|
00. Yılını, Anadolu'da 100 sınıfı aydınlatarak kutlayan bir dünya markası Osram'ın Türkiye'deki Pazarlama ve İletişim Müdürü Serkan Özkök, konuk olduğu YEM-Yayın standında Osram'ın hedefleriyle ilgili sorularımızı cevaplandırdı.
Osram olarak Ankara Fuarı'na ilk katılışınız mı?
Evet bu sene fuara ilk kez katılıyoruz. Ankara ve çevresinde çok ciddi bir pazar var. Özellikle Türkiye çapında büyük projelere imza atan pek çok firmanın merkezi Ankara'da. Ankara bölgesindeki stratejik çalışmalarımız sonucunda bu bölgeye ağırlık vermeye başladık. Ve bunun da karşılığını görüyoruz. Fuarda da bunun karşılığını alacağımızı düşünüyoruz. Bunun devamı da gelecek. İstanbul'daki Yapı Fuarı bu işin şampiyonlar ligi. Bu ligde fark edilebilmek için çok ciddi yatırımlar yapmak gerekiyor. Şu anda daha küçük çaplı projelere imza atıyoruz. Ama Ankara bölgesi üzerinde durduğumuz için öncelikle Ankara'daki fuara katıldık.
Osram olarak proje bazlı mı çalışıyorsunuz?
Osram satışlarını üç kanaldan gerçekleştiriyor. Son kullanıcıya yönelik marketler kanalımız var, ticari amaçlı kullanım için toptancı kanalımız var ve projeler için O-yem dediğimiz armatür üreticisi firmalar var ya da projelere direkt ürünlerimizi veriyoruz. Türkiye bu anlamda ciddi bir pazar. Özellikle ekonomik kriz ve depremden sonra Türkiye'de ciddi bir hareket başladı, bunu net bir şekilde görebiliyoruz. Dünyadaki Osram merkezi de bunu görebiliyor. Zaten yapılan değerlendirmelerde dünya üzerinde üç önemli pazar var. Bunlardan bir tanesi, Doğu Avrupa pazarı ki Türkiye de bu pazarda yer alıyor. İkincisi Yakındoğu pazarı, savaşlardan sonra orada da ciddi bir yatırım var. Üçüncüsü de Asya pazarı. Biz Türkiye olarak Doğu Avrupa ve Yakındoğu pazarında ciddi bir rol oynuyoruz. Bunu değerlendirmek istiyoruz. Öncelikli olarak iç pazarda satışlarımızı artırmak daha sonra da çevre ülkelerde satışlara devam etmek istiyoruz.
Osram'ın ürün yelpazesinde neler var? Fuarda ön plana çıkarmaya çalıştığınız ürünleriniz var mı?
Osram dünya üzerindeki en büyük iki lamba üreticisinden biri ve bizim ürün yelpazemizde beş binden fazla ürün var. Doğduğunuz andan ölene kadar Osram ürünleriyle iç içe yaşıyorsunuz. Bunların bazılarını direkt kullanıyorsunuz bazıları dolaylı yoldan hayatınıza giriyor. Ve biz bu beş bin ürünümüzden bu fuarın kimliğine uygun olanları sergilemeye çalışıyoruz. Bizim en büyük özelliğimiz, dünyada sadece lamba üreten tek büyük firma olmamız. Yarı mamüllerimizi de kendimiz üretmeye çalışıyoruz. Özellikle makine parçalarını kendimiz üretmeye çalışıyoruz ve kendi ekibimiz tarafından bunlar fabrikalarımıza monte ediliyor. Bu da hem maliyet, hem teknoloji avantajı getiriyor.
Osram'ın Türkiye'de üretimi var mı?
Türkiye'de üretimimiz yok ama bu Osram'ın stratejik bir kararı değil, Türkiye'nin ekonomik durumuyla ilgili bir durum. Bundan yaklaşık on küsur sene öncesine giderseniz, esasında Türkiye lamba üretiminde ciddi bir merkezdi. Ancak daha sonraki ekonomik olumsuzluklar ve depremin olmasıyla birlikte Türkiye önemini yitirdi. Şu anda Türkiye'ye en yakın üretim merkezi Doğu Avrupa'da. Rakiplerimizden Philips Polonya'da, General Electric Macaristan'da üretim yapıyor. Bizim en son kurduğumuz fabrika da Slovakya'da üretim yapıyor.
Osram kaç senedir Türkiye pazarında rol alıyor?
Bakarsanız yaklaşık 100 senedir satılan bir ürün. Ancak kendi şirketiyle 1992'den beri Türkiye pazarında. Gümrük Birliğine girilmesi ve enerji tasarruflu ürünlere ilginin artması nedeniyle cirosunu katlayarak devam etti. Şu anda hâlâ hedeflediğimiz noktaya yolumuz var diye düşünüyorum. Çünkü Türkiye, genç nüfusun olduğu, geniş arazileri olan ve yeni teknoloji kullanımına çok açık bir ülke. Biz de bunu değerlendirmeyi düşünüyoruz.
1992'de pazara girdiğinizde enerji tasarruflu ampülleri ön plana çıkarmıştınız. Sanırım bunu ön plana çıkarmaya devam ediyorsunuz.
Türkiye'de enerji tasarruflu ampul bilincini oluşturan ilk firma Osram'dır. Türkiye'de enerji ciddi bir yara. Dünyadaki projeler gösteriyor ki, belli bölgelerde kitlesel olarak bu ürünleri kullanırsanız, enerji tasarrufuna ciddi katkılarınız oluyor. Bu lambaların kullanımını yaygınlaştırırsanız, belli bir zaman içerisinde santral yapmanıza gerek kalmıyor, kendi kendini amorte ediyor zamanla. Türkiye'de elektrik kaçağını önlersiniz, devamında da enerji tasarrufunu sağlarsanız, enerji kaçağı açısından çok ciddi problem yaşanmaz.
Ürünlerinizi tanıtmak için fuarlar haricinde ne tür yollar kullanıyorsunuz?
Fuarlar bu alanda arzın ve talebin buluştuğu en net alanlar. Bunun haricinde müşterilerimizin hedef kitlelerine yönelik seminerler yapıyoruz ve tanıtım faaliyetlerinde bulunuyoruz. Biz bu ülkedeki bazı açıkları kapayabilmek için sosyal sorumluluk projeleri üzerinde duruyoruz. Özellikle bu sene Osram markasının yüzüncü yılı olması nedeniyle Türkiye'de de iyi bir projeye imza atmak istiyoruz. Yüzüncü yılımızda Anadolu'da yüz tane sınıfı aydınlatıyoruz. Bu projenin içeriğine Almanya'da beraber karar verdik. Türkiye'de sosyal sorumluluk anlamında Osram ne yaparsa şık oluru düşündük. Işık önemli bir konu. Maalesef yapılarda ışık hep geri plana itildiyse de hem yapıyı ön plana çıkaran ışık, hem de insanların sağlığı için önemli bir konu. Özellikle çocukların sağlığı için ışık üzerinde önemle durmak gerekiyor. Öğrenci aşamasında bir çocuk zamanının en büyük kısmını okulda geçiriyor. Biz de düşündük ki en azından bir ışık firması olarak onların geleceğine ışık tutalım, kaliteli sağlıklı ışık altında ders yapmalarını sağlayalım. Ve yaklaşık 1 sene önce ilk fikirler ortaya çıktı zamanla olgunlaştı ve biz şu anda Anadolu genelinde 100 tane sınıfı aydınlatıyoruz. Sınıfların belirlenmesinde Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile birlikte çalıştık. Bize bu konuda her türlü desteği verdiler.
Proje ne zaman başladı ve ne zaman tamamlanacak?
Haziran başında başladık, okullar açılmadan önce tamamını bitirmiş olacağız.
Fuarla ilgili ilk izlenimleriniz nasıl?
İzlenimlerimiz olumlu. İnşallah bundan sonraki YEM Fuarları'na da katılacağız. YEM'in diğer ürünlerini de tanıyoruz, bunlarda da yer almaya çalışıyoruz. Aydınlatma son on sene içinde ciddi bir evrim geçiriyor. Bundan on sene önce bahsettiğimiz teknolojik ürünler, bugün miyadını doldurdu. Işık artık durağan ışık kaynağı olmaktan çıktı.
Dünya üzerinde iki önemli trend var. Halojen lambalarla aydınlatılan, alçı tavanların kullanıldığı gömme spotların kullanıldığı çok zengin bir dönem yaşandı. Ondan sonraki trend minimalist trenddi. Çok sade mobilyalar kullanıldı, alçı tavanlar kaldırıldı. Buna uygun olarak çok yassı ampuller ve armatürler üretildi. Şimdi dünyadaki en önemli iki trendden birincisi, akıllı ev sistemleri. Artık lambaların haricinde sattığımız lamba sistemleri var. Elektronik işletim cihazları önem taşıyor. İkincisi de hareketli ışık. 'RGB' (red-green-blue) olarak tanınıyor. Burada da gerek iç mekanda gerekse dış mekanda ışığın durağanlığından hareketliliğine kayan projeler sözkonusu. Bir mekana geldiğinizde az önce burası kırmızı, yeşildi deyip az sonra çok farklı bir renkle karşılaşabiliyorsunuz. RGB sistemlerinin sağlığımıza da çok faydası var. Renkli flüoresanları beyazın farklı tonlarıyla karıştırarak insan psikolojisi üzerinde olumlu etkiler yaratabiliyorsunuz. Bu sistemler özelikle Kuzey Avrupa ülkelerinde kullanılıyor.
Röportaj: Sena Özfiliz
Fotoğraflar: Tufan Sağnak
|
