|
u yıl bizim “mahalle”yi çokça yazdım, yazmamak olanaksızdı; çünkü hem “Beyoğlu” oluşundandı; hem de caddeye döşenen ama bir türlü bitmeyen taşlarındandı! Yıl boyunca taşların durumunu, bıraktığı izleri birkaç kez anlattım. Rezaletti, bütün kış çamur altındaydı cadde. Esnaf kan alıyordu. Caddede dolaşmak olanaksızdı...
Üstelik taşlar bittiğinde, baştan sona kırıklar ve boşluklarla doluydu. Yaz başlangıcında, aylarca çamurla haşır neşir olmamızın yanında Büyükşehir Belediyesi bu kez toz, toprakla da yakın ilişki kurmamızı sağlıyordu!
Büyük paralarla yapılan taşlar sökülüyor yerine yenileri konuyor. Bunun hiçbir “haklı” nedeni olamaz! Gösterilen nedenlerin hepsi bahane, yeni taşlar, ki son derece kötü, ruhsuz ve belli ki kalitesiz, israf değil mi? Güya Belediyenin bütçesinden değilmiş! İsraf ve insaf!
Bence İstanbul savcılığının soruşturma açması gerekir. Hatta Meclis açılır açılmaz da gündeme gelmeli ve bir Meclis soruşturması açılmalı.
İstediği kadar taşlar kötü döşenmiş olsun, bari birkaç yıl bekleseydiler. Çünkü malum, birkaç yıl sonra bu taşlar da değişecek, yine birileri “nema”lanacak! Bir taşla iki kuş vurulmuş, ikincisi de “Beyoğlu’ndaki yaşamı” olabildiğince baltalamak! Doğrusu bravo, amaca ulaşmak üzereler!
Köşedaşım Kağan Gökalp birkaç hafta önce yazmıştı, Vakko, Beyoğlu’ndan taşınıyormuş. Bence son derece güzel bir karar, isabet buyurmuşlar. İstiklal caddesinin mimari dokusunu bozan birçok bina vardır, bunların başında da Vakko binası gelir. Umarım yeni sahipleri biraz elden geçirip, geriye dönüş kolay kolay olmuyor ama bir-iki örnek de var, hani azda olsa caddenin ruhuna uygun bir hale getirirler...
Baştan, beri caddenin trafiğe kapılmasını benimsemeyen “Vakkocu”lar güya Güzelleştirme Derneği’nin de öncüleri!, markalarının hitap ettiği kitleyle buluşmaları temennisiyle güle güle. Sanırım, kültürel değerlere de sahip çıkmak, korumak gerekir.
|
