|
MMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi'nin III. Olağan Genel Kurulu ve Seçimleri 14-15 Şubat 2004 tarihlerinde yapılmış ve yönetim kurulu üyeleri belirlenmiştir. Seçilen III. Dönem Yönetim Kurulu asıl-yedek üyeleri ve görev dağılımı aşağıdaki gibidir.
"Demokratik Oluşum" grubu tarafından Şube Genel Kurulu'na önerilen adayların
tamamından oluşan yönetimimiz, insanı, çevreyi, sosyal adaleti ve gelecek
kuşakların yaşam hakkını dikkate alan bir "planlama" anlayışını "var etme"
ilkesi doğrultusunda şubemizde yapılan çalışmaları sürdürmeye kararlıdır.
Çalışma dönemimiz boyunca, bu temel bakış açısı çizgisinde, tüm kişi ve
kurumlarla ortak çalışma zemini yaratmaya çalışacağız.
Saygılarımızla bilgilerinize sunarız.
TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI ANKARA ŞUBESİ
III. DÖNEM YÖNETİM KURULU
Başkan : E. Serdar KARADUMAN
II. Başkan : Buğra GÖKÇE
Yazman : Eser ATAK
Sayman : Şennur ALDEMİR
Üye : Hayriye ÇELİK
Üye : Sibel KÜÇÜK
Üye : Cenap YOLOĞLU
YEDEK ÜYELER
Özgür ALMAÇ
Savaş Zafer ŞAHİN
Murat ÇEVİK
Dilek YILDIZ
Özce YALINER
Gülcan DURMUŞOĞLU
Kaan SAKAKLI
II. OLAĞAN GENEL KURUL BİLDİRGESİ AÇIKLANDI
1980’li yıllardan itibaren politik ve ideolojik düzeyde neo-liberal yapılanmanın hegemonyasını kurmasıyla başlayan ve devam eden süreçte, planlama bir bütün olarak dışlanmıştır. ve planlama karşıtı karar verme süreçleri zirveye ulaşmıştır. Planlamanın pasifize edilmesinin altında bu yeni yapılanmanın etkileri açıkça görülebilmektedir. Neo-liberalizm ve ona
bağlı popüler söylemler kentleri de etkisi altına almıştır.
Piyasa mekanizması ile şekillendirilen ve insanları dışlayan uygulamalar bunun en açık ifadesidir. Merkezi ve yerel iktidarların yaptıkları sistematik uygulamalarla bu yaklaşım söylem ve pratikte daha çok içselleştirilmiştir. Bu mantık çerçevesinde, kentler birer rant kaynağı olarak iktidar ve iktidar yandaşlarının odak noktası olmuştur. Böyle bir kaygının kentleri tahrip etmesi yanında planlama etik ve ilkelerini göz ardı ederek planlamayı işlevsizleştirmesi de kaçınılmazdır. Çünkü planlama etik ve ilkelerinin baskın ideoloji ile derinleşen bir çelişki içinde olduğu açıktır.
Planlama kurumuna ve kentlere yönelen bu anlayışın başkent Ankara’yı da etkisi altına aldığı özellikle son yıllarda açıkça görebilmekteyiz. Yapılan uygulamalar sonucu kentlerde var olan sosyal, politik ve ekonomik eşitsizlikler daha da artmış ve artmaya devam etmektedir. Bir yanda piyasa güçlerinin bir yanda da yerel yönetimlerin bu eşitsizlikleri arttırıcı yönde sürdürdükleri politikalar yapısal olarak bu olumsuzlukları daha da arttırıcı niteliktedir.
Bütün bunlara ek olarak planlama mevcut uygulamaları yasallaştırmak amacıyla bu anlayışın bir aracı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde kentlerde dışlananlar ve yoksullar popüler uygulamalarla birer oy potansiyeli olarak değerlendirilirken, yapısal uygulamalarla kent ve kent merkezleri iktidar sahipleri ve yüksek gelir gruplarına hitap eden mekanlar haline getirilmektedir. Planlamanın dışlanması ve yapılan uygulamaların meşrulaştırılması amacıyla planlamanın bir araç olarak kullanılmasına karşı tavır almak plancıların en önemli görevlerinden biri haline gelmektedir.
Bunlara ek olarak kentsel kaynakların savurganca tüketilmesi ve kente ilişkin değerlerin acımasız biçimde yağmalanmasının sonucunu oluşturan eşitsizliklerin daha da yoğunlaştığı, yerel yönetimler-imar ve şehirleşme yasa tasarılarının gündemde olduğu ve kentlere yönelik önemli yasal-kurumsal değişikliklerin yaşandığı bir dönemde şehir plancılarına düşen görevler daha
önemli bir hale gelmektedir.
Bugün plancılara ve onların meslek odasına düşen görev, planlamaya ve kentlere yönelen bu yağmacı yaklaşım karşısında toplum ve kamu yararını gözeten, onların çıkarlarını savunan yeni bir planlama anlayışı ile bunun yasal çerçevesini geliştirmek yönünde tartışmalar yaparak, sosyal adaletin sağlanması ve yaşanabilir kentler yaratılması için tüm çabasını göstermek
olmalıdır.
|
