Haliç Tersanesi
Denizcilik Müsteşarlığı İstanbul Bölge Müdürlüğü'nde düzenlenen basın
toplantısında, Denizcilik Müsteşarlığı Müşaviri Prof. Dr. İdris
Bostan, kurulması karar altına alınan Denizcilik İhtisas
Müzesi tasarımı hakkında açıklama yapmış ve denizciliğin tarihinin,
kültürünün ve folklorunun büyük önem taşıdığını söylemiş.
Türklerin,
sadece üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak değil, yüzyıllar içerisinde
üç kıtanın denizlerinde denizcilik yapmış bir millet olarak denizle her zaman
ilgilendiğini vurgulayan Prof. Bostan, Türk denizcilerin hem egemenlik anlamında
hem de taşımacılık ve deniz ticaretinde başarılı olduklarını; Karadeniz,
Akdeniz, Kızıldeniz, Hint Denizi, hatta Atlas Okyanusu'nda yüzyıllarca
dolaştıklarını, kendilerine ait bir denizcilik kültürü ürettiklerini
anlatmış.
Makalemde vurgulamak istediğim sadece Türkiye'de bu çağda bile
olmayan Denizcilik Müzesi ve haliyle Denizcilik İhtisas
Kütüphanesi, Prof. Bostan'ın Türklerin deniz ticaretinde başarılı
olduklarını söylemesine karşın keşke Türklerde ticaret denizciliği olsaydı diye
bakıyorum. Osmanlı'da ticaret denizciliğinde Türkler olmadı ki başarılı
olsunlar!
Prof. Bostan, "Geçmişte denizciliğin ulaştığı boyutların bugün
çok iyi bilinmediğini, çünkü deniz tarihi ve deniz kültürü çalışmalarının bir
elin parmağıyla gösterilecek kadar az sayıda olduğunu kaydediyor ve "Türkiye'de
deniz araştırmaları yapan araştırma merkezlerinin bulunmadığını, üniversitelerin
deniz tarihi ve araştırmalarına ayrılmış enstitüleri olmadığını, bu sebeple
deniz tarihi ve kültürü araştırmalarının daha çok kişisel gayretlerle
yürütüldüğünü" söylüyor. Çok doğru bir
değerlendirme
Bu değerlendirme tamamıyla doğru. Hatta o kadar
doğru ki, eğer o araştırmacı bir destek bulamazsa eserinin yayımlanması bile
hayal!
Deniz ticareti ekseninde meydana getirilecek bir eserin bu ülkede
ticari anlamda okur bulmasına imkân yok. Beklentiler bütünüyle hayaldir.
Yayınevleri böyle eserleri haklı olarak neşretmezler. Onların tek beklentileri
eninde sonunda ‘kazan-kazan'dan ibaret.
Bir Deniz Kuvvetleri Komutanı
çıktı; Oramiral Metin Ataç, komutanlığı yıllarında deniz harp tarihi ve kültürü
üzerine muhteşem eserlerin yayınlanmasını sağladı.
İDO Genel Müdürü Dr.
Ahmet Paksoy deniz ticareti kültürü ve tarihi üzerine harika
eserlerin, kalıcı belgelerin yayımlanmasına ışık tutuyor.
Deniz
Ticaret Odası İzmir Şubesi son iki senedir deniz ticaretiyle ilgili
kitaplar neşrediyor ve bilim insanlarına çalışmalarını yayımlama imkânı sunuyor.
Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan'ın
öngörüsüyle şimdi esere ve yazara saygı dolu deniz ticaret ve ticaret gemiciliği
inşa tarihi üzerine eserler yayımlanmaya başladı.
Fakat bunların bir
kısmı bireysel çabalar ve başarılar. Gerçekte deniz ticareti geleneği olmayan
bir ülkede bireylerin başarısı sadece onlara hayranlık olarak kalır. Koskoca
ülke Türkiye'de ise görünmezliğe bürünür. Osmanlı'da deniz
ticareti geleneği olmadı
Osmanlı'da Türklerin deniz ticareti
geleneği olmadı. ‘Bir Avuç Karadenizli' ifadesine yürekten hayranlık duyarım ve
o fedakâr insanlara teşekkür ederim. Ama "Koskoca Türkiye'de bir avuç
Karadenizli" denildiğinde yüreğim burkulur.
Kendi okur yazarlık
yaşamımdan bir örnek vermek isterim; 1975-85 yılları arasında Hayat ve Hayat
Tarih Mecmuası'na makaleler yazıyordum. Bunların arasında İstanbul'un muhteşem
çeşmeleri vardı. Çeşme kültürü, mimarisi hakkında durmadan araştırma yaptım. Bir
gün beni Prof. Dr. Semavi Eyice ve Prof. Dr. Oktay
Aslanapa ve Hattat Eczacı Uğur Derman Beyler görüşmek
üzere davet ettiler. Diyorlardı ki: "Osmanlı devri İstanbul çeşmelerini sen
yaz."
|