BR>
Kozan'a döndüğümüzde, Cumhuriyet'e, dağın yamacına sığınmış yaklaşık 5 000
kişilik bir kasaba olarak adım atan şehrin (1927'de 5 266 kişi) bugün ovaya
yayılmış 75 000 nüfuslu bir ilçe merkezi olduğunu görüyoruz. Ne var ki, şehir bu
bir asıra yaklaşan süreçte nüfusunu 25, yerleşim alanını ise yaklaşık 40 kat
büyütürken işlevsel-mekansal organizasyonunda bu büyümelere uygun değişimleri
gerçekleştirememiş. Ulaşım ağı on yıllar öncesinin (kimi özellikleriyle 80-100
yıl öncesinin) geometrik ve aritmetik özelliklerini taşıyor; geometrik açıdan
çağdaş bir kentin ihtiyaçlarına cevap verebilecek hale getirilmesi imkansız,
aritmetik açıdan çok zor. Dağın yamacındaki eski yerini terkedemeyen şehir
merkezi (MİA) uç semtlere 5-6 km uzaklıkta kaldığı için, ana akslarda
kilometreler boyunca zemin katlarda ticaret gelişmiş.
Özetle, Kozan'ı gelecek kuşaklara hazırlayabilmek için radikal değişiklikleri
göze almak şart. Bunun için de, arkamıza bakıp ‘Biz buraya nasıl geldik?’ diye
sormaktan çok, ileriye bakıp ‘50 yıl sonra, biz Kozan'ın nasıl bir yer olmasını
istiyoruz?’ diye düşünmek ve bulunduğumuz yerden bizi o noktaya ulaştıracak
güzergahı belirlemek zorundayız".
Böyle bir gerekçeyle sunulan bu aykırı görüş, çalıştayda itiraz veya
muhalefet yerine ciddi bir destekle karşılaştı. Kendisi de Kozan'lı olan Prof.
Bilgili 50 yıl sonrasını düşünen tek şehrin Kozan olduğunu bildirirken, Prof.
Atay büyük şehirlerin bile en çok 25-30 yıllık stratejik planlar yaptıklarını
hatırlattı ve onlara örnek teşkil etmesini dilediği bu çalışması dolayısıyla
Kozan'ı kutlamak gerektiğini belirtti.
Çalıştayda uzmanlar ve Kozanlılar, Kozan'ın taşıdığı potansiyel ve bu 50
yıllık uzun yolculukta karşılaşılması muhtemel güçlükler ve problemler üzerine
odaklandılar. Bugünden görülebilen veya sezilebilen teknik, idari, fiziksel,
hukuki, mali ve sosyal problemler masaya yatırıldı; onları bertaraf etme ve aşma
yolları tartışıldı. Şehrin ekonomisinin tarım ağırlıklı olmasının, çevrenin
nispeten az bozulmasında önemli rol oynadığının altı çizilerek bu ekonomik
yapının gelecekteki 50 yıl zarfında da korunması, ancak tarımın hızla
ticarileştirilmesi, yani üretimin yanına bu ürünün Kozan tarafından
pazarlanmasının da ilave edilmesi gerektiği vurgulandı.
Diğer taraftan, yörenin taşıdığı kültür turizmi potansiyelinin (Anavarza ve
Karasis gibi arkeolojik alanların da katkısıyla) turizm sektörünün tarımla
birlikte Kozan ekonomisinin lokomotifi konumuna yükselmesini sağlayabileceğine
dikkat çekildi. Şehrin bu konudaki en ciddi handikabı olan nitelikli konaklama
tesisi açığının ise, ilk planda tescilli konakların ve büyük evlerin restore
edilerek butik otele çevrilmesiyle önemli ölçüde aşılabileceği belirtildi. Böyle
bir yapı (şimdilik şehirdeki tek yapı) olan ve çalıştayın da düzenlendiği
Yaverin Konağı bu konuda ümit verici bir örnek teşkil ediyordu. En büyük
mekanının ancak 32 kişilik bir toplantıya imkan vermesi sebebiyle katılım
oldukça sınırlı tutulmuş olmasına rağmen, davetlilerin Konak'ta geçirdiği
keyifli iki gün, tercihteki haklılığın açık bir göstergesi idi.
İki günlük çalışmanın sonunda, 2060 Kozanı'nın sahip olması arzulanan
özellikler belirlendi. Bazıları aşağıda özetlenen bu özelliklere bakıldığında,
geleceğin Kozanı'nda ‘yeşil’in ve ‘yaya’nın öncelik taşımasının hedeflendiği
anlaşılıyor:
|