34. Yapı Fuarı-Turkeybuild İstanbul kapsamında
Universal Composite Materials (UCM) firmasının ahşap kompozit
ürünler üreten ve pazarlayan Therrawood markası
hakkında detaylı bilgi aldık ve Universal Composite Materials
firmasının Yönetici Ortağı Cemal Bozyiğit’in sürdürülebilirlik konusuna
dair fikirlerini öğrendik.
Therrawood markasının ürünleri hakkında bilgi alabilir miyiz?
Therrawood olarak sektörde yerimizi 3 sene önce aldık, başlangıçta tek bir
ürünümüz vardı; zemin döşeme kaplaması, ‘Therrawood Deck’. Bu ürünün ardından
yine ahşap kompozit pergola ürünümüz olan ‘Therrawood Pergola’yı ve daha sonra
cephe kaplama ürünümüz olan ‘Therrawood Cephe’yi piyasaya sunduk.
Therrawood Deck adlı döşeme kaplama ürünümüz Türkiye’de daha yavaş tanındı
ama bazı sektör oyuncularının da ilgisiyle şu anda bilinen bir ürün haline
geldi. Bu ürünümüzü satış rakamları kapsamında incelendiğimizde; Avrupa’ya,
özellikle Fransa’ya kıyasla Türkiye’nin satış oranlarının daha aşağı seviyelerde
olduğunu görüyoruz. Bu durumda birçok faktör devreye giriyor. Öncelikle ev
tipleri bu bağlamda önemli; yapının çok katlı bir apartman ya villa olması gibi.
Bir diğer taraftan da Türkiye’de villa tipi evlere yönelim söz konusu, bahçeli
bir eve sahip olma, peyzaj öğeleri ile ilişki içerisinde olma konusunda
insanların istekli olduğunu görüyoruz. Bununla birlikte Türkiye’nin iklim tipi
de bu yönelime müsaade ediyor. Ancak tabii ki bu işin başlangıç noktası Amerika,
Amerika’daki bir seviyeyi şu anda Türkiye’nin yakalaması söz konusu değil.
Bu ürünleriniz arasında Therrawood Pergola hakkında biraz daha
detaylı bilgi alabilir miyiz?
Bütün ürün kategorilerimizin diğer ahşap muadillerine göre çok avantajlı
olduğunu düşünmekle beraber özellikle, şu anda sektörde başka örneği olmayan
ahşap kompozit pergolamız Therrawood Pergola’nın fayda oranının oldukça yüksek
ve aynı zamanda inovatif bir ürün olduğunu söyleyebilirim. Bunun nedenini şöyle
açıklayabilirim; söz konusu ürünümüz klasik ahşap ürünlere kıyasla pek çok
avantaja sahip; bakım gerektirmiyor, kıymıklanmıyor, çürümüyor, bükülmüyor, uzun
ömürlü ve bütün bunlara ek olarak doğal kaynak tüketimini bir anlamda
engelliyor. Bu tip ürünlerin büyük bir kısmının üretimi için genellikle çam
ağacı tercih ediliyor ancak sürdürülebilirlik perspektifinden ele alacak olursak
doğru olan bu yapıda ürünlerin tropik ağaçlardan elde edilmesi.
Therrawood Pergola, güneşten ve yağmurdan korunmak amacıyla kullanılıyor. Bu
ürünümüzün fonksiyonları birleştirdiğimiz ve ilave fonksiyonlar eklediğimiz bazı
artıları da olacak. Ancak onları şimdi söylemeyeceğim, sürpriz olacak ama
insanların temel ihtiyaçlarına yönelik, pratik çözümler sunacağımızı
söyleyebilirim.
Güneşin ve yağmurun olduğu her yerde bu ürünümüze ihtiyaç olduğunu
söyleyebilirim: özellikle bahçeli evlerde, verandalarda, teraslarda. Therrawood
Pergola genelde yazlık olarak tabir ettiğimiz daha sıcak, deniz kenarındaki
bölgelerde de sıklıkla tercih ediliyor çünkü genelde ağacın dayanamadığı
rutubet, tuzlu su ve güneş faktörlerine karşı da dayanıklı bir ürün. Bu nedenle
de çok büyük bir avantaj sağlıyor.
Therrawood Pergola’nın satış oranları nasıl? Talep edilen bir ürün
haline geldiğini söylemek mümkün mü?
Therrawood Pergola adlı ürünümüzü Kasım 2010 tarihinde ilk defa piyasaya
sunduk, Mayıs 2011’deyiz ve iki sene içinde Therrawood Deck için yakalamış
olduğumuz satış oranını bir senelik zaman zarfında Therrawood Pergola için
yakalamış bulunuyoruz. Söz konusu ürünün büyük bir ihtiyaç olduğunu fark ettik,
sektörde bu anlamda bir boşluğu doldurduğumuzu düşünüyorum.
Ürünlerinizin en fazla tercih edildiği sektör
hangisidir?
Sektörel dağılımlar kapsamında ele aldığımızda; Therrawood ürünlerini en
fazla turizm sektörünün talep ettiğini görüyoruz. Turizm sektörünün dolayısıyla
otellerin bu ürünü tercih etmesindeki temel neden ise ahşap ürünlerin işletme
maliyetinden kurtulmak. Çünkü bu işletme maliyeti yıllar içerisinde çok ciddi
rakamlara ulaşıyor. İşletme maliyetinden kurtulmak istedikleri ve bakımla
uğraşmak istemedikleri için ürünlerimiz bu alanda fazlasıyla tercih
ediliyor.
Bununla birlikte büyük projeler geliştiren inşaat firmaları ürünlerimizi
tercih edebiliyorlar. Bu kapsamda büyük plazalarda ya da site tarzında
geliştirilen bahçeli, ortak alan kullanımı ve peyzaj düzenlemesi olan projelerde
de ürünlerimizi görebilirsiniz. Aslında ürünlerimiz tercih eden belirli bir
kitle yok, oldukça geniş bir yelpazede yer alıyoruz.
Firma olarak sürdürülebilirlik konusuna yaklaşımınız
nasıl?
ÇEDBİK üyesi bir firmayız, öncelikle bunu belirtmek isterim. Firma olarak
sürdürülebilirlik konusuna önem veriyoruz. ‘Yeşil Bina’ konsepti kapsamında
geliştirilen yapılar için çok uygun ürünler ürettiğimizi düşünüyorum. Çünkü
firmamız üretim sürecinde direk doğal kaynak tüketimi yapmıyor. Üretimimiz
tamamen kapalı sisteme sahip ve herhangi bir atığımız yok. Üretimden çıkan
hatalı ürünlerin ise hiçbir şekilde atığı yok, hatalı ürünler tekrardan
çekiliyor ve yeniden kullanılıyor bu bağlamda da yüzde yüz geri dönüştürülüyor.
Ürünlerimizin yaşam evresine bakacak olursanız 20 yıl garantili olduklarını
göreceksiniz. Ancak belli bir süre sonra, örneğin onuncu yılında, kullanmakta
olduğunuz ürünümüzden sıkıldınız, böyle bir durumda söz konusu ürünü
çıkartabiliyoruz ve bu ürün o kadar süreden sonra bile yüzde yüz geri
dönüştürülebiliyor ve tekrar üretilebiliyor.
Peki, ürün bağlamında bu duyarlılığı destekleyici neler
yapıyorsunuz?
Öncelikle üretim aşamasında bu işi yaparken herhangi bir ağacı kesmediğimizin
altını çizmek isterim. Kereste endüstrisinin atıklarını kullanıyoruz. Bu
atıkları bir anlamda katma değerli ürün haline getiriyor ve tekrar ekonomiye
kazandırıyoruz: bunları alıyoruz, kurutuyoruz, öğütüyoruz ve polimerle
karıştırıyoruz.
Firma olarak ikinci bir hedefimiz var; ürünlerimizin ‘yeşil
etiketli’ olması. Türkiye’de gözlemlediğim kadarıyla bunu bir tek YTONG hayata
geçirdi. Bu oldukça zor bir süreç; fabrikada kullandığınız elektriğin bile günün
sonunda yenilenebilir enerji kaynaklarından olması gerekiyor, Bu konuda biraz
daha yolumuz var ama onun da yatırımını yapmayı planlıyoruz.
|