Yarım asırdır, rengin dekorasyonda kullanımına öncülük eden ve sunduğu
koleksiyonlar ile insanların hayatına renk katan Marshall Boya,
asırlardır canlılığını koruyan renklere, çağdaş mekânlarda yeniden hayat vermek
üzere Osmanlı Sanatı Uzmanı Serdar Gülgün ile işbirliği yaptı.
Bu işbirliğinden doğan Marshall Osmanlı Renkleri Koleksiyonu,
kültürümüzdeki çokrenkliliğin en tatlı tarafından başlayarak, geçmişimizdeki
renkleri bugüne taşıyor ve yaşam alanlarına çağdaş bir Osmanlı
esintisi getiriyor.
“Bir dokunuşla bambaşka”
sloganıyla gerek geliştirdiği yenilikçi teknoloji ve ürünler gerekse hayata renk
ve estetik katma misyonu ile “ilk”lerin öncüsü olan Marshall
Boya, şimdi de asırlardır canlılığını koruyan renklere, çağdaş
mekânlarda yeniden hayat vermek üzere Osmanlı Sanatı Uzmanı Serdar
Gülgün ile bir işbirliği yaptı ve yepyeni bir koleksiyon yarattı.
'Marshall Osmanlı Renkleri Koleksiyonu' adı ile tüketicilerle
buluşacak olan bu yeni serinin tanıtım toplantısı, 14 Nisan
Çarşamba günü, Gülgün’ün, Osmanlı ruhunu günümüz yorumu ile yaşatan,
eski bir av köşkünden muhteşem bir mekâna dönüşen
Çengelköy’deki evinin özel atmosferinde
gerçekleştirildi.
Marshall Boya ve Vernik Sanayi A.Ş. Genel Müdürü
Feridun Uzunyol, yeni ürünler ve teknolojiler geliştirme
konusuna büyük önem veren Marshall’ın, Serdar Gülgün işbirliği ile Osmanlı
renklerini yeniden canlandırmaktan mutluluk duyduğunu belirterek: “Marshall
olarak, her zaman yenilikçi yaklaşımlarımız ile gerek ülkemiz ekonomisine ve
sektörümüze gerekse insanların hayatına hep daha iyisini sunmayı hedefliyoruz.
Marshall Osmanlı Renkleri Koleksiyonu da bu temel
yaklaşımımızın en son eseri aslında. Tarihin, asırların gizemini taşıyan ve
sadece ülkemizde değil, modern dünyamızda hala canlılığını koruyan Osmanlı
kültürünün, o zengin ve değerli mirasın en tatlı renklerini bu koleksiyona
sığdırmaya çalıştık. Umarız, tüketicilerimiz de bu koleksiyondan en az bizler
kadar keyif alır” dedi.
“Nasıl
renksiz bir hayat düşünülebilir?”
Marshall Osmanlı Renkleri
Koleksiyonu fikrinin çıkış noktasının çok insani bir soru ile başladığını
vurgulayan Osmanlı Sanatı Uzmanı Serdar Gülgün ise konuşmasında
şunları dile getirdi:
“Renksiz insan, renksiz tabiat, renksiz tarih,
renksiz mekân... Renksiz bir hayat olabilir mi? Yoksa unuttuk mu renkleri? Oysa,
bugün olduğu gibi dün de hatta asırlardır renk neşe olmuş, zenginlik ve asalet
ifadesi olmuş. Renge ulaşmak mutluluk olmuş, başarı olmuş ve gücün kanıtı olmuş.
Ve ilham almak için şöyle bir geçmişimize bakmak kafi. Biz de, geliştirdiği
teknolojiler ve yenilikçi ürünler ile sektörde lider olan, sektörün önünü açan
Marshall ile birlikte tam da bu bahsettiğim yerden ilham alarak, yarattık bu
koleksiyonu.”
“Lokum, akide, şerbet ve kahve” tadında bir
koleksiyon
Marshall Osmanlı Renkleri Koleksiyonu,
“Lokum, Akide, Şerbet ve Kahve” olmak üzere renk ya da tat
olarak ifade edilebilecek 4 ana temadan oluşuyor. Serdar
Gülgün, bu temaları belirlerken, 4 rengin de hem asırlara meydan okuyup bugüne
gelmiş lezzetler hem de Osmanlı deyince dünyada ilk akla gelen ve Osmanlı ile
tüm dünyaya yayılmış tatlar olmasından yola çıkmış. Ayrıca koleksiyonda,
hikâyeleri ile göz kamaştıran; Çintemani, Kündekari, Balık Pulu,
Zencirek, Nar, Lale ve Karanfil olmak üzere 7
önemli Osmanlı motifi de bulunuyor. Bunlar da boyanabilir duvar
desenleri olarak, Marshall Osmanlı Renkleri Koleksiyonu’nun ayrılmaz birer
parçasını oluşturuyor.
Koleksiyonun renk kartelasını ve boyanabilir
duvar desenlerini görmek için lütfen
ilerleyiniz.
Tarifi
hala bir sır gibi saklanan, ünü dünyayı aşan Türk Lokumu
Osmanlı’nın hoş kokulu
şekerlemesi olan lokum, bu koleksiyonun ana temalarından biri. Koleksiyonda,
gül, limon, fıstık ile lezzetlendirilerek yapılan bu rengarenk şekerlemenin
temsil ettiği pudralı renkler kullanılıyor. Rahatü’l –
Hulkum, “boğazı rahatlatan” anlamına gelen bu
kelime, zaman içinde “latilokum” ve “lokum”a
dönüşerek, günümüze ulaşıyor. Uluslararası şöhreti olan lokumun tarifini
Avrupalılar senelerce merak ediyor ve bu tarifi ilk ele geçiren kişi Yunanistan
Kralı I. Otto’nun şekercibaşısı oluyor. Doğu şekerciliğini araştırmak için
İstanbul’a gelen şekercibaşı, esrarengiz olarak tanımladığı Türk Lokumunun
nişasta, su, limon suyu ve gülyağından ibaret olduğunu keşfederek, 1838’de
kitabında yayınlıyor. Bugün bile pek çok lokum imalatçısı yaptıkları lokumun
tarifini bir sır olarak saklamaya devam ediyor. Marshall Osmanlı Renkleri
Koleksiyonu’ndaki lokum ise içinde, kullanıldığı mekânlara,
romantizm ve masumiyet katan rüya gibi renkler
barındırıyor.
Padişaha bağlılığın simgesi, bir saray şekerlemesi:
Akide
En sevilen Türk
şekerlemelerinden biri olan akide ise koleksiyonun ikinci teması olarak öne
çıkıyor. Tarçın, portakal ve susamla lezzetlendirilmiş bu şekerlemenin temsil
ettiği grup, mekâna aydınlık ve canlılık
katıyor. Güneş ve baharat tonlarını sevenlerin vazgeçilmez renkleri olmaya
şimdiden aday. Topkapı Sarayı’nda her üç ayda bir maaşların dağıtılması için
düzenlenen Ulufe Törenleri kapsamında Yeniçeriler, devlete bağlılıklarını
göstermek için Padişah ve devletin ileri gelenlerine o devrin parası şeklinde
dökülmüş olan kendi yaptıkları akide şekerlerini sunarlarmış. Bu şekerin akide
olarak anılmasının sebebi ise Yeniçerilerin padişaha bağlılık akdini temsil
etmesinden geliyor. Daha sonraki yıllarda manevi değeri de olan bu saray
şekerlemesi, saray dışındaki şekerlemecilerde de imal edilmeye
başlıyor.
Koleksiyonun renk kartelasını ve boyanabilir duvar
desenlerini görmek için lütfen
ilerleyiniz.
İngiliz,
İtalyan ve Fransızlar’ı imrendirecek şerbet tadında lezzetli
mekânlar
Osmanlı’nın en sevilen
içeceği şerbet, koleksiyonun da en leziz 3. temasını oluşturuyor. Temada, olgun
meyvelerden, güzel kokulu çiçeklerden, lezzetli yemişlerden elde edilen bu güzel
içeceğin temsil ettiği saraylara layık renkler bulunuyor. Osmanlı Dönemi’nde
İstanbul’a gelen İngiliz seyyah ve sefirler, geleneksel Osmanlı şerbetini çok
sevmiş ve bu içeceği kendi memleketlerine adıyla birlikte götürmüş. Böylece
İngiltere’de şerbet, Sherbet oluyor, İtalya’da ise Sorbetto
adını alıyor. Fransızlar ise öğrendikleri bu tarifle karlı ya da buzlu şerbetin
benzeri olan buzlandırılmış şerbeti geliştirerek, bir tür meyveli dondurma olan
Sorbet’yi ortaya çıkarıyor. Marshall Osmanlı Renkleri
Koleksiyonu’ndaki şerbet de sahip olduğu tüm bu gizemli ve sevilen tadı ile
özellikle çekici ve cazibeli mekânların
vazgeçilmez renklerinden olacağa benziyor.
Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır
Osmanlı’dan Avrupa’ya
yayılmış gizemli içecek. Kakule, misk ve hatta amber gibi kıymetli baharatlarla
tatlandırılan bu içeceğin temsil ettiği grup mekâna, ağırbaşlılık,
asalet ve derinlik kazandırıyor. Kahve ikramı Osmanlı
Sarayı’nda büyük bir törenle yapılıyor. Padişah’a kahve ikram edileceği zaman
kahvecibaşı elindeki askıya oturttuğu kahvedan ile padişahın huzuruna geliyor.
İkinci kahveci ise koluna attığı yuvarlak, üzeri nakışlı kahve örtüsü ile ikrama
katılıyor. Onu takip eden üçüncü kahveci de bir tepsi içindeki boş fincanları
kahvecibaşına getiriyor. Kahvecibaşının gözetimi ile bu kahve sunma töreni
tamamlanıyor. İşte o dönemlerden bugüne vazgeçilmez bir keyif olan kahve de
koleksiyonda, hatırı sayılır bir şekilde yerini alıyor.
Koleksiyonun
renk kartelasını ve boyanabilir duvar desenlerini görmek için lütfen
ilerleyiniz.
Serdar Gülgün
kimdir?
İstanbul doğumlu olan Serdar Gülgün, Saint
Benoit Fransız Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi İşletme
Fakültesi’nde lisans eğitimini tamamladı. Osmanlı Sanatı’na olan tutkusu,
Gülgün’ü, Londra’ya sürükledi ve Gülgün, yüksek lisansını, Londra Üniversitesi
SOAS’te (Doğu ve Afrika Çalışmaları Bölümü - School of Oriental and African
Studies) gerçekleştirdi.
Gülgün, bu sayede, Osmanlı Hat Sanatı, Osmanlı
Tekstili, Tarihi Osmanlı İç Tasarımı ve Dekorasyonu konularında uzmanlaşma
fırsatı buldu. Gülgün, Osmanlı Sanatı Uzmanı olarak, Sotheby's London İslam
Sanatı Departmanı’nda bir süre hizmet de verdikten sonra İstanbul’a
döndü.
İstanbul’a döndükten sonra, Topkapı
Sarayı’nda özel koleksiyonları için sergiler düzenlemeye başlayan Gülgün’ün
Osmanlı Hat Sanatı, Osmanlı İşleme Sanatı ve Tekstili, Osmanlı Yemek Sanatı,
Osmanlı Kaligrafları’nın eskiz çalışmaları ve Osmanlı Tarikatları’nın Kaligrafik
Aile Ağacı’ndan oluşan 8 adet sergisi bulunuyor.
2 yıl boyunca Yaşamda
Osmanlı Sanatı Belgeseli’ni hazırlayan Gülgün, 4 yıl da Louis Vuitton’un Avrupa
Şehirleri Rehberi’nin İstanbul Bölümü’nü kaleme aldı. Osmanlı Tekstili
konusundaki uzmanlığı sayesinde Vakko’dan aldığı teklif ile başlayan
işbirlikleri, 15 yıldır başarıyla devam ediyor ve Gülgün, bu ünlü marka için
döşemelik kumaşlar tasarlıyor. Gülgün’ün bir diğer tasarım projesi ise Macar
Porselen markası Herend için yarattığı Osmanlı laleleri ve karanfilleri olmak
üzere 2 grup porselen deseni, dünyanın dört bir yanında Gülgün adıyla satışa
sunuluyor ve insanlarla
buluşuyor.
Bir
Osmanlı Sanatçısı ve Tasarımcısı olarak Gülgün, aynı zamanda, tarihi Osmanlı
binalarının restorasyonunu yapıyor ve içlerini dekore ediyor. Gülgün’ün bu
alanda layık görüldüğü pek çok da ödülü bulunuyor. Gülgün tüm bu çalışmalarının
yanı sıra The British Museum’da, yüksek lisans öğrencilerine İslam Sanatı
dersleri de veriyor.
Marshall Boya hakkında
Marshall Boya bugün,
Türkiye’nin yanı sıra başta Rusya Ukrayna, Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan,
Bulgaristan, Kosova, Makedonya ve Arnavutluk olmak üzere toplam 15 ülkede
faaliyet gösteriyor. Marshall ürün grupları arasında; iç cephe boya ve astarı,
dış cephe boya kaplama ve astarları, ahşap metal boya, tutkallar, macunlar, özel
amaçlı ürünler, tinerler, dış cephe ısı yalıtım sistemleri, ahşap koruyucu ve
vernikler yer alıyor. “Bir dokunuşla bambaşka” sloganıyla ürün ve hizmetlerini
sunan Marshall, üretimden son kullanıcıya ulaştığı süreç içerisinde nihai ürün
faydaları dahil olmak üzere, insan sağlığı ve çevreye karşı duyarlılığını
uluslararası standartları referans alarak ön planda
tutuyor.
Koleksiyonun renk kartelasını ve boyanabilir duvar
desenlerini görmek için lütfen
ilerleyiniz.
Koleksiyonun
boyanabilir duvar desenlerini görmek için lütfen
ilerleyiniz.
|