b>AKM’nin yıkılma histerisi yeniden tırmanıyor. Mehmet Y. Yılmaz’ın "Yıkım isteğinin ardında ne var?" (Cuma, 5 Ekim 2007) başlıklı yazısını okuyunca, bu yıkım işinin yavaş yavaş temelsiz polemiklere, mimarlık açısından kabul edilemeyecek gerekçelere yol açtığını şaşırarak, üzülerek okudum.
Mehmet Y. Yılmaz’ın yazısından bir bölümü yazıma alacağım, yıkılma girişimlerinin anlamsızlığı bir kez daha ortaya çıkıyor:
"Atatürk Kültür Merkezi’nin yıkılarak, yerine yenisinin yaptırılmasına ilişkin kanun tasarısının görüşüldüğü komisyon toplantısında AKP milletvekili Necat Birinci, AKM’nin İstanbul siluetine bir katkısı olmadığını, yerine Türk mimarisini ifade edecek bir yapı yapılmasının gerekli olduğunu söyledi.
AKM’nin, modern mimarinin ilginç uygulamalarından biri olduğu ve Cumhuriyet dönemi Türk mimarisinin 50 önemli eserinden biri olarak kataloglara girdiğinden belli ki Birinci’nin haberi yok."
Yılmaz, şu sorunun yanıtını bekliyor: "Yıkım isteğinin ardında ne var?"
İstanbul siluetini bozan otellerden, başta Gökkafes’ten söz etmeliydi sayın milletvekili.
* * *
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, yıkılacak binanın yerine 2010’a kadar yenisini yapamayacaksak, orayı yıktırmam, demiş. Sağduyu bunu gerektiriyor. 2010 İstanbul Kültür Başkenti olayına çok az zaman kaldı, bunca yapılacak iş arasına bir de yıkıcılığı neden katıyorsunuz?
Operacıların, tiyatrocuların, müzikçilerin temsil verecekleri, çalacakları tek bina yokken bunun yıkılması, sanatlarını icra etmesinler demek. Binanın yerine iki yılda hiçbir şey yapılamayacak, yıkılsın diyenler bunu biliyor ama hesapları başka. Yasak savma kabilinden bir salon ve görkemli alışveriş merkezi yapmak.
Necat Birinci’nin İstanbul siluetine katkısı olmadığı gerekçesini ileri sürerken, bu binanın mimarlık tarihindeki yerini bilmesi, araştırması gerekirdi. Bir üniversite öğretim üyesinin bu konuda daha farklı düşünmesini beklerdim. Türk Dili ve Edebiyatı profesörü olan Birinci, öğrencilerine Mimar Sinan’ın eserlerini görmelerini salık verirmiş. Demek ki mimarlık tarihine önem veriyor. Konu AKM olunca yaklaşım değişiyor.
Yılmaz’ın sorusunun yanıtını, ben geçmişteki örnekleri anımsayarak vereyim. Şimdi moda çok amaçlı (!) salonlar. Konser salonu, tiyatro salonu, opera salonu diye bir ayrım yok, çok amaçlı (!) neleri içeriyor. O salonda düğünler yapılacak, iftarlar verilecek, belki de toplu sünnetler yapılacak, şirket yıldönümleri kutlanacak, doğum günleri düzenlenecek. Zaman kalırsa da, sanatçılar sahne yüzü görebilecekler.
* * *
Ertuğrul Günay’ın bu yıkımı önleyeceğinden kuşkum yok. Hele 2010’a bu kadar kısa süre kala.
|