br >
Tarık Çalışkan / Dikmen Vadisi Barınma Hakkı Bürosu
Çalışanı
‘Belediye insanları sokakta bıraktı’
Sözleşme imzalayan bin 800 kişi belediyenin vermiş olduğu taahhütlere
inanarak evlerini yıktılar. Belediye giden arkadaşları deyim yerindeyse sokakta
bıraktı. Şimdi bu arkadaşlarımız doğal olarak ikinci bir deprem yaşadı. Bu karar
korkunç bir karar. Sonuçta bin 800 kişi size evini teslim etmiş. Dört yıldır
geleceğini bekleyen insanlar var. Siz bu insanları bir anda yok saydınız. Sokağa
attınız ve çektiniz gittiniz. Proje iptal edildi ancak dört yüz metre toprak
verenler aynı zamanda belediyeye 30 milyar da borçlandılar. Bu kararda
isteyenlerin topraklarını belediyeye satabilecekleri söylendi. Bunu niye
söylüyor? Gidenlerin birçoğu belediyeye borçlandılar. Değim yerindeyse
yoksulluklarından bir kez daha faydalanacak. Tapulu ev sahipleri topraklarını
belediyeye sattı. Belediye planı iptal ettiği için paraları üç ay içinde geri
istedi. Ancak birçok yurttaş bu paraları harcadı. Paraları geri vermezlerse
topraklar belediyeye kalıyor. Burada da gasp var.
Fazıl Güleken / Ankara Anakent Belediye Meclisi Üyesi
‘Bu bir fiyaskodur’
Melih Gökçek, 4 ve 5’inci etapta büyük lüks konutlar yapmak istedi.
Yurttaşlar bu süreçte kamulaştırmalarla ilgili bedel arttırım davaları açtı. Ve
bunları kazanmaya başladı. Belediye de ucuza mal ettiği arsaları mahkeme
kararlarıyla yüksek bedellerle yurttaşa ödemek zorunda kaldı. Bir yandan da
ekonomik kriz çıktığı için lüks konut projelerinin satım işi uzun vadede
sıkıntıya girdi. Melih Gökçek de bir yurttaş dava açtı diye bundan vazgeçti.
Bunda enteresan olan yaptığı sözleşmeleri de iptal etmesi oldu. Sözleşme
imzalayan bin 800 kişinin tamamına yakının gecekondularını yıktılar. Belediye
250 lira kira yardımı yapıyordu. Sonra bunu 400’e çıkardı. Ama yine de insanlar
razıydı buna. Şimdi plan iptaliyle birlikte bu kira yardımı da kesildi. Üstelik
belediye bu ödediği kira yardımlarını geri almak istiyor. Bu bir fiyaskodur.
Çünkü bir protokol imzaladılar. Kamu olarak vatandaş sana güvenmiş, sözleşme
yapmış, tam projenin ortasından ben bundan vazgeçiyorum diyor.
Ender Büyükçulha / Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı ve Barınma
Hakkı Bürosu Avukatı
‘İtirazlarımız doğrulandı’
Gelinen durum Melih Gökçek’in kentsel dönüşüm projesi anlayışına başından
beri yönelttiğimiz itirazların hepsini doğrulamış oldu. Türkiye’nin ekonomik
krize girmesiyle kentsel dönüşüm projesinde bir koyup üç alma mantığı geçerlilik
kazanmamaya başladı. İnşaat sektörü de krizde. Yöre sakinlerinin önemli bir
kısmının da uzlaşmaya yanaşmaması Melih Gökçek’in bunu becerememesine neden
oldu. Bunda yargı kararının da etkisi var. Belediye Meclis kararıyla iptal
edilen proje, yürütmeyi durdurma kararına dayanıyor. Ben size sorayım, Melih
Gökçek hangi yargı kararını bugüne kadar uyguladı? Proje üstüne çöktüğü zaman
yargı kararlarına sığınıyor. İşine gelmediği zaman, altgeçit uygulamalarında
olduğu gibi yargı kararlarını uygulamıyor. Kentsel dönüşüm projesi kentsel ranta
el koymaya yönelik bir proje olduğu için belediyelerin yaptığı ilk şey, yağmaya
açacakları bir bölgeyi sermayeye sorunsuz olarak teslim etmektir. Yörede yaşayan
insanları oradan söküp atmaktır. Bu konudaki çabalar sürüyor. Zaten iptal bile
esasında bir yıldırmadır. Evlerini yıkıp, kirada oturan vatandaşlara diyor ki,
“İsterseniz evlerinizi satabilirsiniz.” Bu adam zaten kirada yaşıyor. Sen üç
kuruş koysan bu adam her şeyini satar sana. Böyle böyle yer toplayacak.
Süründürerek mağdur etmeye devam edecek. Orayı temizlemeye devam edecek. Mağdur
duruma düşenler dava açmalılar. Barınma Hakkı Bürosu bu konuda hukuk komisyonu
kurdu. Sözleşme imzalayıp da şimdi mağdur olan vatandaşlarımızın bütün
zararlarının tanzimi için belediyeye açacakları davalar için hukuki destek
sunuyoruz. Belediye ile mahkemede hesaplaşmak lazım.
|