Hemen hemen her kapının önüne bir koltuk çekilmiş, en çok motosikletle
bisiklet kullanılan; beyaz boyalı, kapı önü çiçekli evleri, mutlu
balıkçılarıyla, sakin ve neşeli insanlarıyla Seferihisar, geçen hafta Citta Slow
yani “Yavaş Şehir” unvanı almaya hak kazandı. Biz de düştük Seferihisar
yollarına, “yavaş hayat”ı yerinde görmeye...
Citta Slow hareketi İtalya’da doğmuş, zamanla yayılmış. 52 maddelik taahhüt
gerektiren Yavaş Şehir olmak için, şehir önce kontrol ediliyor sonra da düzenli
olarak denetleniyor.
Aslında burası, İzmir’den sıkılıp buradaki sakin hayatı denemeye karar veren
ve beş yıl önce taşınan Ozan Sevimli’nin de söylediği gibi hep bir yavaş şehir
gibi yaşadı. Arkeolojik olanların yanı sıra doğal SİT alanları yapılaşmayı
engelledi. Balıkçı tekneleriyle denize çıkmaya hazırlanırken rastladığımız
Kamuran Barın, Ramazan Çiçekbahçe ve Mustafa Er, ilçeye fabrika ve otel
yapılmasına izin vermemekle övünüyor: “Dumansız, gürültüsüz, sakin yaşıyoruz. Bu
doğa güzelliklerini devam ettireceğiz. Yavaş Şehir’den çıkarırsak, har vurup
harman savurursak gelecek nesillere bir şey bırakamayız.”
Evlerinin önünde oturup sohbet eden üç kadın; Nazan Tarım, Nalan Aydın,
Sevinç Sevim, Seferihisar’da evlerin kapılarına kilit vurulmadığını söylüyor:
“Bir ip vardır kapıda. Eğer ip dolanıksa bu ‘Evde yokum’ anlamına gelir. Herkes
kapısının önün her sabah süpürür, sonra da kapı önünde oturulur, el işi yapılır”
diyerek gülüşüyorlar.
Evini kırık fayans ve denizkabuklarıyla süsledi
Sığacık sahilinde, kalenin surlarının dibindeki evini, denizkabukları ve
kırık fayanslarla masallardaki gibi süsleyen Paşa Kaptan lakaplı Mustafa Keleş
de memnun olanlardan: Denizlerde gezmediğim yer kalmadı. Emekli olduktan sonra
evimi el emeğimle süsledim. Keşke daha önce yapsaydım. O kadar çok ilgi çekiyor
ki... Yazın bütün turistler resim çektiriyor. ‘Yavaş Şehir’ için katalog
çekimlerinde de kullanıldı. BBC bile burada çekim yaptı.”
Bundan sonra neler olacak?
Belediye Başkanı Tunç Soyer bu unvanı almanın, aynı zamanda bir zihniyet
değişikliğini de beraberinde getirdiğini söylüyor. Halkın özellikle turizm
alanındaki yeniliklere ayak uydurması gerekecek. Bu sayede işsizlik azalacak,
refah artacak:
-Buranın halkı hiç ev pansiyonculuğu yapmadı ama yapacaklar. -Tabelalar
inecek, çanak antenler sökülecek. -Belediye desteğiyle atçılık ve şarapçılığa
hız verilecek. -Öğrenci üretimi gıda ürünleri ve kadın ürünleri pazarı
kurulacak. -Kent Konseyi’nde kadın meclisimiz yerel yemekler yapan restoran
açacak. Turistler nohutlu mantı, ekmek ve oğlak dolmaları, armola peyniri
yiyecek. -İstanbul 2010 Kültür Başkenti kapsamında Seferihisar’ı tanıtıcı
etkinlikler olacak.
“Kavak Yelleri” dizisinin, “Babam ve Oğlum” filminin çekildiği ilçe
“Kavak Yelleri” Seferihisar’da çekiliyor. Yapım Koordinatörü Fikret Soğancı
da buralı: “Resim ve sakinliği diziye uygun. Sonraki bölümlerde buranın Citta
Slow olmasıyla ilgili ufak bir diyalog düşünüyoruz. “Babam ve Oğlum”un
senaristi ve yönetmeni Çağan Irmak da Seferihisarlı. Çekimlerde “İlçeye
bir anlamda borcumu ödedim” demişti.
|