İsa’dan önce 3 bin. Ege’nin bahçeleri.
Erato, Penkalas ırmağının yukarı kesiminde,
tanrıça Meter Steunene’nin kutsal mağarası civarında yaşayan
Friglerin su perisiymiş. Dokunduğunu suya, inciye çeviren,
parmakları ipekten bir halk kahramanıymış. Bu su perisi Erato
ile efsanevi kral Arkas’ın birleşmesinden Azan dünyaya gelmiş.
Azan’ın çocukları, Aizanitisler, Aizanoi antik
kentinin ilk kurucuları olmuş...
Denizli’den İstanbul’a dönüyorum. Yol üzerinde, Kütahya’dan
geçerken “Aizanoi” yazan kahverengi tabela, ilgimi çekiyor.
Çavdarhisar ilçesinde kendimi birdenbire bir antik kentin,
Aizanoi’nin içinde buluveriyorum. Gittikçe daralan, asfalttan şoseye dönüşen
yola giriyorum. Biraz ilerleyince kararmış olduğu halde görkeminden pek bir şey
yitirmemiş, belli belirsiz bir siluet halinde sütunlu bir yapı gözüme ilişiyor.
Yaklaştıkça yolun sol tarafındaki bu yapının bir tapınak olduğunu anlıyorum.
Diğer tarafta dikilitaşa benzer yapılar, antik tiyatronun taş iskemlelerini
görüyorum.
Aizanoi antik kentinin kökenini araştırırken, su perisi ile kralın öyküsüne
inanmak durumunda kalıyorum. Zeus Tapınağı’nın çevresinde yapılan kazılarda MÖ
3000 yıllarına ait yerleşme tabakaları çıkmış. Efes’le aynı yüzyılda kurulmuş,
bir anlamda Aizanoi ile Efes yaşıt kentler denilebilir. Ancak kesin kentleşme
bulgularına l. yüzyılın sonlarına doğru rastlanıyor. Roma İmparatorluğu
döneminde tahıl, şarap ve yün üretimi sayesinde zenginleşmiş. Erken Bizans
döneminde (MS 395) Piskoposluk merkezi iken 7. yüzyıldan itibaren önemini
yitirmiş. Selçuklu döneminde Çavdar Tatarları tarafından üs olarak kullanılmış
(13. yy), bu yüzden Çavdarhisar adını almış.
Dünyanın ilk borsası
Gökyüzüne doğru uzanan, yüksek taşın üzerinde, Roma dilinden olmayan, fakat
pek Yunanca’ya da benzetemediğim bir dil ve harflerle yukarıdan aşağı doğru
yazılar iniyor. Öğreniyorum ki, günümüzden yaklaşık 1750 yıl önce inşa edilen
Aizanoi binasında borsa işlemleri yapılmış. Gördüğüm, Roma İmparatoru
Dioeletianus’un enflasyonla mücadele amacıyla hazırladığı mal satış bedellerinin
taş bloklar üzerindeki duyurusuymuş. İşte birkaç örnek: Tahıl, kuru madde ölçeği
17.51 litre. 100 dinar/Arpa, kuru madde ölçeği 17.51 litre. 60 dinar/Piesum
şarabı, Roma ölçüsü 0.347 litre, 30 dinar/En iyi kalite bal, Roma ölçüsü 0.347
litre, 40 dinar/Tavuk, 1 çifti 60 dinar/Kuru peynir, 1 çifti, 12 dinar/Bir
işçinin yövmiyesi, azığıyla birlikte (günlük) 25 dinar/Kadın ve erkek köle, 16
yaşından büyük, 30.000 dinar.
Onlarca tarihi filme ev sahipliği yapabilecek zengin dekoruyla Zeus tapınağı,
yapılışının üzerinden geçen binlerce yıla karşın dimdik ayakta duruyor. Göze
çarpacak kadar yüksekçe bir tepenin üzerine konumlandırılmış. Yüksek dikey
işlemeli, kabartmalı, yontma süslemeli, ak sütunları, üst bölümlerine doğru
griye çalıyor, kararıyor. Bir bölümü yıkılmış, yan yatmış. Yanıbaşında mezar
başları özenle inceden inceye tasarlanmış gömütler, lahitler dünya durdukça
daima kalacakmışçasına yan yana dizilmiş. Gerçekten görülmeye, hissetmeye,
değer. Tapınağın eteklerine gömülü yaşanmışlık, hayatı ve ölümü yeniden
düşündürüyor.
Çevresine belli aralıklarla sütunlar diktirilmiş antik çağ caddesinde
yürümek, egzotik tatlar bırakıyor. Hemen ileride büyükçe bir ceylan kabartması
görüyorum. Bu da neyin nesi? Aizanoi, Frigya’ya bağlı bir şehir ve Frig kralının
arması ceylan motifi, belirgince caddenin ortasına işlenmiş. Binlerce yıl önce
yapılan böyle bir kabartmanın bugüne kalışı gerçekten çok şaşırtıcı. Sütunlu
cadde, tapınaktan, şehrin ana köprüsünden geçerek şehir dışındaki Meter Steunene
Kutsal Alanı’na giden törensel yolun bir parçasıymış.
Hâlâ kullanılan antik köprüler
Antik dönemde iki yakayı birbirine bağlayan dört köprüden ikisi bugün bile
geçişe hizmet ediyor. Üzerinden geçtiğim köprü meğer 2 bin yıllıkmış! Yaya
geçidi amaçlı kullanılan alçak ahşap köprü ile kemerli köprü yıkılmış, beş
kemerli taş köprü günümüze dek korunagelmiş. Şehrin ana köprüsü olan bir diğer
beş kemerli köprü ise şimdi de şehrin bütün trafik yükünü taşıyor. Arkeologlar
köprü korkuluğunun bir kaidesi üzerindeki yazıttan açılış merasiminin MS 157
yılının Eylül ayında yapıldığını öngörüyor. Köprünün önünde sergilenen yazıt ve
kabartmalı iki korkuluk taşında köprüyü bağışlayan M. Apuleius Eurykles’in deniz
yolculuğu (İmparator Hadrian tarafından kurulan Panhellenion denilen Hellen
Birliği’nde, MS 153-157 yılları arasında Aizanoi’yi Atina’da temsil etti) tasvir
ediliyor.
Antik tiyatronun taş basamaklarının bir bölümü yerlerinden oynasa da önemli
kısmı ayakta. Akustiği iyi, birkaç şarkı denemesi, karşıdan pürüzsüz biçimde
duyulabildiğini doğruluyor. Stadyum ve tiyatronun ayrı ayrı sosyal organizasyon
alanı olarak özgülenmesi dikkat çekici. Aizanoi’deki stadyum-tiyatro
kombinasyonunun dünyada benzeri yok. 20 bin kişilik tiyatro ve 13.500 kişilik
stadyum, nüfusunun yaklaşık 100-120 bin olduğu tahmin edilen Aizanoi Antik
Kenti’nin dönemin önemli yerleşim yerlerinden biri olduğunun göstergesi.
Stadyumun tiyatroya bakan cephesi mermer kaplı bir duvarla sınırlı. Bu aynı
zamanda tiyatro sahnesinin de arka tarafının kaplaması oluyor. Mermer parçaları
stadyumun kuzeyinde rahatça görülebiliyor. Bu cephe duvarının alçak kaidesi Dor
denilen bir düzenle dekore edilmiş. Pencereli ilk kat üzerinde büyük kemer
açıklıklı yüksek Attika katı geliyor. Umulmadık bir şekilde karşımıza
çıkıveren Aizanoi’den ayrılırken, ölümlü insanları sonsuzlaştıran ölümsüz
eserlerin üzerimizde bıraktığı görsel zevkle, yaşanmışlığın dayanılmaz güzelliği
ruhumuzda kalıcı izler bırakarak arkada kalıyor...
Faruk Turinay / Bilgi Üni.
|