Açtığı bir müze ile Bayburt’ta 45 kilometre uzaklıktaki bir
köyü gündeme taşıyan ressam ve eğitmen Prof. Dr. Hüsamettin
Koçan, hemşehrileri ile birlikte ‘üretim’ planlıyor. Eski adı Kırgız
Türkçesi’nde Baksı olan Bayraktar Köyü’nde 10
yıllık bir emek ve çabanın sonunda Baksı Müzesi’ni iki ay önce açan Koçan,
bununla da yetinmiyor, sanat ile zanaatı birleştirmek için çalışıyor.
7 ay boşa geçmeyecek
Çoruh Vadisi’ne bakan bir tepenin üzerinde, toplam 30 bin metrekarelik bir
alanda, günümüz ve geleneksel sanat koleksiyonunun yan yana sergilendiği bir
merkez olarak temmuz ayında faaliyete geçen Baksı Müzesi, sadece sanatçıların
değil köylülerin de üreticiliğini gözler önüne serecek. Geçmişte yaygın olan el
sanatları ve zanaatların nerdeyse kaybolduğu köyde, tarım ve hayvancılıkla
uğraşan hemşehrilerinin doğa koşulları gereği yılın 7 ayı, boş oturmak zorunda
kaldığını anlatan Koçan’ın planı, boşa geçen zamanı değerlendirmek.
Ehramlar giysi olacak
Müzeye sadece bir sergi alanı açmakla yetinmeyerek, dokuma ve sergi
atölyeleri de ekleyen Koçan, yakında yöre halkının geleneksel ehramını giysi
olarak büyük şehirlere tanıtacak. İlk örneğini tasarımcı Özlem Süer’in bir
koleksiyon olarak hazırladığı ehramlar, bundan sonra Baksı Müzesi’ndeki
atölyelerde dokunacak. Sadece Baksı’dan değil çevre köylerden de çok sayıda
kadın ve erkeğin hem dokumacılığı öğrenmek hem de bu işi yapmak için
başvurduğunu anlatan Koçan, üretimin bu atölyelerle sınırlı kalmamasını, burada
öğrenilen dokumacılığın evlere yerleştirilecek tezgahlarla yaygınlaştırılmasını
istiyor.
Hediyeler geliyor
Bu arada her yıl 20 kadar sanatçıyı Bayraktar Köyü’nde, Baksı Müzesi’nde
ağırlayacak olan (bunun için 30 kişilik konuk evi yapılmış) Koçan, günümüz
sanatçılarının eserlerini sergilerken, toplayabildiği geleneksel sanat
eserlerine de burada yer veriyor. Koçan, sergilenen eserin yanına bağışçı
isimlerinin yazıldığını gören köylülerin hediyeler yolladığını da
belirtiyor.
Muhtar ve imamla yola çıktı 10 yılda imece usulü
tamamladı
Göç ve gurbetin damgasını vurduğu tipik bir Anadolu köyü olan Bayraktar’a bir
şeyler yapabilmek için yola çıkan Hüsamettin Koçan, o zamanlar için “uçuk”
bulunan hayali için ilk desteği muhtar, imam ve öğretmenden istemiş. Gelip giden
öğretmenlerden olmasa bile imam ve özellikle de muhtar Nabi Akçelik’ten tam
destek alan Koçan’ın hayallerinin gerçeğe dönüşmesi için ise tam 10 yıl
gerekmiş. Projesini kardeşi Metin Koçan ile birlikte tasarlayan uygulamayı Mimar
Sinan Genim ile gerçekleştiren Koçan, bu işi 4 milyon liraya mal etmiş. “Bugün
yapılmaya kalksa en az 10 milyon dolar lazım” dediği müzeyi, imece usulüyle
tamamlayan Koçan’a, iş dünyasından pek çok dostu da yardım etmiş. Anel Elektrik,
Çanakkale Seramik gibi pek çok kuruluş, Ali Akkanat, Hasan Aydın gibi birçok
işadamı destek vermiş. Bugün artık müze, yolu Bayburt’tan geçen hemen herkesin
uğrak yeri olmuş ve bazı günler 100 kadar ziyaretçi çekiyor.
‘Define buldu’ diyenler oldu
Kendisinin bile “akıllı adam işi değil” dediği müze için eşi Oya Koçan’ı da
yanına alan Hüsamettin Koçan, 10 yıldan sonra hayallerini gerçeğe dönüştürmenin
mutluluğunu yaşıyor. Ancak bu aşamaya gelmesi pek de kolay olmamış. Bugün köyün
çocuklarının hocam hocam diye etrafında dolaştığı Koçan hakkında, define
aramaktan İsrail’den para alıp Ruslar’ı izlemek için bir gözlemevi yaptığına
kadar pek çok rivayet türemiş. Şimdi ise sadece Baksılılar değil, iki günlük
ziyaretimiz boyunca görüştüğümü tüm Bayburtlular Hüsamettin Hoca’larının “iyi
bir iş” yaptığını düşünüyor. Başta Bayburt Valisi Kerem Al, Belediye Başkanı
Hacı Ali Polat, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Yumak’la birlikte
Bayburt’un göç veren değil, göç alan bir il olması için çalışan Koçan,
müzenin misyonu şöyle özetliyor: “Baksı Müzesi her şeyin merkeze sürüklenmesine
karşı durarak merkezin çevreden algılanması.”
|