stanbul için tasarladığı "Heykel Kent Mobilyaları Attached to…"
sergisi kapsamında "Tasarım, Malzeme ve Üretim Yöntemleri” başlıklı bir
konferans veren Yılmaz Zenger
tasarım ve yenilikçilik kavramını tartışmaya açtı.
Zenger, Yapı-Endüstri Merkezi’nde 14 Ekim akşamı gerçekleştirilen etkinlikte
tasarım, malzeme ve üretim yöntemleri arasındaki ilişkilere dikkat çekti.
Malzeme ve üretim yönetimlerini,
küresel ekonomi ve küresel iklimsel değişim bağlamında ele alan Zenger, küresel
ekonominin 150 yılına bir tasarımcı gözüyle ve malzeme penceresinden baktığında,
dünyayı yöneten kapitalist güçlerin iki dominant figürünü petrol ve araba
endüstrisi olarak gördüğünü söyledi.
”Hidrojen çağı”
Zenger, “İnsanlık tarihi, kullanılan malzemelere göre dönemlere ayrılmıştır”
diyen Stanford Ovshinsky’e referans vererek hızla yaklaşmakta olduğumuz çağın
“hidrojen çağı” olacağını belirtti. Hidrojenin gerek sürdürülebilirlik açısından
gerekse de kendine yetebilirlik açısından önemli bir malzeme olduğunu ifade eden
Zenger, “Hidrojen herkesin, her yerde, kendi başına üretebileceği bir noktaya
doğru yaklaşıyor. Ayrıca hidrojenin yanı sıra yenilenebilir enerji yöntemleri de
özellikle konut çözümlerinde tasarımcıların desteğini bekliyor. Aslında
arabaların kullandığı yakıt enerjisi, toplam enerji üretiminin yaklaşık %15’ine
denk gelse de yan etkileri son derece baskın. Sanayi bu enerjinin sadece
%10’unu, konutlar ise %75’ini tüketiyor” dedi.
Alternatif tasarım malzemelerine değinen Zenger
sözlerine şöyle devam etti:
“Kendi kendine yeterlilik, sürdürülebilirlik, dünyada sayısız örnekleri
uygulanmış sıfır enerji evler, sayıları hızla artan ekolojik olma amaçlı veya
iddialı ürünler yeni malzemelere bağımlı. Ayrıca malzeme ve de enerjiyle
ilişkilendirilmiş tasarımlar da, özellikle enerjiyle ilgili hedeflere
ulaşılmasını sağlayacak enstrümanların tasarım ve üretimi, yoğun biçimde gündeme
gelmek zorunda.”
“Mimar artık yeni
sorumluluklar almak zorunda”
Küresel ısınmaya atıfta bulunan Zenger, “Böyle bir durumda yeni şartlarda
mimar artık yeni işlevlere dönük yeni sorumluluklarda yer almak zorunda. Bu da
mimarlığı bir anlamda mimarlığın ötesine taşıyacak; malzemelerin, üretim
yöntemlerinin ve de tasarımın yeniden irdelenmesi gerekecek.” dedi.
Zenger resme ve heykele yoğunlaştığı son dört yılda kendini tasarımcı olarak
yeniden kurguladığını dile getirdi. Tasarımın yaratıcı sürecinin kendisi için
daha çok zihinsel bir süreç olduğunu söyleyen Zenger şöyle konuştu:
“Tek bir tanımı olmayan tasarım hem teorik hem de siyasal
olarak pek çok etkiye açık durumdadır. Buna rağmen ya da bu sebeple tasarımın
egemenlik alanını çizme çabası son derece önemli. Bugün bu terimi genelde
endüstriyel ürünlerin planlanması ve tasarlanması anlamında kullanmaktayız. O
zaman tasarımcının tercihlerinden çok malzemenin, üretim tekniğinin ve
sorunların tercihleri öne çıkıyor. Sonuçta tasarımcı bunların hizmetinde olmak
zorunda. Tasarımcılar şekillendirmekten çok, tasarımı şekillendirecek doğru
kriterlerin farkına varıp, onları ön plana çıkarmak ve tasarımı bu doğrultuda
çözmek zorundalar.”
Sergiden
Tasarlama eyleminin kendisi için
bir oyun olduğunu ifade eden Zenger, başarılı bir tasarımı “hem geçmişi, hem
anı, hem de geleceği olan” şeklinde tanımlayarak, “Tasarım, temel bir iletişim
eylemidir. Tasarlamayı öğrenmek, tasarımı, iletişim için en etkin biçimde
kullanmayı öğrenmektir. Bir tasarım yapıtı, bir nesne değil, bir deneyimdir ve
tasarım nesnelere değil, ilişkilere bakmayı öğretir” diye konuştu.
|