Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Kocaeli Sanayi
Odası'ndaki (KSO) ''Hazerfen Teknoloji ve Tasarım Geliştirme
Projesi''nin açılış toplantısında yaptığı konuşmada küresel
rekabetin hızla geliştiğine dikkati çekerek, gelişmiş ülkeler ile
gelişmekte olan ülkeler arasındaki temel farkı bilgi düzeyinin
oluşturduğunu söyledi.
Daha fazla yararlı bilgiye sahip olan, bilgiyi kullanan ve geliştirenlerin
gelişmiş ülkeleri oluşturduğuna işaret eden Ergün, bu yeteneklere sahip olan
ülkeler, işletmeler ve girişimcilerin rakiplerinden bir değil, birkaç adım önde
giderek başarılı olduğunu ifade etti. ''Temel amacımız, ülkemizin
teknoloji, Ar-Ge, markalaşma ve tasarım kabiliyetini
artırmaktır'' diyen Ergün, şöyle devam etti:
''Bugün demir cevheri ihraç ederseniz 1 lira, sandalye ihraç ederseniz 2
lira, ergonomik ve şık bir tasarımı olan bir sandalye ihraç edersiniz 5 lira
kazanırsınız. Binlerce otomobilin montajından elde ettiğiniz karı, sadece bir
otomobilin tasarımından da elde edebilirsiniz. İnovasyon sürecinde, sınai
mülkiyet hakları, sadece koruma boyutuyla değil, bilgi sağlama boyutuyla da
önemli bir araçtır. Patent, marka ve endüstriyel tasarımdan oluşan sınai
mülkiyet hakları, hem bilginin üretilmesinde, hem de üretilen bilginin
korunmasında önemli bir rol üstleniyor.
Bu nedenle başta KOBİ'ler olmak üzere tüm firmalar sınai mülkiyet
portföylerini çok iyi oluşturmak ve yönetmek durumundadırlar. Biz de yenilik,
teknoloji ve inovasyon gibi kavramların büyük işletmelerin konusu olduğu
şeklinde yanlış bir kanaat var. Aslında üretim, ihracat ve istihdamda olduğu
gibi, yenilikçilik alanında da KOBİ'lerin lokomotif vazifesi görmeleri
gerekir.''
Nihat Ergün, yenilikçiliğin büyük işletmelerin sürdürdüğü bir faaliyetten
ziyade, küçük işletmeleri büyüten bir faaliyet olarak telakki edilmesi
gerektiğini söyledi.
''Şimdi yeni şeyler yapmak lazım'' sloganıyla başlatılan
projeyle KOBİ'lerde yenilikçi kültürü arttırmayı ve üretilen yeniliklerin
korunmasını amaçladıklarını dile getiren Ergün, ''Hezarfen Projesiyle
KOBİ'lerimizin ulusal ve uluslararası pazarlarda fikri ve sınai mülkiyet
araçlarını etkin bir şekilde kullanmalarını, yeni ürün, teknoloji ve projeler
geliştirmelerini, teknoloji trendlerini ve rakiplerini takip edebilmelerini
sağlamayı hedefliyoruz. Tüm bunların yanı sıra projenin, KOBİ'lerin tasarım
ihtiyaçlarının belirlenmesi ve tasarımcılar ile buluşmalarının sağlanması gibi
çok önemli bir hedefi daha bulunuyor'' diye konuştu.
Hezarfen Projesi
Hezarfen Projesi'nin ilk uygulamasını Ankara OSTİM Organize Sanayi
Bölgesi'nde gerçekleştirdiklerini anımsatan Ergün, uygulamada başarılı
sonuçlar elde edince, projeyi ülke genelinde yaymaya karar verdiklerini, bu
kapsamda projeyi Ankara Sincan 1. Organize Sanayi Bölgesi'nde, Konya'da
ve Gaziantep'te de hayata geçirdiklerini bildirdi.
Hezarfen Projesi'ni, KOBİ'lerin ihtiyaçları doğrultusunda geliştirmeye devam
edeceklerini vurgulayan Ergün, projeyi KOBİ'ler açısından daha etkin bir hale
getirmek amacıyla projeye Ar-Ge ve Ür-Ge mühendislikleri, yeni iş ve proje
geliştirme gibi konularda eğitim programları dahil ettiklerini belirtti.
Eğitim programları
Yaklaşık 20 gün sürecek söz konusu eğitimlerin TÜBİTAK Türkiye Sanayi
Sevk ve İdare Enstitüsü tarafından verileceğini ifade eden Ergün,
sözlerini şöyle sürdürdü:
''Öte yandan, 2010 yılında projeye, Endüstriyel Tasarımcılar Meslek
Kuruluşu'nun da katkılarıyla sınai mülkiyetin en önemli bileşenlerinden
biri olan 'tasarım' konusunu dahil ettik. Tasarımın son dönemde, uluslararası
pazarlarda rekabet gücünün artırılmasında çok önemli bir parametre haline
geldiği hepinizin malumudur. Nitekim dünyada fikri mülkiyet alanındaki en üst
düzey kuruluşu olan Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı, 26 Nisan'da kutlanan Dünya
Fikri Mülkiyet Günü'nün 2011 yılı temasını 'Geleceği Tasarla'
olarak belirlemiştir. Dünyada pek çok ülkenin, ulusal tasarım politikaları ve
programları geliştirdiklerini görüyoruz. Bu politikaların temelinde tasarımı,
ekonomik gelişme ve rekabet avantajı kazanmada stratejik bir araç olarak
kullanma hedefi yatıyor. Küresel rekabetin önemli araçlarından biri olan tasarım
konusuna özel önem veriyoruz.''
2009 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla Türk Tasarım Danışma Konseyini
kurduklarını anımsatan Ergün, geçen yıl da tasarımla ilgili kamu, özel sektör,
sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve akademisyenlerin katkılarıyla
Ulusal Tasarım Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nı
oluşturduklarını söyledi.
Bu strateji belgesinde yer alan hedefleri ve faaliyetleri hayata geçirmek
için çalışmalarımıza şimdiden başladıklarını belirten Ergün, ''Çalışmalarımızı
kararlılıkla sürdürerek tasarımlarımızın dünya pazarında tercih edilir konuma
gelmesini, tasarımcı ve sanayici işbirliğinin artmasını ve
'Türk tasarımı' imajının tüm dünyaya yerleşmesini
sağlayacağız'' dedi.
Bazı sektörlerin tasarımını göstermeye çok daha yatkın olduğuna vurgulayan
Ergün, özellikle mobilya, otomotiv, ev aletleri gibi
sektörlerde tasarımın önem kazandığını dile getirdi.
Tasarımın önemi
''Biri 'beni al' diyor, fazla fiyatına rağmen siz onu tercih ediyorsunuz.
Tasarım bu, ürünü yüksek fiyatına rağmen sattıran bir şey'' diyen Ergün, şunları
kaydetti:
''Yeni bir teknoloji, yeni bir tasarım ve onun markalaşma
kabiliyeti, ürünü fiyatına rağmen aldırtıyor. Ülkemizdeki
KOBİ'lerimizin, tasarımı bir rekabet aracı olarak kullanmaya başlamaları
gerekiyor. Esnek ve dinamik yapılarıyla KOBİ'lerimiz, yüksek
Ar-Ge maliyeti gerektirmeyen ve çıktıları daha kısa zamanda ekonomik değere
dönüşebilen tasarımlar üretmelidirler. Bu proje kapsamında, Kocaeli'de bulunan
firmalarımızın yenilikçi tasarımlar yaratma ve geliştirme konusunda önemli
bilgiler ve kazanımlar elde edeceklerini düşünüyorum.
Projenin daha önceki uygulamalarında olduğu gibi, yine patent, marka
ve endüstriyel tasarım konularında seminerlerimiz olacak. Bu
etkinliklerde patent dokümanları kullanılarak, teknoloji ve rakiplerin nasıl
takip edileceği üzerinde durulacaktır. Bu etkinliklerin yanı sıra belli sayıda
firmanın yararlanabileceği etkinliklerle, katılımcı firmalara, Türk Patent
Enstitüsü uzmanlarınca danışmanlık hizmeti verilecektir. Bu etkinlikler,
KOBİ'lerin gerçek hayatta karşılaştıkları sorunların çözümüne yönelik olarak
uygulamalı yapılacaktır.''
Patent başvuruları
Teknoloji destekleri ve ekonomik büyümenin sonucu olarak, sınai mülkiyet
başvurularında artışların oldukça iyi bir ivme kazandığını dile getiren Ergün,
sözlerini şöyle tamamladı:
''2010 yılında, Cumhuriyet tarihinde ilk defa patent ve faydalı model
başvurularımız 11 binin üzerinde çıkmıştı. 2011
yılının ilk ayları itibarıyla yerli patent başvurularında yüzde
50'lik bir artış görüyoruz. 2010 yılı sonu itibariyle marka
başvurularında 85 binin üzerinde başvuruyla Avrupa'da en çok başvuru yapılan
ikinci ülke konumundayız. Aynı şekilde, 2010 yılı verilerine göre
endüstriyel tasarım başvurularında, 30 binin üzerinde tasarımla Avrupa'da üçüncü
sırada yer alıyoruz".
|