Sulak Alanların Kaybı Sel...
Marmara Denizi Kadar Sulak...
4. Peyzaj Mimarlığı Öğrencileri...
Ege Belediyelerinden Bakanlığa Dava!
3. Havalimanında "Sulak Alanlar"...
3. Havalimanına Özel Sulak...
Sulak Alan Yönetmeliği Yaşam Alanlarımızı Tehdit Ediyor!
Sulak Alanların Korunması ile ilgili yönetmeliğin değştirilmesi üzerine, TMMOB Peyzaj Mimarları Odası, bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada, kamusal alanların yapılaşma tehditi ile karşı karşıya kalacağı vurgulanarak, "Sulak Alan Yönetmeliği'nde yapılan değişiklik yaşam alanlarımızın tehditi demektir" denildi.
Sulak Alanlar Yönetmeliği değişti. Yeni yönetmelik, Orman ve Su Bakanlığı tarafından Resmi Gazete`de 04.04.2014 tarih ve 28962 sayı ile yayımlanıp, yürürlüğe girdi. Yeni yönetmelik, sulak alanları 'ulusal öneme sahip' ve 'mahalli öneme sahip' olarak ikiye ayırıyor. Yeni yönetmeliğe sivil toplum kuruluşlarından tepkiler gelmeye devam ediyor. TMMOB Peyzaj Mimarları Odası da, bir basın açıklaması yaparak, yeni düzenlemeyi değerlendirdi. Peyzaj Mimarları Odası, kamusal varlıkların yapılaşma tehditi ile karşı karşıya kaldığının altını çizerek, uzmanlık alanı sulak alanlar olan peyzaj mimarlığı disiplininin görmezden gelindiğini kaydetti. Oda, yönetmelikteki değişiklik ile hedeflenenin 3. havalimanı projesi içinde kalan sulak alanlar olduğunu iddia etti. Peyzaj Mimarları Odası, yönetmelik değişikliğini yargıya taşıyacak.
İşte o açıklama: "Yapılan düzenleme koruma bölgeleri daraltılıyor, sulak alanlarımızın yok edilmesi hızlandırılıyor. Yeni yönetmelikte sulak alanlar ‘ulusal öneme haiz sulak alanlar` ve ‘mahalli öneme haiz sulak alanlar` olarak iki ana başlığa ayrılıyor. Sulak alanların ‘ulusal` ve ‘mahalli` olarak, mahalli öneme haiz sulak alanlardaki yapılaşmaya, tahribata dair izinlerin Bakanlık taşra teşkilatı tarafından verileceğini hükme bağlıyor. Sulak alanlar, yeryüzünün en zengin ve en üretken ekosistemlerini oluşturmaktadır. Bu alanlar yöre insanlarına ve ülkenin geneline geniş yelpazede hizmet veren oldukça karmaşık doğal sistemlerdir ve yeryüzündeki başka hiçbir ekosistemle karşılaştırılmayacak ölçüde işlev ve değerlere sahiptir. Sulak alanlar, tropik ormanlardan sonra biyolojik çeşitliliğin en yüksek olduğu ekosistemlerdir. Pek çok tür ve çeşitteki canlılar için uygun beslenme, üreme ve barınma ortamı olan sulak alanlar, yalnız bulundukları ülkenin değil, tüm dünyanın doğal zenginlik müzeleri olarak kabul edilmektedir. Yakın çevresinde yaşayan halkın yaşamında önemli yer tutan, bölge ve ülke ekonomisine katkılar sağlayan sulak alanlar; doğal dengenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması yönünden de diğer ekosistemler içinde önemli ve farklı bir yere sahiptirler. İklim değişikliğinin insanlar ve yaban hayatı üzerinde etkileri artıkça sulak alanların hızla değişen koşullara uyum yeteneği vazgeçilmez bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla da dünya çapında sulak alanlara ve onların işlevlerine verilen değer üzerine araştırmaların artması doğaldır. Peyzaj mimarlığı ana bilim dalı içerisinde yer alan sulak alanların yönetimi, planlanması ve onarım teknikleri olduğu halde Ulusal ve Mahalli komisyonlarda, yer verilmemesi dikkat çekicidir. On üç kişiden oluşan ve özellikle Bakanlık tarafından görev yapacak olan kamu personelinin sulak alanlar konusunda teknik, bilimsel niteliğe sahip olup olmadığı bilinmeyen kişilerce böylesi bir peyzaj tipolojisi hakkında karar verilebilecektir. Koruma bölgeleri sadece "ulusal öneme haiz" sulak alanları kapsar hale getirildi. "mahalli öneme haiz" sulak alanlar koruma bölgeleri kapsamına girmemektedir. Odamız, sulak alanlar üzerinde böylesi bir tanımlama yapılmasını önemli biyoçeşitliliğe sahip olan, orman alanlarını, içinde barındırdığı flora ve fauna açısından endişe verici bulmakta, yaban yaşamını tehdit eden ve endemik türleri barındıran bölgelerde, imar çalışmaları yapılabilecek, rantın, talanın hukuki zemini tamamlanması yönünde hazırlanan Yönetmelik değişikliğini yargıya taşıma kararı almıştır. Odamız; Sulak Alanlar Yönetmeliğinde ki söz konusu düzenlemelerde özellikle sınır tespitleri , koruma kullanma dengesi ve alan yönetimlerinde raporların ULUSAL VE MAHALLİ KOMİSYONLAR tarafından yürütülecek olması şeklindeki düzenlemenin yer aldığı Madde 31 ve Madde 33`te yer aldığı hali olan KOMİSYON oluşumu ile ilgili kurum –kuruluş ve meslek disiplinleri belirlenirken "......biyoloji ve ziraat bilim dallarından, aynı daldan olmamak şartıyla iki, sulak alanlar konusunda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarından iki olmak üzere toplam 13 kişiden oluşur....." şeklindeki düzenlemeye mesleki anlamda eksikli düzenleme sebebi ile itiraz etmeye hazırlanmaktadır. 18 Mart 2014 tarihinde Milli Parklar Yönetmeliğinde yapılan değişikliğin daha mürekkebi kurumadan tüm doğal varlıklarımızın metalaştırılması yönünde atılan bu adım yaşam alanlarımızın ipotek altına alınmasıdır. Hedef 3. havalimanı projesi alanı içinde kalan sulak alanlar... Yeni yönetmelikle İstanbul'a yapılması planlanan 3. Havalimanı projesinin yer alacağı bölgede bulunan sulak alanlar ‘mahalli öneme haiz` olarak tanımlanıyor. Sulak alan yönetmeliği, Trakya‘ya, İstanbul`a hayat veren Terkos gibi önemli havzaları beslemektedir. Eski maden sahaları olması bu alanların on yıllardır kendi ekosistemlerini oluşturarak sulak alan haline gelmeleri gerçeğini değiştiremez. Bilimsel olarak bu bölgeler sulak alandır. Kavramsal kargaşa yaratılarak, bu sulak alanların önemsiz gösterilmesi sağlanmakta, doğa katliamına bir kez daha zemin oluşturulmakta, kamuoyu yanıltılmaya çalışılmaktadır. Yönetmeliğe eklenen geçici maddeyle, yönetmelik yayınlanma tarihinden önce faaliyete geçmiş olan ve bu yönetmelik kapsamında izin almamış işletmeler, yönetmeliğin yayımından itibaren iki yıl içerisinde Bakanlıktan izin almaları şartı ile faaliyetlerine devam edebilecek. Peyzaj Mimarları Odası olarak, geçici madde ile sulak alanlardaki mevcut yapılaşmanın kabul edildiğini ve doğal talanının teşvik edilmektedir. Sulak alanlar korunmaması takdirde ciddi bir su krizi ortaya çıkacağını belirtti. Yönetmelik Tanımlar başlığı altında yer alan MADDE 4 – (1) ile bu Yönetmelikte geçen tanımlar yer almaktadır. Sulak alanların bilimsel varlıkları ile ilgili terim ve tanımları konusunda mesleki anlamda bir yeniden değerlendirileceği, "ulusal önemdeki sulak alanlar" ve "mahalli önemdeki sulak alanlar" olarak ikiye ayrılmış olmasının bilimsel olarak nasıl bir sonuçla karşılanacağı gerçekliğinin ortaya konulacağı, Yapılan düzenlemeyle Türkiye genelindeki tüm sulak alanların yapılaşmaya açılabileceği olası tehdidi olup olmayacağı, koruma bölgeleri içerisinden tabii sulak alanların ekolojik karakterini ve fonksiyonlarını olumsuz yönde etkileyecek ölçüde yerüstü ve yeraltı suyu ile ilgili çalışmaların bilimsel olarak ne yönde yapılması gerekliliği, yapılan düzenlemenin, sistemi besleyen akarsularla diğer yüzey sularının yönleri izinsiz değiştirilip/ değiştirilemeyeceği ve sistemde su depolanamayacak olması gibi bir tehdide açık olup olmadığı, "Sulak alanlardaki su rejimini etkileyebilecek her türlü faaliyet için planlama aşamasında ulusal öneme haiz sulak alanlar ve Ramsar alanlarında Genel Müdürlüğün, mahalli öneme haiz sulak alanlarda ise Bölge Müdürlüğü`nün uygun görüşü alınacak." şeklinde sulak alan yönetimlerinin yetki devirlerinde süreçlerin olumsuz etkilenip etkilenmeyeceğine kadar bir dolu soru ve yetkililerden yanıtının alınamayacağını bildiğimiz sulak alanlarımız üzerinde tehlikeli bir süreç başlanmış bulunmakta. Söz konusu düzenlemenin birincil derecede İstanbul 3. Havalimanı projesi sınırları içerisinde yer alan sulak alanlar ile ilgili bir düzenleme olduğu inancı ile , bir alanın mahalli öneme haiz sulak alan olarak belirlenmesi için alanın bulunduğu mülki sınırlar dikkate alınarak, bakanlık taşra teşkilatı tarafından hazırlanan rapor, mahalli komisyonda görüşülerek Genel Müdürlüğün onayına sunulacak kuzey İstanbul`da bulunan yer üstü ve yer altı suları ile birlikte havza niteliğinde yaratacağı olumsuzluklar bilindiği halde projenin yatırım başlığı altında ele alınması üzücü değil midir? TMMOB Peyzaj Mimarları Odası olarak, mahalli öneme haiz bir sulak alan olarak değerlendirilmesi halinde, alanın sınırları tespit edilerek alana ilişkin koruma ve kullanma esasları belirlenecek denmektedir. Bu durumun alan ve çevresinde yürütülecek faaliyetler, belirlenen koruma kullanma esasları çerçevesinde bakanlık taşra teşkilatı tarafından değerlendirilerek sonuçlandırılacak olmasının, alanların izlenmesi yapılarak yılda bir kez mahalli komisyona rapor verilecek olmasının, ve özellikle Yönetmeliğin yayınından önce bakanlıkça onaylanarak yürürlüğe giren Sulak Alan Koruma Bölgesi sınırları, yönetmeliğe uygun olarak revize edilene kadar mevcut haliyle geçerli olacak " şeklinde yapılan düzenlemede hem sulak alanlarının sınır revizyonunda olası yapılaşma tehdidini görüyor ve ret ediyoruz." |