Türkan, doğum yaptığı gün çöplükte
yaşadığı barakaları yandı. Bebeği dünyaya, ‘evsiz’ olarak geldi. Anne bebek
hastaneden çıkıp, çöplükler arasına atılan bir şilteye ilişti... Onlarınki tatil
ve eğlence hayatının kalbi Bodrum’dan tüm Türkiye’ye yayılan
ışıltının gölgesinde, bir çöplükte sessizce sürüp giden hayatlardan. Üzerlerine
çevrilen bir televizyon kamerası olsa kimi ‘temiz bir odada uyusam’, kimi ‘yeşil
kartım olsa’, kimi ‘oyun oynayabilsem’ diyecek.
Eğlence hayatının sabahın ilk ışıklarına kadar sürdüğü Bodrum’un birkaç
kilometre dışında ‘öteki’ Bodrum’un sakinleri var. Güneşin doğuşuyla çöp
kamyonlarının getirdiği çöplerin arasında hurda demir, plastik, cam ve plastik
şişe arayan işçiler, ayrıştırdıkları malzemeleri satarak günde 10 lira
kazanıyor.
Çoluk çocuk 50 kişi
12 yıldır Bodrum’un Yalıkavak beldesindeki çöplükte yaşayan sekiz aile,
çöplükte dört gün önce çıkan yangın yüzünden evsiz kaldı. Çöplüğün yanında
bulunan barakaları güvenlik gerekçesiyle boşaltılan çoluk çocuk 50 kişi,
çöplüğün yanındaki arazide kurdukları naylon çadırlarda yaşam savaşı veriyor.
Yanan çöplükten hurda toplamaya çalışan çocuklar, yoğun dumana aldırış
etmeksizin ekmek parası peşinde. Kışın okula gitseler de derse de oyuna da
vakitleri yok:
“Okuldan gelince çöplükte çalışmaya başlıyoruz. Yaşıtlarımız gibi
oyuncaklarımız yok. Çöplük çok sağlıksız ama başka yaşayacak yer yok. Sık sık
hasta oluyoruz.”
‘Jeneratörümüz olsa’
Çöplükte 12 yıldır yaşam savaşı veren ailelerin göçmen olarak Selanik’ten
geldiğini ifade eden 70 yaşındaki Fikri Cankır, yangında her şeylerini
kaybettiklerini söylüyor:
“O yangından sonra kaymakam bize maddi yardımda bulundu. 24 torunum var
buradaki durumumu görüyorsunuz. 12 yıldır boğaz tokluğuna çalışıyoruz. Ailemle
gün boyu demir ve plastik topluyorum. Aylık elime 300 TL geçiyor. Hiçbir sosyal
güvencemiz yok. Bu çöplükte sekiz baraka var. Mum ışığında yemek yiyoruz, devlet
büyüklerimiz bize sekiz jeneratör alsa biz mazotunu alırız. Yemeğimizi karanlık
odada yemek zorunda kalmayız.” Eşiyle birlikte çöplükte çalışan Güler
Cankır’ın tek isteği yeşil kart: “Burada yaşamak çok zor, sık sık hasta
oluyoruz. Geçen hastaneye gittim, param olmadığı için senet yaptılar. Bende
sinir ve kalp rahatsızlığı var. Yeşil kartım olsa çok iyi olur.”
Çöplükte yaşayan ve çalışan Türkan Cankır ise yangının çıktığı gün hastanede
doğum yapmış: “Doğum yapar yapmaz iki günlük bebeğimle birlikte buraya döndük.
Yangın devam ediyordu. Barakamız yangında zarar gördü. Dört çocuğum ve eşimle
yardım bekliyoruz. Bebeğim doğduğu gün evsiz kaldı.”
|