Özel projelerin çözüm ortağı: Sapa Yapı Sistemleri
Referansları arasında Adam & Eve Hotels, Kempinski Hotel The Dome, Rixos Grand Ankara Oteli, Folkart Narlıdere, Spradon Konutları, Maksimum Evleri gibi projeler bulunan ve en son Akasya Acıbadem ile Varyap Meridian projeleriyle gündeme gelen Sapa Yapı Sistemleri, otel ve konut projeleri için geliştirdiği ürün yelpazesiyle Uluslararası Yapı Ankara Fuarı’ndaydı. Sapa standında www.yapi.com.tr’nin sorularını yanıtlayan Proje ve Pazarlama Müdürü Şafak Şentürk, 2007 yılında RC System’i satın alarak Türkiye pazarına giren İsveç merkezli Sapa’nın Sapa Profil, Sapa Yapı Sistem ve Sapa Isı Transfer olmak üzere üç ana kolda faaliyette bulunduğunu hatırlattı ve şöyle devam etti: “Profil grubu, alüminyum esktrüzyon üretimi yapıyor ve bu anlamda dünyanın en önemli oyuncularından biridir. Sapa Yapı Sistem ise 30’dan fazla ülkede yer alan bir yapılanma. Bu 30 ülkenin dışında da pek çok ülkede distribütörleri var. Biz Sapa Türkiye olarak, Türki ülkelerde, İran’da ve Irak’ta, Kuzey Afrika’da, kimi zaman Avrupa’da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Referanslarımıza bakarsanız, Sudan’da dahi gerçekleştirdiğimiz işlerimiz olduğunu görürsünüz”. “Önceliğimiz, proje bazlı işler” Başlangıçta ağırlıklı olarak otel projelerinin yer aldığı portföylerini, konut, ofis vb projelerle zenginleştirdiklerini aktaran Şentürk, firma olarak önceliklerinin proje bazlı işlerde yer almak olduğunu, önerdikleri sistemlerin bu anlamda yerli ya da ithal muadillerine göre en iyi performans değerlerine sahip ürünlerden oluştuğunu söyledi ve ekledi: “Bu anlamda, özel projelere özel detaylar geliştirdiğimizi söyleyebilirim. Örneğin geçen yılın sonlarında lansmanını yaptığımız sürme sistemi Comfort 160, elde ettiği 1350 pascal’lık su geçirimsizlik değeriyle Akasya Acıbadem projesinde tercih edilen ürün oldu. Ayrıca Elegance 72 panel cephe sisteminin ilk uygulamasını da Varyap Meridian projesinde gerçekleştireceğiz. Bizim için işin en başından projenin içinde olmak, detayların doğru çözülerek uygulanmasını sağlamak önemli bir kriter”. Şentürk, pazara beş farklı sistem, yani 150 farklı ürün önerdiklerine, bunların içinde Kuzey ülkelerine hitap edecek spesifik ürünler olduğu gibi farklı kullanım alanlarına yönelik çözüm örneklerinin de olduğuna değindi ve projelere özel geliştirdikleri detayları topladıkları kütüphanelerinden bahsetti. Söz konusu kütüphanenin çok spesifik projelerde dahi yol gösterici olabildiğini söyleyen Şentürk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mimarlar, genellikle daha az profil, daha şeffaf cepheler istiyorlar. Biz de cepheleri nasıl daha şeffaflaştırabileceğimizin üzerinde çalışıyoruz. Mimarların görüşleri, ar-ge çalışmalarımızda her zaman yol gösterici oluyor. Mimari trendler şeffaflığı öne çıkarınca, bu talebe cevap verecek şekilde bizim ürünlerimizin de ebatları, kesitleri küçülüyor ve daha büyük açıkları geçebiliyor”. Türkiye’de tekil konut projelerine girmek çok zor Yurtdışında, büyük projelerin yanısıra tekil konut projelerinde bile alüminyum kullanıldığını ifade eden Şentürk, bunu alım gücünün yanı sıra eğitime bağladı. “Türkiye’de ne yazık ki ürün seçiminde çok dikkatli davranılmıyor. 500 bin dolara bir ev alıyorsunuz, ama doğramasının PVC olmasına önem vermiyorsunuz” diyen Şentürk, Türkiye pazarında tekil konut projelerine girmenin hem ithal hem de yerli üreticiler için çok zor olduğunu, ancak belli ölçekteki işlerde müteahhidin ya da firma sahibinin alüminyumu tercih edebildiğini savundu. Hedef ithal ürünler pazarında lider olmak Şentürk, yapı sistemlerinde dünyanın en büyük üç firması arasında yer alan, üretim anlamında ise dünyanın en büyüğü olan Sapa’nın Türkiye’de henüz gelişme aşamasında olduğuna işaret ederek, Türkiye’de sektörün yerel firmalar ve ithalat yapan firmalar olarak ikiye ayırabileceğini, hedeflerinin gelecek birkaç yıl içinde ithal ürünler pazarında lider olmak olduğunu sözlerine ekledi. İnşaat sektöründeki daralmayla birlikte takip ettikleri prestij proje sayısının azaldığına, önceden yıl içinde 50 proje öne çıkarken, şu an ancak 5 – 10 projeden bahsedilebildiğine dikkat çeken Şentürk, “Bu nedenle bizim gibi firmalar başka ülkelere yöneldiler. Azerbaycan, Türkmenistan, Irak gibi ülkelerle başlayan süreç, Libya, Cezayir gibi pazarlarla ivme kazandı. Türkiye’nin inşaat sektöründe kazandığı tecrübeyle birlikte cazip fiyatlandırma, Batı Avrupa pazarı için de avantaj sunabilir” dedi.
|