Yerel Seçimlerde Yönetime Talip Olacaklara Öneriler
İçinde bulunduğumuz dönemde kentler fiziken ve ruhen, aynı bir insan gibi sürekli değişim içerisindedir. Bu değişimi algılayamayan ve iyi yönetemeyen, kurumun yönetiminden kentin yönetimine geçiş anlayışını esas almayan, kentteki değişim dinamiklerini kentin geleceğini müspet anlamda etkileyecek dozajda araçsallaştıramayan başkanların da başarı
Yerel seçimlere birkaç ay kala yerel siyaset cadı kazanı gibi kaynamaya başlamış durumda. İl ve ilçelerin belediye başkanlıkları için aday adayı ve aday olma arzusunda olan çiçeği burnunda ve gedikli siyasetçiler şimdiden kulis çalışmalarına başladılar. 2009 mart ayının sonunda eğer siyasi bir talihsizlik varit olmaz ise kentlerin yeni yöneticileri mazbatalarını alıp iş başı yapmış olacaklar. Bilindiği gibi yerel planda milletin vekili olmak ve millet adına milletin
kaynaklarını kullanmak, bu kaynaklarla millete hizmet etmek iki şekilde oluyor.
Birincisi il genel meclis üyeliği yoluyla hizmete talip olmak, ilin yerel karar
organında söz sahibi olmak, ikincisi belediye meclis üyeliği yoluyla ilçe ve
illerde kentsel yönetime katılmak. Seçilenler/seçilecekler açısından bir değerlendirme yapmak gerekirse öncelikle şunları söylemek yerinde olacaktır. Bir defa kentin yönetimine belediye başkanı olarak talip olmak kişiye büyük bir sorumluluk ve yetki yükler. Özellikle nüfusu hayli yüksek olan Büyükşehirlerde bir ilçeye belediye başkanı olmak demek kullanılan mali kaynak ve hizmet edilen nüfus bakımından Anadolu'da üç ya da beş vilayete vali ya da belediye başkanı olmak gibidir. Bugün İstanbul'un bir milyona yakın nüfusu olan ilçeler vardır. Büyükşehir belediyesi olmak şartının nüfus kriteri olan beş yüz binlik nüfus ölçeği göz önüne alınırsa ne kadar büyük bir nüfusun sorumluluğunu üzerinize aldığınız daha iyi anlaşılır. Kullanılan kaynak bakımından meseleye bakıldığında, özellikle Büyükşehir ilçe belediyelerinin, eski para birimiyle ifade etmek gerekirse, 150 milyon YTL'ye yaklaşan bütçeleri söz konusudur. Belediye başkanları ve meclis üyeleri bu anlamda kendileri için yetersiz ancak halk açısından bakıldığında oldukça büyük bütçelerle karşı karşıyadırlar. Önümüzdeki yerel seçimlerde kentlerin yönetimlerine talip olacak kimseleri
yeni belediyecilik uygulamaları açısından büyük sorumluluklar bekliyor. Bu
sorumlulukları iki düzeyde ele almak ve anlamak mümkündür. Birisi yerel
yönetimlerle ilgili kanunların belediye yönetimlerine yüklemiş olduğu
sorumluluklar, geleneklerden doğan sorumluluklar. Yasal sorumluluklara kısaca değinmek gerekirse, birkaç yıl evvel yenilenen belediye kanunu belediye başkanlarına profesyonel bir düşünceyle belediyeleri yönetmeyi öngörüyor, hatta emrediyor. Nüfusu elli binin üzerinde bulunan belediyeler artık geleceklerini planlamak ve kaynaklarını bir düzen içerisinde kullanmak adına stratejik plan yapmak zorundalar. Mevcut bütçe ile ben istediğimi yaparım mantığı yerine, elimdeki kaynaklarla gelecek beş yılda planlı ve programlı bir şekilde şunları yapacağız düşüncesi yerleşmiş oluyor. Yeni kanun eski kanundan farklı olarak kentte yaşayanları, kentin paydaşı konumunda olanları kent yönetimine ortak kılmak istiyor. Bu gayeye hizmet etmek üzere 5393 sayılı Belediye Kanunu'na kentlerde belediyelerin kent konseyi kurmaları yasal bir mecburiyet olarak konuldu. STK'lar, muhtarlar ve diğer kentsel paydaşlar bu konseylerde belediye meclisinde görüşülmek üzere karar alabiliyorlar. Diğer taraftan yeni belediye kanunu kent yöneticilerini kentin ekonomik ve
sosyal gelişimden sorumlu tutuyor. Kentsel refahın artırılması ve paylaşılması
noktasında belediyeler artık ciddi şekilde sorumlular. Kanunda geçen ifadeye
göre "…belediyeler kentteki ekonomik ve ticari hayatın geliştirilmesinden
sorumlular. Yeni dönemde belediye başkanları da yörelerinin ekonomik durumunu
iyileştirmek adına yararlı hizmetler üretmek
durumdalar". Belediye başkanları yönettikleri kentin nabzını tutmak, kentteki her sosyo-ekonomik, fiziki ritmik ve sürpriz hareketi yakından takip etmek zorundalar. Kentin ekonomik dinamiklerini, kent ekonomisini oluşturan sektörel tabloyu göremeyen, kentte yaşayan nüfusun etnik, kültürel ve sosyal dilimlenmesini bilmeyen, kentin coğrafi bilgilerinden habersiz, kentin nüfus yapısından bihaber, kentin sosyal dokusunu iyi anlayamamış, yönettiği kentin ihtiyaç, imkan, potansiyel ve birikimini algılayamayan belediye başkanlarının başarılı olması mümkün değildir. Diğer yandan kentsel siyasette denge unsuru olan toplumsal kesimlerle, vatandaşla, sivil toplum kuruluşları ile, kentteki bütün paydaşlarla iletişim kuramayan, diyalog geliştiremeyen, partizanca davranan ve parti rozetini seçildikten sonra atamayan belediye başkanlarının da başarılı olma şansı oldukça zayıftır. Yine değişen dünya koşullarını takip etmeyen, kent yönetimine giren yeni kavram ve uygulamalardan habersiz, çağdaş yönetim teknikleri ile belediyecilik uygulamalarını entegre edemeyen, ekip çalışmasına yatkın olmayan, çalışanına değer vermeyen, çalışanları arasında adaletsizce hükmeden, kayırmacılığı ve liyakatsizliği rehber edinen, başarılı personelini ödüllendirmeyen belediye başkanlarının da yeni dönemde başarılı olmaları mümkün değildir. Öte taraftan kent yönetmek elbette bir ekip işidir. Ekibini güvenilir ve
ehliyet sahibi kimselerden seçmeyen kent yöneticileri başarılı olamazlar.
Belediye teşkilatı içerisinde etkili makamları işgal eden kimseleri salt emir
kulu profilinden seçen belediye başkanları da başarılı olamazlar. Proje üreten,
katma değer sunan, inisiyatif kullanabilen, entelektüel birikim sahibi bürokrat
ve danışmanlara ihtiyaç vardır. Her şeyden önemlisi şehir yönetmek belirli bir felsefi ve düşünsel arka plana dayandırılmak zorundadır. Halka hizmet Hakk'a hizmettir anlayışını benimseyen, vatandaş odaklı, vatandaşın mutluluğunu ve refahını önemseyen, misyon ve vizyon sahibi, kültürel ve entelektüel zenginliği dikkate alan, adaleti, hakkaniyeti, şeffaflığı, dürüstlüğü ilke olarak benimseyen belediye başkanlarının başarı şansı yeni dönemde daha da artacaktır. İçinde bulunduğumuz dönemde kentler fiziken ve ruhen, aynı bir insan gibi
sürekli değişim içerisindedir. Bu değişimi algılayamayan ve iyi yönetemeyen,
kurumun yönetiminden kentin yönetimine geçiş anlayışını esas almayan, kentteki
değişim dinamiklerini kentin geleceğini müspet anlamda etkileyecek dozajda
araçsallaştıramayan başkanların da başarı düzeyi azalacaktır. Unutulmamalıdır ki
kent yöneticileri aynı zamanda yarınlarını emanet edecekleri gelecek kuşakların
huzur ve refahı için de çalışmaktadırlar. Sadece bugünü değil, geleceği de
dikkate almayan belediye başkanlarının başarı şansı
düşüktür. |