Mimarlık Eğitimi ve Neoliberalizm
Hakkı Yırtıcı ve İlke Tekin’in yürütücülüğünde gerçekleştirilen Proje Dikdörtgen Atölye Çalışması sergisine parelel olarak düzenlenen 'Mimarlık Eğitimi ve Neoliberalizm' başlıklı panel, Yapı-Endüstri Merkezi'nde (YEM) gerçekleştirildi. Hakkı Yırtıcı'nın moderatörlüğünü üstlendiği panelin konuşmacıları ise İhsan Bilgin, Nevzat Sayın, Uğur Tanyeli
Hakkı Yırtıcı ve İlke Tekin’in yürütücülüğünde gerçekleştirilen Proje Dikdörtgen Atölye Çalışması sergisine parelel olarak düzenlenen 'Mimarlık Eğitimi ve Neoliberalizm' başlıklı panel, Yapı-Endüstri Merkezi'nde (YEM) kalabalık bir katılımla gerçekleştirildi. Hakkı Yırtıcı'nın moderatörlüğünü üstlendiği panelin konuşmacıları ise İhsan Bilgin, Nevzat Sayın, Uğur Tanyeli ve Ferhan Yürekli'ydi. Hakkı Yırtıcı'nın katılımcılara Proje Dikdörtgen hakkında kısa bilgiler verdiği açılış konuşmasından sonra söz alan İhsan Bilgin, birkaç noktaya işaret etmek istediğini söyledi ve bunlardan ilkinin de 'neoliberilizm'den hemen herkesin birşeyler anlaması ve bunun yarattığı tehlikeli durum olduğunu ifade etti. Liberalizmin oldukça eski bir kavram olduğunu hatırlatan Bilgin, modern dünyada sermayenin toplum ve kurumlar karşısındaki serbestliği ile bireyin toplum ve devlet karşısındaki serbestliğine işaret ettiğine dikkat çekerek, kavramın başlangıçtaki özgürlükçü yapısı üzerinde durdu. Mimarlık ve piyasa ilişkisi üzerine biraz daha özenli düşünülmesi gerektiğine inandığını belirten Bilgin, mimarlığın 200 yıllık kapitalizm tarihi boyunca ilk defa sermaye ile başbaşa kaldığını ve bunun olanakları ile sorunlarını yaşadığını söyledi. Mimari ürünlerin artık bir seyir nesnesine dönüştüğünü anlatan Nevzat Sayın da artık okullarda daha önce akıl edilememiş ya da cesaret edilememiş sorular sorulması gerektiğini, ancak bu anlamda okullarda çok depolitize bir yapı olduğunu ve siyasi bir birikimden söz etmenin de mümkün olmadığından bahsetti. Uğur Tanyeli ise mimarın kendini üzerinden varettiği tasarım kavramının bizzat ekonomik bir ilişkiyi tariflediğini söyledi. Giderek her mimarlık öğrencisinin kendini Wright ya da Le Corbusier gibi görme eğiliminde olduğuna dikkat çeken Tanyeli, mimarlık eğitiminin tasarım öğretme işine tasarımcının dekonstrüksiyonu ile başlayabileceğine değindi. Statü ve gereksinim olmak üzere iki tür mimarlık olduğuna dikkat çeken Ferhan Yürekli de, küreselleşmenin ticari bir kavram olduğuna işaret ederek, bu bağlamda "Kime hizmet edecek mimarlar yetiştireceksiniz?" sorusunu ortaya attı. Mimarlık kitaplarının statü mimarlıklarıyla dolu olduğuna vurgu yapan Yürekli, öğrencileri stil öğretmek yerine geleceğe hazırlamanın yönlendiri olabileceğini söyledi. Yürekli konuşmasını, "Oldukça yakın bir gelecekte bir mimarlık fakültesinde artık müfredat olmayacak, ama bu hangisi olacak bilmiyorum" diyerek bitirdi. |