2050'de Dünyanın Üçte İkisi...
“Evsizlerden Daha Çok, Boş Duran Ev Var”
30 Mart: Herkes İstanbul’un Peşinde!
"Yerel Yönetimlerde Yeni Bir...
Kentsel Dönüşüm 'Konut Hakkı'...
"Hiçbir Yerde Bizdeki Kadar...
İstanbul Adaylarının En Önemli...
"Siyasetçiler Şehrin Dönüşüm...
Yerel Yönetimler Vesayet Altında!
Çözüm Ne Diyorsanız; Çözüm Sokak!
Bugünün Türkiye'sini 2981...
Kentin Kullanım Değeri Yok Ediliyor!
Yerel Yönetimler, Kentleşme ve Demokrasi Tartışıldı
TMMOB Mimarlar Odası, 2014 Yerel Seçimleri öncesinde ülkenin ve dünyanın geleceğine ilişkin endişelerini, politika ve önerilerini yerel yönetimlere talip olanlara ve kamuoyuna iletmek üzere 23-24 Ocak’ta, “Yerel Yönetimler Kentleşme ve Demokrasi Sempozyum”unu gerçekleştirdi.
TMMOB Mimarlar Odası, gerek küresel politikaların ülkemize yansımaları gerek küresel politikaların ülkemize yansımaları gerek çok yakın geçmişte Taksim Gezi Parkı’ndan başlayarak tüm yurda yayılan, toplumun “söz söyleme” iradesi ve yaşadığı kente-çevreye karşı duyarlılığını dikkate alarak; 2014 Yerel Seçimleri öncesinde ülkemizin ve dünyanın geleceğine ilişkin endişelerini, politika ve önerilerini yerel yönetimlere talip olanlara ve kamuoyuna iletmek üzere “Yerel Yönetimler Kentleşme ve Demokrasi Sempozyum”unu gerçekleştirdi. Sempozyumun ilk günü, MMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyük Kent Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Deniz İncedayı, TMMOB Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Muhcu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı’nın açılış konuşmalarıyla başladı. Kentlerin kimlikli bir niteliğe kavuşması gerek TMMOB Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Muhcu, bütün ülke topraklarının kentsel dönüşüm adı altında yağma alanı ilan edildiğini ifade ederek şunları söyledi: “10 bin yıllık kent merkezlerinde alınan ölçüm kararları ile kültür mekânları, daimi varlıklar, Cumhuriyet ve endüstri mirası yok edilmektedir. Ülke gündeminde tartışılan konularla İstanbul’da 3. Köprü, Kanal İstanbul, Ankara’da Atatürk Orman Çiftliği ve ODTÜ ormanından geçirilen otoyol gibi uygulamalarla doğal peyzaj değerleri yok edilmektedir. Yanı başımızdaki birinci derecede anıtsal eser olan ve aynı zamanda toplumsal belleğimizin önemli bir parçası Haydarpaşa Garı, limanı, kıyı alanı kamusalı bir bütün olarak yağmalamak istenmektedir. HES’ler aracılığıyla akarsuların yok edilmesi, nükleer santrallerle yaşamımızın ve çevre değerlerinin tehdit altına alınması, son olarak bütün kıyı alanlarını, meraları, peyzaj değerlerini, orman alanlarını betonlaştıran birtakım yasa girişimlerinin gündemde olduğunu biliyoruz. Bu sürecin önünü açmak, bu politikaları gerçekleştirmek için AKP kendi mutlak iktidarı ve rant kararlarının hayata geçirilmesinin önünde engel olarak gördüğü her şeye bu dönemde savaş açmıştır”. Muhcu, “Kentlerin kimlikli bir niteliğe kavuşması ve yerel yönetimlerin de buna uygun bir şekilde organize olmaları ve demokratikleşmeleri artık zorunlu hale gelmiştir” dedi. Kentlilik bilincimiz geliştirilemedi “Ev ödevimizi yapan bir örgütüz, sıkı çalışıyoruz” diyen Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, “Daha fazla Gezi raporu, daha fazla Taksim raporu hazırlamamız ve bunları sokağa taşımamız gerekiyor. Şunu da belirtmek istiyorum, örgütümüz Gezi direnişinin ne önünde ne arkasında, ne sağında ne solunda tam merkezinde yer almıştır” dedi. Ortak yaşam ve kentlilik bilincinin geliştirilemediğine değinen Soğancı, varsıl ve yoksul kesim arasındaki uçurumun fiziksel mekâna da yansıdığına dikkat çekti. "Kentleşme ve Yerel Yönetim” tartışıldı Prof. Dr. Aziz Konukman’ın oturum yöneticisi olduğu "Kentleşme ve Yerel Yönetim” başlıklı oturumda Y. Mimar Cengiz Bektaş, Prof. Dr. İlhan Tekeli, Doç. Dr. Tarık Şengül ve Ekonomist Mustafa Sönmez birer konuşma yaptı. Herkesin yerel seçimlere katılması şart Cengiz Bektaş, konuşmasında neden yerel yönetim, yerinde bir yönetim oluşturmanın amacı nedir, daha katılımlı bir yönetim nasıl oluşturulabilir gibi sorulara açıklık getirmeye çalıştı. Doğrudan demokrasi üzerine yeniden düşünmenin gerekliliğine değinen Bektaş, artık kimsenin adalete, hukuka güveninin kalmadığını ve bunun çok korkunç bir durum olduğunu vurguladı. Gezi direnişi üzerine de söz söyleyen Bektaş şöyle konuştu: “Bu direniş yiğitti, insancıldı, barışçıldı, uygardı. Kırılma noktasıydı, doğru okunmalıydı. Bütün Türkiye’ye sesleniyorlardı. Biz de varız diyorlardı. Gezi direnişi, kırılmaya çalışılan umudun yeniden yeşermesiydi. Doğrudan demokrasiye, doğrudan bir adımdı. Gezi’nin doğru anlaşılması gerektiğini düşünüyorum”. Yerel seçimlere içinde bulunduğumuz şu koşullarda eksiksiz herkesin katılması gerektiğini vurgulayan Bektaş, “Söylemlerimizi çarpıtılmayacak şekilde doğrudan söylemek, konuşmak zorundayız. Kendi örgütlenmelerimiz içinde kenetlenmemiz, safları sıklaştırmamız gerekiyor. Yurdumuzu har vurup harman savuranlara karşıysak, din ağalarına karşıysak, kentimize, kültürümüze, demokrasimize, Cumhuriyetimize sahip çıkmak istiyorsak seçimlerde bunlara en yakın adayların çevresinde birleşmeliyiz” dedi. Yerellik önemli, burada anlam kazanıyoruz Bektaş’ın ardından söz alan Prof. Dr. İlhan Tekeli, “30 Mart 2014’te yerel yönetim seçimlerine gidiyoruz. Gezi olayları bize yönetim krizi yaşadığımızı gösterdi ve bunu aşmadan başka krizleri çözemeyiz. 17 Aralık’ta demokrasi krizinin devlet krizine dönüştüğünü gördük. Esas mesele demokrasi kriziyle nasıl başa çıkacağımızı tartışmak. Demokrasiye iktidarın el değiştirmesinde bir araç olarak baktık” dedi. Siyasettekilerin iktidar anlayışının yanlış bir temele dayandığına dikkat çeken Tekeli, “Ne kadar çok oydaşma sağlıyorsan o kadar çok iktidar olursun anlayışı bizi demokrasi krizine götürüyor” dedi. Tekeli demokrasinin sabit bir rejim olmadığını ve sürekli bir yeniliğe açık olmasını gerektiğini belirtti ve şunları söyledi: “Demokrasimizin çağdaş, birinci sınıf bir demokrasi olarak görmek istiyorsak bunun yolu yerelden geçiyor. Yerellik önemli, burada anlam kazanıyoruz. Bugün yerel yönetimin doğru düzgün bir plan yapma olanağı kalmamıştır. Çünkü merkezi yönetimin vesayeti altındadır.” Seçim sürecinin bir hizmet yarışı şeklinde cereyan edeceğin belirten Tekeli, “Ben hizmetin ötesini istiyorum, hizmet yetmez. Ne istiyorum? İnsan onuruna saygı istiyorum, kendi projemi hayata geçirmek istiyorum, demokratik bir rejim talep etmek istiyorum, onurlu yaşam hakkına saygı duyan bir yönetim anlayışı istiyorum, bilgilenme hakkı ve bilginin şeffaf olmasını istiyorum, gayrimenkulün el değiştirmesi bilgisini istiyorum.”
|