Tahıl Ambarı Konya Çöle Dönüyor
Türkiye'nin tahıl ambarı Konya, aynı zamanda ülkenin en büyük ovası konumunda. Ülkedeki ovaların yüzde 40'ı Konya Kapalı Havzası içinde yer alıyor. Bu yüzden tahıl ambarı sözü yanlış değil. Devlet Meteoroloji İşleri Müdürlüğü'nün hazırladığı yağış haritalarına göre, yılın ilk yarısındaki durum bir çölü andırıyor. Bu durumu Konya merkezden çıkıp
Halil Çetik, 400 dönüm arazisine ektiği buğdayın akıbetini öğrenmek için aylardır tarlasına gitmiyor. Onu gitmekten alıkoyan şey, rüyalarına giren kuraklığı gözleriyle görmek istememesi. Şehir dışından gelen oğlunun ısrarı bile onun inadını kıramamış. Bizimle gelmeye ikna oluyor ama tarlasını görünce gözleri buğulanıyor. "Eskiden rahmet olurdu. Bu sene bir damla yok. Ağlayacak duruma geldik" diyor. Göz alabildiğince uzanan tarlasındaki ekinlerin boyu bir karışı geçmemiş ve adeta kavrulmuş. Üstelik bu durum sadece Emirgazili Çetik'in tarlasına has değil. Konya'nın birkaç bölgesi haricinde çoğu yerinde biçerdöver giremeyen tarlalar var. 5 bin nüfuslu Emirgazi ilçesinde bankaya kredi borcu olan çiftçi sayısının 500'e yaklaştığı söyleniyor. Bu sene tıpkı geçen sene gibi kuraklık çiftçiyi ve Konya'yı perişan etmiş durumda. Ovaların yüzde 40'ı Konya'da Türkiye'nin tahıl ambarı Konya, aynı zamanda ülkenin en büyük ovası konumunda. Ülkedeki ovaların yüzde 40'ı Konya Kapalı Havzası içinde yer alıyor. Bu yüzden tahıl ambarı sözü yanlış değil. Devlet Meteoroloji İşleri Müdürlüğü'nün hazırladığı yağış haritalarına göre, yılın ilk yarısındaki durum bir çölü andırıyor. Bu durumu Konya merkezden çıkıp köylere doğru gittikçe daha net görmek mümkün. Buğday, arpa ve çavdar ekilen tarlaların çoğundan değil ürün almak, hayvanlara saman çıkarmak bile mümkün değil. Kuraklığın en çok vurduğu yerlerin başında gelen Emirgazi'de çiftçilik yapan Sezer Kocaman, "Biz kendi karnımızı doyuramıyoruz ki hayvanlarımızı besleyelim" diyor. Konya, Aksaray, Karaman, Isparta, Niğde, Ankara, Nevşehir ve Antalya'ya bağlı 39 ilçeyi içine alan Konya Kapalı Havzası'nda zarar en iyimser tahminle yüzde 50'yi buluyor. Rekolte yarı yarıya düştü Konya Türkiye'nin en büyük ticaret borsalarından birine sahip. Her gün sabah saatlerinde yüzlerce çiftçi ve tüccar bir araya gelerek ürün satıp alıyor. Borsada fiyatlar yükselirken ne üreticinin ne de tüccarın yüzü gülüyor değil. Herkes iki yıldır süren kuraklığın vurduğu tarlalarda düşen verimden şikayetçi. Buğdayın artık bir silaha dönüştüğünü söylüyorlar. Dünyanın ise büyük bir dükkana. Şikago'da satılan buğdayın Konya'daki fiyatları etkilediğinden şikâyetçiler. Konya'nın çiftçileri sadece küreselleşme kadar küresel ısınmadan da şikayetçiler. Kayıp yüzde 75'i buldu İki yıldır süren kuraklığın Konya Ovası'nda buğday rekoltesini yarı yarıya düşürdüğünü vurguluyorlar. Hatta büyük tarım arazilerinin olduğu Karatay ilçesinde 30-40 köyde 7-8 yıldır ürün alınamadığını söylüyorlar. Sarnıç Köyü'nde çiftçilik yapan Mevlüt Sarıbaş, eskiden 7 ton ürün aldığı 10 dönümlük tarlasından bu yıl ancak 1-2 ton alabildiğini belirterek "Bunun sebebi tamamen yağmur. Nisan ve mayısta yağması gereken yağmur yağmadı. Kıraç bölgelerde yüzde 75 kayıp var" diyor. İnsan eliyle kuraklık Kuraklığın sebebinin küresel olduğu kadar insan da aynı zamanda. Konya'da tarlaları sulamak için tam 90 bin kuyu açılmış. Bunun 60 bini kaçak yani ruhsatsız. Doğa Derneği Genel Müdürü Güven Eken, Konya Kapalı Havzası için hazırladığı bir raporda "Kurtuluş Savaşı'nda ülkemizi düşman zulmünden kurtarmaya çalışıyorduk. Bugün ise kendi zulmümüzden kurtarmamız gerekiyor" derken haksız değil. Konya'daki durumun sorumlusu küresel ısınma olduğu kadar insan eliyle açılan ruhsatsız kuyular aynı zamanda. Ancak köylülerin de başka çaresi kalmamış. Bu da Konya havzasının altını oyuyor. Su çok derinde Konya Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Tahir Nalbantoğlu'nun verdiği bilgilere göre, kuyulardaki su her yıl bir metre daha derine kaçıyor ve kalitesi bozuluyor. Böyle giderse, Tuz Gölü çevresinde başlayan çoraklaşma ve çölleşme tüm ovaya yayılabilir. Altınekin Köyü'nden çiftçi Kadir Yaralı da bu gerçeği doğruluyor: "Su artık ancak 100 metreden çıkıyor. Eskiden bir dönümden 36 teneke buğday ve arpa alırken, bu yıl ancak 10 teneke alabildik."
Tuz Gölü son günlerini yaşıyor Doğa Derneği Genel Müdürü Güven Eken, "Dünya üzerinde tarihi bir olay yaşanıyor. İki milyon yaşındaki Tuz Gölü'nün son günlerini görüyoruz" diyor ama hâlâ son bir umudu var.. * Kuraklığın ve susuzluğun boyutları nelerdir? Yoğun olarak hangi bölgelerde sorun yaşanacak? Türkiye'nin orta bölgesinde, Konya Kapalı Havzası, göller bölgesi, Burdur, Akarçay Havzası. Kuraklık ve susuzluğa bağlı olarak birincil sorun buralarda yaşanacak. Buralar tarımsal su kullanımının en yüksek olduğu yerler. Bu nedenle birinci derecede risk bölgeleri oluyor. Orta Anadolu, Konya, Aksaray, Karaman'ın kuzeyi, Burdur, Afyon'un bir kısmı ve Kayseri'nin bir kısmı da ciddi sıkıntı görecek. Bu bölgeler iklim değişikliği olsa da olmasa da risk altında. Tarımda kullanılan suyun büyük kısmı %50 ile 90 arasındaki kısmı israf ediliyor. Bölgede yeraltı suları aşağı iniyor, giderek ve göller kuruyor. * Kuraklık ne durumda, durdurulabilir mi? Bugünkü tarımsal üretim şekliyle gidişat bir 10 yıl daha süremez. Çünkü bölgede -orta Anadolu bölgesi- suya aç bitkiler yetiştiriliyor (şeker pancarı, mısır ve yonca) ve bu bitkiler çok su tüketiyor. Kuraklığın ana sebebi tarımsal kullanım yanlış ürün deseni seçimi. Afet önlemleri gerekli Damlama sulama mecbur olmalı ve tarımda doğru ürün deseni seçimi yapılmalı. Bunlar olursa büyük bir çapta iklim değişikliği yaşansa bile Türkiye'nin kuraklık sorunu kontrol edilebilir ama hızlı bir şekilde afet önlemleri alınmalı. * İnsanlara ve doğaya nasıl yansıyacak? Tuz gölündeki flamingolar yok oluyor, martı çeşitleri yok oluyor, 10 kadar endemik bitki türü yok oldu. Ördek türleri yok oluyor. Orta Anadolu'da ki turnalar azalıyor. 10 tane kuş türü en azından tükendi. Konya havzasında büyük bir hızla canlı türlerinin nesli tükeniyor. Önüne geçilmezse Konya havzası göller bölgesindeki kırsal nüfus tamamen ortadan kalkabilir. İstanbul ve İzmir başta olmak üzere büyük şehirlerdeki içme suyu sıkıntısı yaşanacak. Kısır döngüye dönüşecek olay. Tarımsal üretimdeki büyük kayıplar ekmeklik buğdayın azalması. İnsanların karnını doyuracak kadar ekmeklik buğday üretilememesi ve buğdayın ithal edilmesi ekmek gibi temel besin maddelerinde dışa bağımlılık... Konya havzasının yaşı yaklaşık 2 milyon. Son 10 yıldır tükenmekte artık son dakikalarını yaşıyor. Dünya üzerinde tarihi bir olay yaşanıyor. 2 milyon yaşındaki Tuz Gölü'nün son günlerini görüyoruz. Hala önüne geçebiliriz sorunun.
Konya Jeoloji Mühendisleri Odası Bşk. Tahir Nalbantoğlu / Dönüş zor ama imkânsız değil İklimin döngüsü olmazsa çölleşmeyi bekliyoruz. Bir başka beklentimiz kuyulardan çekilen suyun daha derine gideceği, çünkü hatalı sondajlar var. 65 bin kuyu atadan kalma yöntemlerle yapılmış. Bu uzun yıllarda çoraklaşmaya yol açar. Suyun kalitesi de bozulur. Kuyular artarsa sulama alanı daralacak. Üstelik geri dönüş çok zor bazen de imkânsız. Susuzluk, kalitesiz su ve kuraklık Konya ovasını sarabilir. Yanlış açılan kuyulardan yapılan vahşi sulama çoraklaşmayı hızlandırdı. Konya ovası, ülkedeki düz ovaların yüzde 40'ını oluşturuyor. Geri dönülmez diye bir şey yok ama ne kadar geç kalınırsa süre uzuyor ve makas açılıyor. Hemen başlarsak 10 yılda eski haline dönüştürme şansımız var. Ürün planlaması, hatalı sondajların ayıklanması ve ideal bir model oluşturup işe başlamak lazım. İpin ucu kaçmış durumda. Akşehir, Tuz Gölü, Ereğli Sazlığı, Meke Gölü neredeyse kuruma noktasında. Konya Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Kara / Sürdürülebilir tarım çözümdür Konya'da yağış az ve zamanında değil. Sıkıntı arttı. Tuz Gölü havzasında ağırlıklı bu sıkıntı. Bu sıkıntının adı çölleşme ve bariz görünüyor. Bunun çözümü sürdürülebilir tarım. Gelinen noktada Konya'da tarım arazilerinin yüzde 14'ü sulanabiliyor. Metrekareye 250 mm'den az yağış düşerse burası çöl kabul edilir. Bizde 10 yılda 323 mm'den 283 mm'ye düşmüş. Yeraltı suları azaldı ve su aşağılara indi. DSİ de söylüyor, tabandaki suları fazla kullanıyorsunuz, üstten fazla beslenemiyor diyor. Eskiden Konya'da bir dekardan 223 kilo buğday alabilirdiniz. Şimdi 50 dekardan alınan ürün 1 dekardan alınandan az.
Tahir Kocatürk: (Çiftçi) / Bir başak bile çıkmadı 270 dekar tarlam var, hiç başına gitmedim. 1 tane başak koparmak nasip olmadı. Bir koyun 100 YTL, yemin torbası 35-40 YTL'yi buluyor, yediği yemi kurtarmıyor. Zehni Koçaker: (Çiftçi, Karapınar - Sazlıpınar köyü) / Biz de hayvanlar da aç 24 bin dönüm arazimiz var. Bu yıl dört sefer su verdik. 5-6 senedir kuraklık çok kuvvetli. Hayvanlar aç kalıyor, biz doymuyoruz ki onları doyuralım. Asım Düzgüner (Çiftçi, Karapınar - Yeşilyurt köyü) / Kuyu suyu acı ve tuzlu Çiftçi perişan. Tadımız yok. Geçen sene daha iyiydi. Tarlalara en az beş saat su vermemiz gerekiyor ama üç saat verebiliyoruz. Su hem acı, hem de tuzlu. Mustafa Eseroğlu: (Çiftçi, Akçaşar köyü) / Marttan beri yağmıyor Martta kar yağdı sonra yağmur görmedik. Duaya çıktık, et, pilav yedirdik,
hocalar, insanlar geldi ama yağmur gelmedi. 36 dönümden 10 ton ürün
almadım. |