TMMOB Mimarlar Odası'nın karara yönelik yaptığı basın açıklamasının tam metni:
Hem mimari özellikleri hem de süslemeleriyle; inşa edildiği 13. yüzyıldan günümüze kadar özgünlüğünü koruyan yap? 1964 yılında müzeye dönüştürülmüş, mimari bütünlüğünün uzun yıllar korunmasına ve izlenebilmesine olanak sağlanmıştır.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün 2013 yılında Kültür Bakanlığı’na açtığı dava sonucunda müzenin kontrol ve idaresi Trabzon Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne geçmiştir. Bu tarihten sonra, yapı hasar görmüş, korunmasına dair herhangi bir projeye dayanmadan ciddi müdahalelerde bulunulmuş ve cami olarak kullanımına başlanmıştır. İnsanlığın ortak mirası olan anıtın sahip olduğu estetik ve sanatsal özelliklerinin korunarak yaşatılması için müze olarak kullanılması gerektiğine dair, 1986 yılında alınan Koruma Kurulu kararına rağmen, yeni işlevi kalıcı hale getirmek üzere proje ihalesi yapılmış; hazırlanan rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri, Kurul tarafından, bağlı olduğu yasalara aykırı bir şekilde onaylanmıştı. Tüm bu sürece karşın, Mimarlar Odası hukuki mücadeleyi sürdürmekten vazgeçmemiş; 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na, Koruma Yüksek Kurulu İlke Kararlarına ve ülkemizin kabul ettiği uluslararası koruma ilkeleri arasında yer alan Venedik Tüzüğü’ne aykırı olan uygulama, idari işlem ve kararlara dava açmıştır. Açılan davalarda, Trabzon Ayasofya Müzesinin sadece yerel düzeyde öneme sahip bir tarihi yapı olmadığı, uluslararası düzeyde değere sahip bir eser olduğu, anıt eserin mevcut sanatsal ve simgesel değerlerini tam ifade edebilecek bir şekilde sunulması ve algılanabilmesi gerektiği, bunu zedeleyen müdahalelerin kültür mirasını koruma ilkelerine aykırı olduğu açıklanmıştır. Trabzon İdare Mahkemesi’nin bilirkişi raporlarını dikkate almayarak reddettiği davada; Mimarlar Odası’nın itirazı kabul edilmiş ve projelerin onayına ilişkin Koruma Kurulu kararı üst mahkemece iptal edilmiştir. Ülkemizin kültürel çeşitliği ve zenginliği bakımından önem taşıyan, bölgenin ve Trabzon’un geçmişinde önemli bir yere sahip anıtsal yapı için en uygun ve çağdaş kullanım şekli müze olarak varlığını sürdürmesidir. Bu bağlamda Mimarlar Odası olarak; insanlığın mirası olan tarihi eserin sanatsal ve simgesel değeriyle korunarak ziyaretçilere açık olması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Mahkeme kararının uygulanarak yapının yeniden müze işlevine kavuşturulması, kültür mirasının korunması için duyarlı tüm kesimleri ve sorumluları harekete geçmeye çağırıyoruz. Sahip olduğumuz mesleki uzmanlık kapsamında, zarar gören mimari ve kültürel mirasın korunması için katkı ve yardımlarımızı sunmaya hazır olduğumuzu değerli kamuoyumuzla paylaşıyoruz.
|