşlar, yazıklar olsun"
dedim.
Tüm
bunların altındaki asıl neden ne? Sadece başkan yardımcınız Hüsnü Kaya’nın
maaşına itiraz mı? Sadece maaş olayı olduğunu sanmıyorum. Benim grubum 25
kişi. Bir ayrım yapmak yanlış olur. Ama ilk andan itibaren bazı çatlaklıklar da
olmaya başladı. Yine de bir sorun yok. Ben de anlamıyorum. Benim yanımda başka,
dışarıda başka olabiliyor bazı arkadaşlar. Tabii ki herkes düşüncesini
söyleyebilir. Zaten Cumhuriyet Halk Partisi’nin genel yapısında var bu...
Demokrasi var. Ama biraz fazla var. Bugün CHP’de genel başkanı bile çok rahat
eleştirebilen insanlar var. Ben çalışmak istiyorum. Beni rahat bıraksınlar.
Benim Buca’da yapmak istediklerim var. Bu dedikodularla uğraşmak istemiyorum.
Ben gerçeklerle uğraşmak istiyorum. İş yapmak istiyorum. Hiçbir şeyin arkasına
saklanmıyorum, hiçbir şeyden de korkum yok. Dedikodu, tehdit... Ben bunlara
pabuç bırakmam. Birikimim olduğuna inanıyorum. Bu işler güç ister. Güçlü
olduğumu da inanıyorum. Bu işler her şeyden önce yürek ister. Korumayla
gezmiyorum. Belediyenin bir tane koruması var, o da bana yol gösterici. Ben
yoluma devam ediyorum. İlçem için çalışacağım. Böyle ufak tefek dedikodularla
kimse beni durdurumaz.
İlk önce
neyle başlayacaksınız işe? Öncelikle temmuz ayından itibaren maketler
üzerinde projelerimi açıklamaya başlayacağım. Örneğin öğrenci yurdu için İller
Bankası’ndan yer tahsisi istedim. Üç-dört yer var. Bunlardan birini tercih edip
en kısa sürede temelini atacağız. Adını da Mustafa Kemal Atatürk Yurdu
yapacağımı herkes biliyor. Ulaşım için Şirinyer Metro İstasyonu’ndan
Tınaztepe’ye kadar tramvay projesini tekrar çizdiriyorum. Çünkü orada karayolunu
da kullanacağım. Pazaryerleri için araştırmalarım başladı. Murathan
Mahallesi’nin pazaryeri araştırması bitti. Onun üzerini örtme işlemine
başlatacağım. Kapalı bir pazaryeri yaratacağım. Diğer pazaryerleri için
çalışmalarım devam ediyor. Hep söylüyorum; Buca’da sinema, tiyatro gibi mekanlar
yok. Şirinyer’e otoparkıyla, alışveriş merkeziyle, cep sinemaları,
tiyatrolarıyla tek bir çatı altında toplayabileceğim çok muazzam bir tesis
yapmak istiyorum. Bunun da projelerine başladım. Özellikle cenaze hizmetleri ve
okul temizlikleri için projelerim var. Seçimden önce söylediğimiz her şey hayata
geçecek.
|