br/>
Türkiye'de gayrimenkul yatırımları ne zaman masaya yatırılsa, üst sıralardaki konu başlıkları arasında mutlaka 'uluslararası sermayenin artan ilgisi' de yer alır. Son dönemde İstanbul merkezli de olsa yabancı yatırım fonlarının Türkiye'deki gayrimenkul sektörüne ilgisi çokça gündeme geldi. Batılı global fonların yanı sıra Körfez menşeli sermaye gruplarının da pazara ilgisinden söz eden haberler basında sıkça yer aldı.
Gayrimenkul piyasasına yabancıların gösterdiği bu yoğun ilgiyi 'sözde' bulan ve "Herkes burada yatırım yapmaya çalışıyor, izlenimi yaratıldı. Ancak ortada konuşan çok, somut adım yok" diyen Krea Gayrimenkul İcra Kurulu Başkanı Hakan Kodal, yatırımcı olarak adı geçen yabancıların yüzde 90'ının, piyasayı öğrenmek ve tanımak amacıyla faaliyette bulunduğunu söyledi.
Ortağı Merrill Lynch
Hakan Kodal, Merrill Lynch'in gayrimenkul alanındaki yatırımlarını yapan şirketi GPI (Global Principal Investments) ile ortaklık yaparak, dünyanın en büyük yatırım bankalarından birini Türkiye'deki gayrimenkul piyasasına getirdi. Temmuz ayında gerçekleşen ortaklık ilk yatırımını, mart ayında açılması planlanan Eskişehir Neo Alışveriş Merkezi'ne yaptı. Neo, Kodal'ın Yapı Kredi Koray'ın genel müdürlüğünü yürüttüğü dönemde kotarılan bir proje. Bir dönem yöneticisi olduğu projeye bugün ortak olan Kodal, "Neo dışında iki projenin daha ön anlaşmasını yaptık. Somut olarak toplam üç proje üzerinde çalışıyoruz" diye konuştu.
Kodal'ın verdiği bilgiye göre Krea, önümüzdeki üç yıllık dönemde asgari 400-500 milyon avro tutarında yatırım hedefliyor. Merrill Lynch'in uluslararası düzeydeki krebilitesini ve fon gücünü arkasına alan Kodal, 'ölçeğin üst sınırı yok, minumum sınırı var' diyerek çıtayı yükseltebileceklerinin sinyalini de verdi.
Sektöre yabancı sermaye girişinin sözü edildiği yoğunlukta olmayışını, "beklentiler çok yüksek tutulduğu için yatırımlar realize olmuyor" diye açıklayan Hakan Kodal, yabancı yatırım konusunun fazla abartıldığını düşünüyor. Kodal'a göre 'buradaki geliştiriciler, yatırımcıyı yolunacak kaz gibi görüyor'. 'Yatırımcı ile geliştirici arasındaki uçurum nedeniyle' somut yatırım sayısını çok düşük bulan Kodal, gayrimenkul pazarına giren sermaye grupları arasında Merrill Lynch dışında bir başka uluslararası yatırım bankası Morgan Stanley'i ve İngiltere merkezli Ottoman Finance'ı örnek gösteriyor. Hacimli yatırımlar arasında sayılabilecek bir diğer örnek, Cevahir Alışveriş Merkezi'nin yarısına ortak olan St Martins Propertys.
Yatırım yapmak isteyen büyük fonların, 'sektörde kurumsallaşma olmadığı için' Türkiye ayaklarının eksik kaldığını da vurgulayan Kodal, şunları söyledi:
"Yabancı yatırımcı, belli kriterleri arıyor. Oysa gayrimenkul sektörü şeffaf değil. Bu da güven sorunu yaratıyor. Dolayısıyla yatırımcı patinaj çekiyor."
'2007 sektör için kayıp yıl'
Seçimler nedeniyle 2007'yi kaybedilmiş yıl sayan Kodal, "2005'teki talep patlamasından sonra artan fiyatları, yüksek getirileri unutun" uyarısı yaptı. Seçim belirsizliğinin Türkiye'ye orta vadeli bakabilen yabancılar açısından sorun olmadığını ancak pazara yeni girecekler için 'çekimser bir sene' olacağını anlatan Kodal'a göre talepteki tedirginlik nedeniyle projelerde sermaye ihtiyacı giderek artacak. Kodal, "Bu sene yeni proje değil de mevcut projelerin hayata geçmesi için bir takım işbirliklerinin olacağını düşünüyorum" dedi.
Kodal, gayrimenkulde, 'ne yaparsam satarım' döneminin sona erdiğini, sermayenin ve bilginin önem kazandığı bir sürece gidildiğini de sözlerine ekledi.
'İstanbul vazgeçilmez kent'
Uluslararası sermayenin İstanbul'a yönelik gayrimenkul 'iştah'ını, nüfus ve gelir düzeyi ile açıklayan Kodal'a göre İstanbul, ölçek olarak birkaç Avrupa ülkesine eşdeğerde. Bu nedenle yatırımcının görmezden gelemeyeceği, olmazsa olmaz bir kent. Kodal, "Birkaç İstanbul var" itirazını da paylaşıyor, ancak 17 milyonluk nüfusun yüzde 30'unun bile göz ardı edilemeyeceğini vurguluyor. "Doğrudur, İstanbul'da üç, beş tane farklı kent var. Bu farklı kentlerin içinde her biri farklı mahalleler var. Bunları iyi analiz etmek lazım. Çünkü İstanbul'da rekabet var. Türkiye, buradan başlayarak değişecek."
Kodal, değişim-dönüşüm sürecinden İstanbullunun payına düşeceklerle ilgili çekimser: "Yatırımları altyapı da takip ederse sorun yok. Aksi halde etraftaki şantiye görünümünden belli bölgelerdeki arz fazlasının yaratacağı sıkıntılara veya trafiğe birtakım olumsuz etkiler kaçınılmaz."
|