b>Oğlunun ısrarı, eşinin diretmeleri sonucu Mehmet Vedat’ı Paris’e mimarlık eğitimi için göndermek zorunda kalan Bağdat Valisi Giritli Sırrı Paşa, bilmeden Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘mektepli mimarlarının piri’nin yetişmesine imkân sağlar.
Mimarlık, o dönemde gayrimüslim mesleğidir ve böyle bir meslek Saray’ın eski Hekimbaşısı İsmail Paşa’nın torunu ve bir eyalet valisinin oğluna yakıştırılmaz. Ancak, bestekâr ve şair olan anne Leyla Hanım’ın ısrarı sonuç getirir ve Mehmet Vedat, Paris’in yolunu tutar (1889). Mehmet Vedat, kısa sürede büyük başarılar göstererek okulunu bitirir. Hatta o dönemde ‘Prix de Rome’ denilen ‘Roma Ödülü’nü bile almaya hak kazanır. Ancak büyük bir de sorun oluşur: Kökeni... Çünkü, o döneme kadar Hıristiyan dinine mensup olanların haricinde kimseye bu ödül verilmemiştir. Ödülünü alan Mehmet Vedat, 1898’de İstanbul’a döner ve Sanayi–i Nefise Mektebi’nde ‘Fennî Mimari’ hocalığı yapmaya başlar. Sultan II. Abdülhamid’in Posta Nazırı tarafından 20. yüzyılın başyapıtlarından biri sayılan Sirkeci’deki Posta Nezareti binasını (Sirkeci Büyük Postanesi) yapmakla görevlendirilir. Sultan Reşad’ın tahta çıkmasıyla‘Saray Mimarı’ olan Mehmet Vedat, I. Dünya Savaşı sırasında Enver Paşa tarafından Harbiye Nezareti Başmimarlığı’na atanır. Cumhuriyet’in ilanında 50 yaşında olan mimar Vedat, Mustafa Kemal’in çağrısı üzerine Ankara’ya gelir ve onun yanında göreve başlar. İlk olarak Çankaya Gazi Köşkü’nü yapar. Ankara’da bugün Kültür Bakanlığı binası olarak kullanılan Cento genel merkezi, Ankara Palas onun imzasını taşıyor. Yine Ulus ve İstasyon Caddesi’ndeki düzenlemeleri de o gerçekleştirir. Ankara, İstanbul ve İzmir’de pek çok bina, meydan ve köşk de Mimar Vedat Tek imzası taşımaktadır.
|