Yokuşu tırmandıkça çocukların müziğe karışan sesleri
yakınlaşıyor. Parkta toplanmış çocuklar önce meraklı gözlerle karşılarındaki
gençleri dinliyor, sonra oyun oynamaya başlıyorlar. Hayali bir ipten atlıyor,
heykel gibi kıpırtısız duran arkadaşlarını ‘anlama’ya çalışıyorlar. Saatler
ilerledikçe çekingenlik yerini hayal gücüne bırakıyor. Ardından resim yapmaya
başlıyorlar. Renkler ve şekiller birbirine karışıyor...
Bu görüntüler Başak Kültür ve Sanat Vakfı’nın, varoşlardaki
çocukları sanat ve yaratıcılıkla tanıştırdığı dördüncü mahalleden.
Maltepe Gülensu Mahallesi'ndeki çocuklar üç gün boyunca drama
çalışmaları yaptı. Atık kâğıt, karton, şişe ve yoğurt kabındaki boyalarla
sanatın her şartta yapılabileceğini öğrendi.
Zorunlu göç mağdurlarıyla ilgili çalışmalar yapan Başak Kültür ve Sanat
Vakfı, kentin varoşlarında yaşayan kısıtlı imkânlara sahip, yoksul ve yoksun
çocukları sanatla buluşturmak için kolları sıvadı. Başak Gezici Sanat Atölyesi 4
Temmuz’da yola çıktı. Kayışdağı, Zeytinburnu
ve Gaziosmanpaşa Gazi Mahallesi’ndeki çocuklarla üç günlük süre
içinde resim, heykel, seramik, kukla ve drama çalışmaları yaptı. Gezici sanat
atölyesinin dördüncü durağı Gülensu Mahallesi’ydi.
Başak Kültür ve Sanat Vakfı’nın gönüllülleri Tülin Dağ,
Mustafa Korkmaz, Birgül Gülen, Işıl
Aydın Gündoğdu, Nurten Demirbaş, Ayten
Demirbaş dört saat sürecek çalışma için mahallenin parkında
hazırlıkları yaparken çocuklarda toplanmaya başladı. Dizüstü bilgisayardan müzik
sesleri yükselirken önce oyunlar başladı. İki çocuk hayali bir ipi çevirirken,
diğerleri sırayla ipin üzerinden atladı. Sonra elma ve karpuz olmak üzere iki
gruba ayrıldılar.
Gruptaki bir çocuk hareketler yapmaya başladı ve gönüllülerden ‘don’ sesi
geldiğinde durdu. Sonra bir başkası çıktı ve arkadaşının bıraktığı hareketi
tamamlayacak başka bir şey yaptı ve dondu. Üç dört çocuk bu şekilde farklı
hareketler yaparak yan yana durdu. Karşı grupu ise onların oluşturmaya çalıştığı
resmin ne olduğunu tahmin etmeye çalıştı. Oyunlar oynanırken mahalle halkının da
ilgisi giderek arttı. Anneler meraklı gözlerle parka gelip çocuklarını
izledi. Amaç dramayla çocukların içindekileri dışarı vurmak, hayal güçlerini
kullanmalarına fırsat vermek.
‘Keşke daha sık olsa’
Oyunların ardından resim malzemelerini hazırlamaya başladı. Beyaza boyanmış
kartonlar, yoğurt kaplarına konmuş suluboyalar, kullanılmış pastel boyalar
ortaya çıktı. Çocuklar aklındaki her neyse, neyi hayal ediyorsa resmetmeye
başladı. Avrupa Gönüllü Hizmeti kapsamında vakıfta çalışan İtalyan Joris
İaccarino ise çocukların her halini,resimlerini fotoğrafladı. Resimler çimenler
üzerine kurumaya bırakılırken resimlerden yola çıkarak yeniden drama çalışması
yapıldı. Çocuklara resimlerde anlatmak istedikleri soruldu. Her biri iç
dünyasını sözlü olarak ifade etti. Günün sonunda çocukların yüzünde kocaman bir
gülümseme vardı. 3. sınıf öğrencisi Mesut Taşhan “Çok hoşuma gitti. Keşke daha
sık olsa” derken, onun 6. sınıfa giden kuzenı Ramazan Taşhan “Sanat güzelmiş”
diyordu. 5. sınıfa giden Ceren Baysal ise “Mahallede ilk kez böyle bir şey
yapıyoruz çok güzel” diyerek sevincini anlattı. Koordinatör Tülin Dağ
“Kentin merkezinden uzaktaki çocuklara sanatın günlük hayata dahil olduğunu
göstermek istiyoruz” dedi, “Bu yüzden atık kartonlar, kutular, şişeler
kullanıyoruz. Naylon poşetlerden bebek, tahtalardan heykel yapıyoruz. Hem çevre
duyarlılığını hem de etraflarındaki her şeyle yaratıcılığınızı ortaya
çıkarabileceklerini göstermek istiyoruz.” Çocukları oyunlarla dramayla
tanıştırdıklarını anlatan Nurten Demirbaş da “Günün sonunda sanatın etkisini
görüyoruz. Drama çalışmalarının meyvelerini topluyoruz. İçindekilerini
anlatmalarını, ifade etmelerini istiyoruz” diye konuştu.
Başak Gezici Sanat Atölyesi eylüle kadar devam edecek. Sultanbeyli,
Sultançiftlği, Ümraniye... Sanat ile buluşturulacak daha çok çocuk var. Atölye
bittikten sonra ise tüm yapıtların sergilendiği iki günlük bir festival
düzenlenecek. Gezici sanat atölyesi gönüllü eğitmen olarak veya malzeme
sağlayarak destek olmayan isteyen herekese açık.
www.basaksanatvakfi.org.tr.
|