"Mimarlar Problem Yaratır"

Pasif ev prensiplerini temel alarak geliştirilen “Multi Konfor Binalar”ın Türkiye'de de uygulanmasını sağlamak amacıyla İzocam, Yapı-Endüstri Merkezi'nde bir seminer düzenledi.

Multi Konfor seviyelerine nasıl ulaşılacağı ve binaların nasıl enerji etkin hale getirilebileceği hakkında bilgilerin katılımcılar ile paylaşıldığı seminerde, Günarda Proje Yönetimi Kurucularından Yüksek Mimar Erkan Şahmalı, “Tasarımda bütüncül yaklaşımın önemi” isimli bir sunum gerçekleştirdi.

Şahmalı, “Teorik bilgilerden ya da uygulamalardan bahsetmek yerine bir konu hakkında farkındalık yaratacağım” diyerek, sunumunun amacını özetledi.

“Şanslı bir dönemde yaşıyorum” diyerek sözlerine başlayan Şahmalı, dünyada yaşanan değişimleri anlattı. Değişimlerin çok baş döndürücü bir boyutta olduğuna vurgu yapan Şahmalı, değişimlerin insan hayatında anında yerini bulduğunu ifade etti. Şahmalı, an yaşanırken, geçmişin unutulduğunu belirterek, geçmişten günümüze mimarlıktaki değişimleri katılımcılar ile paylaştı.

Mimarlığın babası olarak kabul edilen Romalı Vitruvius’ün yapının temel ilkelerini özetlediği ‘bir bina sağlam, kullanışlı ve güzel olacak” sözlerini hatırlatan Şahmalı, yapı yapmanın insanın barınma ihtiyacı ile ortaya çıktığını söyledi. İnsanın yapı yapma deneyiminin yanılsama ile başladığını vurgulayan Şahmalı, ardından bu deneyimin yavaş yavaş gelişip, değiştiğini belirtti.

Batı Roma imparatorluğu’nun çöküşü ile yapı inşa etme alanında da bir duraksamaya gidildiğini kaydeden Şahmalı, 11. yüzyıldan sonra ise eskinin yeniden keşfedilerek bir atılım gerçekleştirildiğini ifade etti.

Rönesans mimarlığından da bahseden Şahmalı, Rönesans döneminde ise yapının temel ilkelerinin uygunluk, süreklilik ve güzellik olarak değiştiğinin altını çizdi.

18. yüzyılın ikinci yarısında demirin önem kazanması ile yaşanan endüstri devrimine dikkati çeken Şahmalı, bunun yapı sektörüne etkisini değerlendirdi. Şahmalı rönesans ile “sanatçı” olan mimarlara, yeni endüstri dönemi ile farklı roller biçildiğinin altını çizdi. Şahmalı, bu yeni dönemde mimarlardan ekonomik, fonksiyonel yapılar yapmasının beklendiğini belirtti

Şahmalı, 1818 yılında İnşaat Mühendisleri Enstitüsü ile inşaat mühendislerinin örgütlendiğini, mimarların ise 1834 yılında RİBA’nın kuruluşu ile örgütlenmelerini gerçekleştirdiklerini kaydetti.

1880’lerde çelik ve elektrik ile başlayan 2. endüstri dönemine dikkati çeken Şahmalı, bunun yapı endüstrisine yansımalarından bahsetti. Bu yeni dönemde yapıların hızlı, ekonomik, büyük ve daha dayanıklı bir şekilde yapılmak istendiğine dikkati çeken Şahmalı, beton ile çeliğin bir arada kullanımının betonarme tekniğini geliştirdiğini söyledi.

Şahmalı barınağın güvenli yapılara dönüşümünün binlerce yıl aldığını anlatarak, “multi konfor bina”nın ne anlama geldiğini sordu. Konforun ölçülebilir olmadığından, değişken, farklı koşullara bağlı, bulanık ve göreceli bir kavram olduğundan bahseden Şahmalı, tarihten örnekler de vererek, konforun tarih içindeki değişimine vurgu yaptı.

Konforun yaşanabilmesinin insanın yaratıcılığı ve zekası ile bağlantılı olduğunun altını çizen Şahmalı, insanın önce problem yarattığını ardından ise çözüm yarattığına dikkati çekti. Çözümlerin ardından tekrar problemlerin yaratıldığına vurgu yapan Şahmalı, insan var oldukça bu döngünün devam edeceğini kaydetti.

Şahmalı mimarların problem yarattığını belirterek, “Mimarlar insanlar için en konforlu mekanları yaratmak için problem yaratır. Mimarlar tarihte sadece yapı ustası olarak kalsaydı, bu gerçekleşmezdi” dedi.

Mimarlığın farklı disiplinlerle çalışmasının önemine vurgu yapan Şahmalı, mimaride bütüncül bakış açısının ancak bunlarla sağlanabildiğinin altını çizdi.

Gabriel GolumbeauMulti konfor evlerde ses yalıtımı ve akustik konfor
 
Günün son konuşmacısı Saint-Gobain Isover Bina Geliştirme Uzmanı Gabriel Golumbeau da seminerde, 'Multi Konfor Evlerde Ses Yalıtımı ve Akustik Konfor' konusunu detaylarıyla katılımcılarla paylaştı. Genelde 'konfor' denilince çok imkansız birşeyden bahsediliyormuş gibi algılandığını, ancak bunun aslında herkesin gündelik yaşantısında bireysel olarak deneyimlediği bir konu olduğunu söyleyen Golumbeau; örnek olarak kendi evinde deneyimlediği eksiklikleri gösterdi. "Konfor, öncelikle tasarımla başlar" diyen Golumbeau, standartlardan uzak termal, akustik, hava ve ışık kalitesinin gündelik hayat üzerindeki olumsuz etkileri üzerinde durdu.

'Gürültü'nün her yerde önemli bir problem olduğunu vurgulayan ve çok farklı gürültü kaynakları olduğunu belirten Golumbeau; aslında doğru yerde doğru sistemler kullanılarak akustik konforun kolayca sağlanabileceğini ifade etti. İnsan kulağının çok özel bir tasarıma sahip olduğunu, uykuda olunsa bile sesleri toplamaya ve beyne iletmeye devam ettiğine işaret eden Golumbeau; doğru ses yalıtımın yapılmadığı örneğin hastanelerde yanlış reçete yazılması olasılığının önemli ölçüde arttığına işaret etti.

Golumbeau, tasarımın başından itibaren bir parametre olarak göz önünde bulunursa, akustik konforun sanılanın aksine ek bir maliyeti olmadığını da sözlerine ekledi.