"Maslak'ta bir kültür merkezi yapılacak. Çok büyük bir yapı olacak. İstanbul
hatta Türkiye ondan bahsedecek..." derken temeli atılan hatta inşaatının yüzde
80'i tamamlanan yapı şimdi yıkılıyor ve yerine "Ayazağa Kültür ve
Kongre Merkezi" yapılıyor. Birçok tartışmayı da beraberinde getiren bu
yapı, çok amaçlı salonuyla da gündemde... Çünkü salon,
Türkiye'nin hiç de alışık olmadığı bir modelde, yerin tam 14 metre
altında!
1990 yılında İstanbul Kültür Sanat Vakfı'na
(İKSV), Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tahsis
edilen Maslak'taki bu arazi üzerinde, 1995 yılında bir "kültür ve kongre
merkezi" yapılması amacı ile bir inşaat başladı. Fakat projedeki büyük
konser salonunun arsa üzerinde yer alan tarihi ve tescilli köşklerden birisi
olan Süvari Köşkü'nün saçak kotunu geçmesi ve onaylanan projeye gore inşaatın
mevcutta büyük yapılması nedeniyle; inşaat Anıtlar Kurulu
ve Belediye tarafından durduruldu.
Uzun yıllar tek bir
çivi bile çakılmadı ve takvim 2006 yılını gösterdiğinde inşaat alanının
tahsisi İKSV'den Kültür ve Turizm Bakanlığı'na geçti. Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, projenin tamamlanmasını için bazı
yatırımcılara gidildiğini ancak kimsenin bu topa girmek istemediğini söyledi.
Daha sonra Multi Turkmall ile el sıkışıldı.
Turkmall
2008 yılında söz konusu projeyi tamamlamak üzere arsayı devraldı; Kültür ve
Turizm Bakanlığı, Anıtlar Kurulu ve belediyenin de görüşleri doğrultusunda yeni
bir proje için kolları sıvadı.
Günay, yıkımın neden
gerçekleşeceğini ve işleyen süreci şöyle anlatıyor:
"2008'in
Haziran ayında ön izin aşamasına geldik. Önceki uygulama projeye aykırı olduğu
ve kurul tarafından da durdurulduğu için yeni bir proje yapma ihtiyacı ortaya
çıktı. Eski proje, çevresindeki köşkleri neredeyse görünmez hale getirmişti.
Beton yığını haline gelmişti. Şimdi doğayı daha koruyan, tarihi dokuyu daha çok
ortaya çıkaran yeni bir proje yapıldı ve yeni proje kurullardan
geçti."
Şimdi yaklaşık 60 milyon TL harcanan eski inşaat yıkılacak,
yerine Türkiye'nin hiç de alışık olmadığı konseptte bir kültür merkezi
yapılacak.
Projede tarihsel dokunun ortaya çıkarılacağı, hem köşkler hem
de yeşil alanın daha fazla görüleceği düşüncesi mevcut. Günay, 65 bin
metrekarelik bu alanın her gün açık olması ve hizmet vermesini
istediklerini söylüyor:
"3 bin kişinin oturabileceği, 5 bine yakın
kişinin de ayakta farklı konseptlerde kültürel etkinlikler izleyebileceği büyük
bir etkinlik salonu olacak. Ayrıca, bin 200 kişilik bir senfoni salonu, 500
kişilik bir oditoryum da bu projede yer alacak. Buranın bir yaşayan kültür
merkezi olmasını arzu ettiğimiz için kitaplık, kafeler, sinema salonları da bu
merkezde bulunacak. Çünkü haftada bir gün konser olacağı zaman kapının
açılacağı, öteki günler kapanacak bir yer istemiyoruz. 65 bin metre karelik bir
alanda bir çalışma yapacaksak her gün, her saat kullanılabilsin."
Konser salonu yerin 14 metre altında
Projenin
en dikkat çeken noktası ise konser salonunun yerin 14 metre altına
yapılacak olması. Söz konusu salon, toprak altına yerleştirilerek, arsa
üzerinde yer alan tescilli ve tarihi köşklerle birlikte doğal şev (kot farkı
bulunan yüzeyleri birleştirmek için düzeltilmiş meyilli kısım) ortaya çıkarıldı.
Projede yer alan çok amaçlı salon, konser salonu ve oda müziği konser salonu ile
her türlü müzik konseri verilmesine olanak sağlayan bir yapı oluşturuldu.
Mimar Ertun Hızıroğlu’nun geliştirdiği, 2 bin 650
kişinin oturarak, bin 566 kişinin ise ayakta katılabileceği 4 bin 200 kişi
kapasiteli bu proje "black box" yani "kara kutu" diye tabir ediliyor. Yerin
altındaki sahnesi sabit değil, istenilen her yerde kurulabilecek şekilde
tasarlandı.
Burası sade bir kültür merkezinden öte daha canlı bir
konseptle hizmet verecek. Proje kapsamında sergi salonları, dans stüdyoları,
yoga, sanat atölyeleri, eğitim alanları ile restoranlar yer alacak.
Üç tarihi yapı ile çevrili
Şişli sınırları
içerisinde Maslak’tan Ayazağa’ya giden yol üzerinde, 3. Kolordu Komutanlığı
arazisi yanında yer alan kültür merkezi, ulaşım ve konum bakımından da oldukça
hareketli bir bölgede bulunuyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Ayazağa
Yerleşkesi, Giz 2000 Plaza, Sun Plaza, Maslak Park Plaza, Doğuş Plaza gibi iş
merkezleri; Atatürk Sanayi Sitesi ve İstinyepark'a yakın... Çevresinde ise
tarihî Ayazağa Kasrı, Çinili Köşk ve Süvari Alayı bulunuyor.
Arsa
üzerinde yer alan kaba inşaatın yıkımı Ocak ayı itibariyle başlayacak ve yeni
kültür merkezi 2011 yılının sonlarında bitmiş olacak. Projenin
tahmini bütçesi ise 35-40 milyon dolar civarında. Ayrıca
merkez, yılın 52 günü bakanlık etkinliklerinde
kullanılacak.
Kültür merkezinde neler olacak?
4200 seyirci
kapasiteli çok amaçlı salon 1200 koltuklu konser salonu 450 koltuklu oda
müziği salonu 600 kişilik toplantı salonu 400 kişilik sinema 550
kişilik seyir terasları 900 araç kapasiteli otopark
Uluç:
"Kültür Bakanı'nı kandırdılar!"
Geçtiğimiz günlerde Hıncal
Uluç'ta bu projeyi kaleme aldı. "Kültür Bakanı'nı kandırdılar" diyen Uluç,
yazsına şöyle devam etti:
"Yabancı kökenli bir alışveriş şirketi, Kültür
Bakanı Ertuğrul Günay`ı kandırdı ve Ayazağa Kültür Merkezi'ni bir rantiyeye
çevirmek için gereken izni kopardı. Bakanlık bir özel firma ile anlaşmıştı. Bir
alışveriş merkezi firması Ayazağa'yı tamamlayacaktı. Ama şimdi öğreniyoruz ki,
'Tamamlama' diye bir şey yok.. Nerdeyse bitmiş ana bina ve dünya çapındaki bir
mimari ve akustik harikası senfonik konser salonu temelinden dinamitlenecek ve
yerine, insanların ayakta konser izleyecekleri bir hangar
yapılacak..."
Uluç, Günay'ın bu ihaneti farkında olmadığını söylüyor ve
eski projenin uygulama mimarı Doğan Tekeli'nin süreç hakkındaki açıklamasını
şöyle anlatıyor:
"Kültür Bakanlığı`nın açıklama yazısında; 2000 yılında
yapının durdurulmasının 'Protokola ve plan kararlarına aykırı uygulamalar'
nedeniyle olduğu söyleniyor. Gerçekte; ilk protokolda sadece konser salonu
yapılması öngürülüyorken, yapı, Sayın Özal ve Demirel'in teşvikleri ve bilgileri
sonucu, kongre merkezi olarak genişletilmiş ve yeni projeler hem hükümetler, hem
Anıtlar Kurulu`nca onaylanmıştır.
Ancak Sayın Şakir Eczacıbaşı'nın bir
açılış konuşmasında Bülent Ecevit`e sitemi üzerine zamanın Kültür Bakanı
İstemihan Talay müfettişler göndermiş, Şişli Belediyesi de haksız olarak yapıyı
mühürlemiştir.
Yapı için daha önce Özal ve Mesut Yılmaz hükümetleri
tarafından yapılan yardım da durdurulmuştur. Bunun üzerine yapıyı tamamlayacak
kaynağı olmayan vakıf, hükümetle çatışmak yerine; kendisine tahsis edilen arsayı
ve yapıyı Kültür Bakanlığı'na devretmeyi kabul etmiştir.
Ancak bu devir
muamelesi, geçirilen uzun teftişler, Kültür Bakanlığı`nın vakfı ibra ederek
yapıyı devralmakta gecikmesi nedeniyle üç yıl sürmüş. Vakıf teftişlerden açık
alınla çıkmıştır. Mühür kaldırılmıştır.
Bu yapının tamamlanması için
yılda 5-10 milyon lira ödenek vermeyen hükümetler, Sütlüce Kültür
Merkezi'ne 200 milyon, yeni Kültür merkezine 200 milyon, yeni kongre
merkezine 300 milyon lira ödeyebilmiş, ama Ayazağa'daki yapıyı çürümeye terk
etmiştir.
Bu yapı 60-70 milyon dolara en yüksek çağdaş standartlarda
İstanbul'a ve Türkiye'ye onur verecek bir kültür ve kongre merkezi
olabilecekti.
Sayın Uluç, bu arada yapının projesinin benim değil,
açtığımız uluslararası yarışmayı kazanan İngiliz OVE ARUP
firmasının olduğunu hatırlatmalıyım. Benim katkım ise vakıf adına, yapı
programını yapmak, yarışmayı açmak, seçici kurulun başkanı olarak çalışmaları
yönlendirmek daha sonra da uygulama projelerinde ve yapı aşamasında vakıf
yetkilisi olarak görev almak olmuştur.
Şu anda
Türkmall'ın hazırladığı ve onayladığı belirtilen projeyi
görmediğim gibi; mevcut yapının yıkılıp yıkılmayacağını da bilemiyorum.
Açıklamada bu konuda da bilgi yok.
Türkmall kaç metrekare yapı inşa
edecektir. Açık değildir. Çok amaçlı salonlar ve sanata tahsis edilecek alanlar
büyüklükleri açıkça belirtilmedikçe, istenen her boyutta yapılabilir.
Adı
söylenen salonların kapasiteleri, mevcut yapıdaki kapasiteleri ne oranda
karşılıyor, açık değildir. Bence maalesef; Kültür Bakanlığı ikna edici bir
açıklama yapamamıştır."
Hıncal Uluç, diğer yazısında ise Ayazağa'nın
gidişatının hâlâ karanlık olduğunu belirtiyor.
Kültür Bakanı Günay onayı
mimar Tekeli'nin verdiğini; Tekeli ise onayının olmadığını
ifade ediyor. Bu noktada kim haklı bilinmez ama yazıda geçen Tekeli'nin
"Bu alışverişçiler bana bir kez geldiler, sonra kayboldular.. Bizim yaptığımız
her şeyi yıkıyorlar. Ne yapıyorlar bilmiyorum" sözleri dikkati çekiyor.
Uluç, söz konusu karmaşıklığı şöyle aktarıyor:
"Bakana demişler ki.. 'Bu inşaatta projeye aykırı işler yapıldı. O
yüzden durduruldu.. Bu sebeple yıkmak zorundayız.'
Doğan Hoca
diyor ki... 'Külliyen yalan. Durdurma işini yapan zamanın
Kültür Bakanı İstemihan Talay. Emri veren de Şakir Bey`e kızan
Başbakan Bülent Ecevit...'
Açılan bir uluslararası yarışma sonunda dünya
çapında bir mimari şirketinin hazırladığı proje ve gene dünya çapında üç akustik
uzmanının planladığı konser salonu, milyonlarca dolar harcanmışken ve bitimi
için çok az işi kalmışken yıkılıyor..
Efendim 'Köhneleşmiş bu tür konser
salonları..' Alış veriş şirketi sahiplerinin bakana söyledikleri
bu..
Tabii.. Milletin ayakta ve belediye otobüsünde gibi birbiri üstünde
rock konseri izleyeceği bir alan çok daha sık dolar ve çok daha fazla para
kazanır.. Senfoni salonu ne ola ki.. Yık gitsin.."
AKP iktidarı
ile birlikte kültür-sanata ilgi azaldı!
"Sanata en
çok yatırım yapan ülke Kanada. ‘Statistics Canada’ya göre; geçen yıl sahne
sanatlarını izlemek için toplam 980 milyon dolar harcamış. Calgary ve Banff
şehirlerinin bulunduğu Alberta eyaleti ise, sanat etkinlikleri ve ürünlerine
yönelik yapılan kişi başı 800 dolar harcamayla ülke lideri..."
Bu sözler Serhan Bali'ye ait...
Bali, İstanbul
Kültür ve Sanat Vakfı’nın düzenlediği Uluslararası İstanbul Müzik Festivali’nin
danışma kurulunun sürekli üyesi aynı zamanda köşe yazarı... Kendisinin engin
müzik bilgisi ve eleştirileri Türkiye'ye yeni bir boyut kazandıracağa benziyor.
Ayazağa Kültür Sanat Merkezi hakkında da görüşüne
başvurduğumuz Bali, yıkılacak olan senfoni salonunun çok daha görkemli olacağını
ama şimdiki projenin de gayet olumlu çizgilerde içerisinde bulunduğunu; Bakan
Günay'ın da oldukça özverili çalıştığının altını çiziyor.
Kangren
olarak kalmasındansa bu şekilde sonuçlanması olumlu
"Ayazağa’da
yıllar süren çözümsüzlük ortamında yeni proje bence kabul edilebilir bir kültür
sanat seçeneği önümüze sunuyor. Yıkılacak olan büyük senfoni salonu çok daha
görkemli olacaktı belki ama izin verilenden daha büyük yapıldığı ve tarihi
dokuyu bozduğu gerekçesiyle yapımı durdurulmuştu. Kültür Bakanı’nın burada
özverili çalışmasını not etmek lazım. Bu kriz ortamında bu devasa kültür sanat
yatırımını üstlenecek kimseyi bulamayınca o da çareyi anlaşılan kaliteli
alışveriş mekanları inşa eden bir firmaya kompleksi bir kültür-sanat-alışveriş
projesi olarak yeniden kurgulatmakta bulmuş. Kangren olarak kalmasındansa bu
şekilde bitirilmesini yine de olumlu karşılıyorum."
Bali, kültür
merkezinin üstün bir akustik projelendirmeyle inşa edildiği takdirde, konser
salonunun yerin 14 metre altında yapılacak olmasının herhangi kötü bir sonuç
doğurmayacağı düşüncesinde...
"Sonuçta konser salonları zaten her tarafı
kapalı kutu gibi mekanlardır. Salona girmek için merdiven inmişsiniz veya
çıkmışsınız fazla önemi yok. Eski projede toplam kapasite 2 bin 500’dü şimdi bin
200 kişiye indirilmiş. Yüklenicinin kar da etmeyi planladığı bir projede zaten
bundan büyük bir senfoni salonu inşa edilmesini bekleyemeyiz. Ben bir sorunun
çözülmesi anlamında gelinen bu noktayı olumlu buldum."
Türkiye'de son on
yıldır özellikle AKP iktidarı ile birlikte kültür ve sanat devletin ilgisinden
çıktığını, özel sektör ve vakıflar sayesinde bütçe ayrıldığını söylüyor.
'Devletin 2010'da İstanbul'u salonsuz bırakması en büyük
kusur'
"Devletin boşalttığı bu alan bugün kısmen sosyal demokrat
belediyeler ama ağırlıklı olarak kültür sanat yatırımlarıyla öne çıkan özel
sermaye ve yine onların inisiyatifiyle kurulan vakıflar tarafından doldurulmaya
çalışılıyor. Devletin sanat müziği icrası alanında son yedi yıl içinde yaptığı
en önemli iki hamle, Samsun Operası’nı en sonunda açmak ve Cumhurbaşkanlığı SO
başta olmak üzere önde gelen devlet senfoni orkestraları ve devlet operalarına
kadro vermek oldu. Böylece hem bu kurumlar gençleşti hem de yeni mezun genç
müzisyenler iş güç sahibi oldu. Ama AKM’nin üzerine düşmemesi ve 2010’da
İstanbul’u salonsuz bırakması en büyük kusurudur."
'Konser
salonları, tıpkı havaalanları gibi çok prestijli'
Dünyada konser
salonu izleyicisi belki azalıyor, yaşlanıyor ama konser ve opera salonları hala
pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkenin en önemli prestij göstergelerinden
biri olmayı sürdürüyor. Bir şehir nasıl gurur duyacağı bir havaalanına sahip
olmak istiyorsa dünyada adından söz ettirecek o şehrin simge yapılarından birine
dönüşecek konser-opera salonu yaptırmayı da o denli önemsiyor.
Bali,
Dubai, Abu Dabi, Doha gibi Arap şehirlerinin de bu trene dahil olduğunu
söylüyor. "Konser ve opera salonları gelişmiş bir şehrin dediğim gibi tıpkı
havaalanı gibi prestij binalarıdır." diyen Bali, şehrin çağdaş ve modern
olduğunu göstermek isteyen yöneticilerin, en kısa zamanda bir fon oluşturup
şehre böyle bir yapı kazandırmak istediklerini vurguluyor.
|