emleketin neresini tutsak elimizde kalacak! Çok hızlı bir şekilde her türlü ayrımcılığı kovalamak lazım! Son günlerde Sulukule sakinlerine bozuk para muamelesi reva görülüyor. 'Topal Kentsel Dönüşüm Projelerinin' yeni mağdurları Çingeneler ya da şıklaştıralım Romanlar! Hâlâ kendi içlerinde de kesinleşmiş bir tanım olmadığından bu satırlarda her ikisiyle birden anma daha doğru sanırım.
Hindistan'dan bin yıl evvel yola düşmüş küresel gezginlerin, Sanskritçe yolculuklarında Türkiye'de konaklayanlar da en az Avrupalı kardeşleri kadar zor durumda. 1100 yıldır, diyorlar 1100 yıldır bize "sizden adam olmaz!" dediler. Biz de inandık buna!
1934 tarihli ayıp ötesi ve gayri insani kanun, Çingene yazar Mustafa Aksu'nun da çabalarıyla 2006'da değiştirilse bile uygulamada hâlâ feci sayılırız. Malumunuz bu kanunla, Türkiye'ye muhacir olarak alınmayacaklar arasında anarşistlerin, casusların yanına Çingene yurttaşlar da eklenmişti. Hani onları hep hapçı, kapkaççı, hırsız ve ziyadesiyle sarhoş biliriz ya! Zaten anarşistleri iyi biliriz, casuslarınsa pardesülerinin yakası kalkık!
Hoş Batı 'medeniyetleri' seviyesinde ayrımcılık da bizdekini aratmıyor. Irkçılığın korsan sürümleri piyasada. Yekten tüm ötekileri kokulu sabun yapmaktan daha az zahmetli ve ucuz hem! Avrupa'da örtülü bir ırkçılıkla, sözümona 'güvenlik' amaçlı etrafı duvarlarla çevrili Roman mahalleleri, hastaya çağrıldığında ambulansın gelmeyi reddettiği yerler varmış. Avrupalılar 15 yıl önceki ilgilerini yitirmişler Romanlara karşı. Sorunların çözümlerinde isteksiz davranabiliyorlar. Bazı okullarda Romanlar için ayrı bir sınıfın olduğu ve o çocuklara "zihinsel engelli" muamelesi yapıldığı söyleniyor. Macaristan'da hastaneye başka bir nedenle sağlık hizmeti almaya giden Roman kadının kendi istemi dışında kısırlaştırıldığı da!.. Avrupa medyası kendine yeni bir suçlu profili keşfetmiş Roman yurttaşlardan. Suçluyu sarışın uzun boylu diye tanımlasanız da tarifi esmer olarak algılamakta ısrar edebilirler her an!
Çok azımızı küçükken anneleri "Yaramazlık yaparsan seni Çingenelere veririm'' diye korkutmamıştır. Kürtçeye "Mıtrip ya da Karaçi''ler olarak çevrilmiş bu global gezginler en temel haklarını aramaya başladılar ama. Arayacaklar da! (H)edefleri (h)erkese temel hak ve özgürlükleri sağlamaktan tutun, sözlüklerdeki, kitaplardaki ayrımcılık, aşağılayıcı ifadeler içeren 'dil' ile mücadeleye kadar... Dört yıldır yayını süren Cennet Mahallesi dizisinden, Mastika'dan, Ağlama Değmez Hayat'ın bestekârı Mehmet Uğur'dan bildiğimiz Çingeneler ya da 'sevimli hale getirip evcilleştirme girişimi' niyetleri ile (mi?) Romanlar, artık biz de varız diyorlar. Bir süredir sessiz sedasız, sivil sivil örgütleniyorlar.
Normaller! de var
Ankara Kale'de mahalle sakinlerinden eteğini badem gözlü esmer çocuğun çekiştirdiği genç Çingene kadının, "Bu mahallede oturanların hepsi Roman mı?" sorusuna verdiği "Yok, normal insanlar da var!" cevabı çok manidar. Yerleşik düzene geçemeyişleri, tutunamayışları, eskiden yapabildikleri mesleklerin zamanla değerini yitirmesi, suça bulanmamak için hiçbir nedenin olmayışı, Romanların da dışarıya doğru bir duvar örmelerini beraberinde getirmiş. Zonguldak'ta Roman mahallesinde, taziyesi olan bir evin önünde sabaha kadar yanan ateşi 'normal'ler "Ölülerini yiyor bu Çingeneler!'' diye yorumlarmış meğer! Oysa zaten çok ufak olan eve öleni sığdıramadıkları, kapı önünde sabaha kadar ateş yakıp ölenin başında bekledikleri, 'normallerin' aklına gelemeyen bir gerçektir!
Bir süredir kırkın üzerinde dernekleriyle, bunların bir kısmından oluşan federasyonuyla Romanlar, kaleye şut atmaya, maçta olduklarını anlatmaya çalışıyorlar. Teşebbüslerini desteklemek ve mümkünse topyekûn vicdanlara, 301'i, Güvercin Hrant'ı, tüm ezilenleri birlikte hatırlatmak pek faydalı olacak! Değil mi ki aynı gök aynı güneş altındayız, varsın onlar kendi ezgilerinde raksetsin, varsın bir kısmımız halay çekelim. Rüzgarın önüne düşürdüğü çerçöp olmayalım diye, herkesin acilen doğrudan ya da dolaylı ayrımcılığın izini sürmesinde yarar var. Yaşamı korumayı ve paylaşmayı, aynı komikliğe gülme isteğini ziyan etmemek lazım!
|