Merhaba Rumeli!
Türkiye; Kafkasya ve Kuzey Irak açılımının bir benzerini Balkanlar'da uygulamaya soktu. Dengeler gözetilerek atılan adımlar, Anadolu-Rumeli bağlarını yeniden canlandırdı. Açılımın ilk meyvesi de Balkanlar'daki eserlerin sayısını 30 bine çıkaran 'Osmanlı Eserleri Envanteri Projesi' olacak.
/P> Arnavut ile Sırp kavga ediyor, yanan Türk camisi oluyor - Peki, hangi ülkede eserlerin durumu iyi, hangisinde kötü? Kosova, Makedonya ve Bosna Hersek'teki eserlerin durumu iyi. Bulgaristan ile Arnavutluk'ta da ayakta olanlar var. Ama Hırvatistan'da yapı kalmamış. Sadece kale ile kuleyi bırakmışlar. Zaten daha çok dinî yapılar tahrip edilmiş ilk olarak. Sonra da diğerleri. Bir de ülkedeki milliyetçilik akımları bu eserleri vuruyor. Meselâ, 2004'te Mitroviçe'de bir Arnavut çocuk derede boğulmuştu. Arnavutlar kiliseleri ateşe vermişti. Sırplar da bu eyleme karşılık Osmanlı'dan kalan Belgrad'daki Bayraklı ve Niş'teki Ağa Camii'ni yaktı. Kavga edenler Arnavutlarla Sırplar, ama yakılan Türk camisi. Bu olayda hem dine hem de milliyete saldırı var. Camiler daha sonra oradaki Müslümanlarca onarıldı; ama eskisi gibi olamaz tabii. 2001'de Makedonya ile Arnavutluk arasında çıkan savaşta 15. yüzyıla ait Pirlepe Camii kundaklandı. O zaman 3 kilise ile 11 Türk eseri zarar gördü. UNESCO bu mabetleri onaracaktı. Kiliseler onarıldı; ama Türk eserlerinin onarımı Pirlepe Belediyesi'ne takıldı. Belediye ölen Makedon aileler için 3 milyon dolarlık tazminat istedi Türkiye'den. Balkanlarda kiliseye çevrilen camiler var - Eserleri kasıtlı deforme eden var mı? Elbette var. Mesela, kendilerine mal etmek için saat kulelerine haç takıyorlar. Makedonya, Hırvatistan ve Yunanistan'da kiliseye dönüştürülmüş camiler var. Tüm Balkanlar'da var bu gerçi. İçki deposu ve basket sahası olarak kullanılan eserler gördüm. Makedonya'daki Haydar Kadı Camii'ni basket sahası olarak kullandılar. Zeminini komple yıkmışlardı. Sadece duvar ve kubbesi kalmıştı. Basket sahasından sonra da bira deposu yaptılar. Baskı gelince boşaltılar; ama o bölgede Müslüman nüfus olmadığı için eser sahipsiz kaldı. Genelde de Müslüman eserlere müdahalede bulunulmuş. Kosova'daki bazı eserler kasıtlı olarak Arap mimarisine göre restore edilmiş. - Sanırım bu yönde yürütülen en önemli çalışmalardan biri, sizin de görev aldığınız Osmanlı Eserleri Envanteri Projesi. İçeriğinden biraz bahseder misiniz? 2000'de başlayan bir çalışma bu. O zaman DPT'nin Türk Tarih Kurumu'na verdiği bir projeydi. Yurtdışındaki 'Kültür Varlıklarının Tespiti Projesi' kapsamında Türk tarih eserlerinin bir envanterinin çıkarılması hedeflendi. Ortadoğu, Orta Asya, Balkanlar ve Anadolu coğrafyasını kapsıyor. 2000'de ben Balkan ayağında çalışmaya başladım. Balkanlar'da ilk Bulgaristan'dan başladık. 2001'de Kosova'yı tamamladık. Tüm eserlerin yerleri tespit edildi, ayakta kalanların bugünkü durumları hakkında raporlar tutuldu. 2002'de Makendonya'yı, 2004'te Bulgaristan'ı, 2005'te Sırbistan ve Hırvatistan'ı tamamladık. 2005'ten beri Yunanistan ve Bosna üzerinde çalışıyoruz. Macaristan, Arnavutluk ve Romanya'da ön hazırlıklar tamamlandı. Altyapımız, ön arşiv çalışmalarımız sağlam olduğu için mimarlar ve sanat tarihçilerinden oluşan ekip çok hızlı ilerledi. İlk ekipte ODTÜ'den Tarihçi Ömer Turan ve Mimar M.Barış Yağlı vardı. Daha sonra Gazi'den Sanat Tarihçisi Neval Konuk, Mimar Mehmet Emin Yılmaz, Filiz Canyurt, Sevil Osmani-Öztürk, Esra Yıldız, Mimar Ammar İbrahimgil ve başka uzmanlar da dahil oldu. Yabancı danışmanlar Prof. Dr. Lubomir Mikov, Zoran Pavlov, Mimar Gejlane hoca da çok gayret gösterdiler.
|