br />
‘Gaz kesilir ama rüzgar...’
Türkiye’de yenilenebilir enerji kanununda gerekli değişliklerin ileri tarihe
atılması ile iklim değişikliği konusunda erteleme politikasının sürdüğünü
belirten Greenpeace Akdeniz Genel Koordinatörü Dr. Uygar
Özesmi, “Yenilenebilir enerji, ülkelerin en hızlı ilerleme kaydettiği
sektör, bizim buna dahil olmamamız ilerisi için büyük zararlara yol açacak. Dış
kaynaklara ve fosil yakıtlara bağımlılığımız arttığı için ekonomik büyümemiz
sekteye uğrayacak. Rüzgârdan enerji üretimi fosil yakıta kıyasla 2 kat istihdam
yaratıyor ” diye konuştu.
‘Somut adımlar atılmalı’
Yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaştırılması için Türkiye’nin bir an
önce somut adımlar atmasını ve hedeflerin belirlenmesini istediklerini belirten
Dr. Özesmi, şöyle konuştu: “Greenpeace olarak yürüttüğümüz ‘Enerji [D]evrimi
Projesi’ kapsamında Türkiye için ortaya koyduğumuz verilere göre, 2020’de yıllık
rüzgâr 9 TWh ’e 2050’de ise 95 TWh’e çıkması bekleniyor. 2050’ye kadar linyit
kömürü kullanımının aşamalı olarak tamamen ortadan kalkması gerekiyor.
Türkiye’de rüzgâr enerjisi potansiyeli 48.000 MW’tır(megawatt). Halen kurulu güç
425 MW, inşa halinde ise 485 MW’lık rüzgâr türbini bulunmaktadır. Bu 2050’de
kurulu güç olarak 30 GW(gigawatt) olmalı. Ayrıca jeotermal 4 GW, konsantre güneş
enerjisinin 14 GW olması gerekiyor.”
‘Kaynak sıkıntısı yok’
NABUCCO hattının kurulması ile Avrupa’nın yıllık 60 milyon ton daha fazla
karbondioksit salımı yapacağına dikkat çeken Dr. Özesmi, bu hatta yatırılacak
7.9 milyar Avro ile 4 bin rüzgâr türbini ile 8 bin MW elektrik
üretilebileceğini, ödenecek yıllık gaz bedeliyle ise her yıl 2 bin 500 türbin
kurulabileceğini belirtti. Yenilenebilir enerji kaynaklarının elde edilmesinin,
uluslararası siyasetle engellenememesinin de stratejik bir önemi olduğuna dikkat
çeken Dr. Özesmi, “Gazın devamlılığını kimse garanti edemezken, rüzgarın önünü
kim kesebilir” dedi.
|