Oda'dan Frank Gehry ve Tepebaşı Kültür Merkezi Açıklaması
TMMOB Mimarlar Odası Genel Merkezi, uzun zamandır ulusal basının da önemli tartışma başlıklarından biri olan Tepebaşı Kültür Merkezi ile ilgili yazılı bir açıklama yaparak yabancı mimarların Türkiye'de çalışma koşullarının yasal durumu ve proje elde etme sürecindeki belirsizliklere dikkat çekti.
/P> Ancak bu noktada bazı hususlara dikkat çekilmesi gerekmektedir. Mimarlar Odası, herhangi bir yabancı mimarın, Türkiye’de mimarlık hizmeti verirken; Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) tarafından; “… yabancı ve yerel mimarlar arasında kurulacak anlamlı ortaklıkların desteklenmeleri ve ülkelerindeki mimarlık kalitesini geliştirecek uluslararası standartların oluşturulması…” yönündeki önerisinin dikkate alınması gerektiğine ve hizmet sunumunda oluşabilecek haksız rekabetin önüne geçilmesi için gerekli duyarlığın gösterilmesinin, bu ilişkinin karşılıklı olmasının öneminin altının çizilmesine inanmaktadır. Tüm bunlardan ayrı olarak herhangi bir yabancı mimar Türkiye’de tek başına da hizmet sunabilir. Ancak bu durumda söz konusu mimar, 3458 Sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun ile 2547 Sayılı YÖK Kanunu uyarınca denkliğini teyit ettirmeli, Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan çalışma iznini almalı ve 6235 sayılı Kanun, TMMOB Ana Yönetmeliği ve TMMOB Mimarlar Odası Ana Yönetmeliği hükümleri uyarınca “geçici üye” statüsünde Mimarlar Odası’na kaydolmalıdır. Ayrıca; mimarın formasyonuna ilişkin UIA/UNESCO Eğitim Şartı ve Yeterlilikler Direktifinde ifade bulan 11 kritere ek olarak Mimarlar Odası tarafından dile getirilen, “…Kentsel, doğal ve arkeolojik sit alanlarının ve kültürel mirasın korunması; hukuksal birikim ve doğal afetlere ilişkin yaklaşım…” gibi hususların hizmet sunumunda önem arz ettiğinin vurgulanması gereğini de hatırlatmak isteriz. Bundan sonra TMMOB Mimarlar Odası Serbest Mimarlık Hizmetlerini Uygulama, Tescil ve Mesleki Denetim Yönetmeliği ile belirlenen kurallar çerçevesinde alacağı “serbest mimarlık hizmetleri büro tescil belgesi” sahibi olan mimar, tek başına mimarlık hizmeti verebilecektir.
|
-
Sanırım yazı tam anlamıyla okunup irdelenmemiş. Ben yazıdan, Oda'nın bir takım mevzuatlara dikkat çektiğini anlamaktayım. Yapılacak olan proje çalışmalarının, Türkiye'de yürürlükte olan hizmet alımı ihalelerindeki yöntemlere değindiğini ve tam tersine Frank Gehry gibi dış kaynaklı mimarların veya başka meslek mensuplarının nasıl iş alabileceklerine ve Türkiye'deki çalışma şartlarına dair yöntem göstermektedir. Bence yorumlayan bazı arkadaşların Oda'nın taş koyması gibi olayı anlamalarının tam tersi bir durum vardır. Kaldıki yaptırılacak iş bir kamu işidir ve kamu ihale mevzuatlarına tabidir. YANITLA
-
Frank Gehry'inin kendisine bir sozumuz yok ama,adı gecen alanda yapılması dusunulen Kultur merkezi projesi uluslar arasi bir mimari proje yarismasi ile olusan degisik yenifikirler arasından secim yapılabilirdi.Katılmak isteyen tum mimarlarada fırsat esitligi saglanabilirdi.Biz yurtdısına gezi amaclı cıkarken bile konsolosluklara bir dolu bilgi ve belge sunmak zorunda kalıyoruz.Bir kenti en iyi yorumlayacak kisi yine o kentte yasayan, kentin sorunlarını bilen ve iyi tanıyan O kentin mimarlarıdır.Dısardan gelende en azından kendi ulkesinin prosedurleri cercevesinde iş yaptıgı ülkenin Mimarlar Odasına kayıt olmak zorunda oldugunu bilir.Bizim yabancı mhayranlıgımız okadar ust noktadaki insanlara bunları bile yaptırtmıyorlar.Herkesin birbirine daha saygılı oldugu yarınlar diliyorum,sevgiler... YANITLA
-
Yukarıda yazılan yazı ile Sayın Ali akdamar ve Fikret Erbil’in yorumları arasındaki ilişkiyi çözemedim.Ben konunun Türkiye’de çalışma koşullarının mevzuat açısından incelenmesinin ve sorgulaması olduğunu sanmıştım.Her konuyu alıp bir lastik gibi uzatarak odalar eleştirisi haline getirmek de popülizm değil mi? Şu ünlü olmasından dolayı kabahatli Frank Gehry’nin mimarlığa olan bakış açısı ile Globalleşen dünya arasındaki ilişkiyi biraz açabilir mi?... Ali Akdamar kardeşimiz. YANITLA
-
"Globalleşen dünyamızda" diye söze başlayan ve sahip olduğumuz değerleri ayağa düşüren ve bir başka anlayışa duyduğumuz hayranlığın dayanılmaz aşağılayıcı tekrarından öte gitmeyecek bir olguyla karşı karşıyayız. Bu ünlüleri ülkemizde pazarlayan utanmazların, kendi özgüvenlerini bu yolla kazanma (tabii bu arada ceplerini doldurma) yöntemleri sonucunda başımıza sardığı belalardır bunlar. Kuşkusuz dünyalıyız, kuşkusuz evrensel değerlere saygılıyız. Sanatçının değerini, üstünlüğünü yadsımayız. Karşı durmamız gereken bu ve benzeri dayatmacı davranışlardır. Bu dayatmalar sonucunda pek çok alanda geri kalmışızdır. Ne yazık ki buna neden olanları lanetlemekten başka birşey gelmedi elimizden. YANITLA
-
Zaten muhalif olmamaları ve hukuki işlem başlatmayacak olmaları beni çok şaşırtırdı. Dünyanın en kompleksli, en köstekçi ve en vizyonsuz Mimarlar Odası'na bu yolda ilerlemelerini ve şehrimizin, ülkemizin bu güne kadar oluşmuş ve gözyumulmuş "rezil" şehir dokusunu korumalarını ! umut ediyorum ! YANITLA