Önce tüp geçit sadece raylı sistem için olacak dendi ama
daha sonra tekerlekli geçiş için de bir ihale yapıldı. Bu durum Marmaray’ın
yüklendiği misyon ile ne kadar örtüşüyor? O da yine iki yakayı
birbirine bağlayan, bir karayolu tüp tünel projesi. Tüp geçidin daha güneyinde,
Harem ve Kazlıçeşme’yi birbirine bağlayacak. Bence çok tezat bir proje...
Belediyenin böyle bir düşünceye nereden kapıldığını anlayabilmiş değilim. Sabah
saatlerinde Anadolu yakasından Avrupa yakasına yoğun bir taşıt geçişi var. Şimdi
bu taşıtları alacaksınız Harem'den, neredeyse Tarihi Yarımada’nın göbeğine boca
edeceksiniz. Bir yandan toplu taşımayı özendirmek istediğiniz için Marmaray’ı
yapıyorsunuz; diğer yandan da aynı koridorda, sanki boşalan yolları dolduralım
diye, insanları karayolu taşıtlarını kullanmaya özendiriyorsunuz. Zaten Tarihi
Yarımada yoğun bir trafikle karşı karşıya; böyle bir hacmi kaldırabilecek
durumda değil. Bu yüzden yanlış bir uygulama.
Peki son olarak, şu haliyle İstanbul’un trafik problemi
gerçekten çözülebilir mi? Dünyadaki hemen hemen tüm büyük kentlerde
trafik sorunu var. En başından beri söylediğimiz gibi yapılması gereken, toplu
taşıma öncelikli politikaları belirlemek. Bunun başka yolu yok. İstanbul, 12
milyonu aşkın nüfusuyla çok iyi planlanmış, entegre edilmiş, yüksek kapasiteli
toplu taşıma sistemlerine sahip olmak zorunda. Bu da yüksek kapasiteli yaygın
bir raylı sistem ağı ve lastik tekerlekli taşıtlarla da desteklenmiş bir toplu
taşıma sistemiyle mümkün olabilir. Şu anda İstanbul’un her yeri tıkalı. Bugüne
kadar yüksek kapasiteli toplu taşıma sistemlerinin oluşturulması konusunda
hiçbir şey yapılmadı. Yıllar boşa geçmiş. Yerel yöneticiler, insanları toplu
taşıma sistemlerini kullanma yönünde teşvik edici önlemler almalı. Peki hiç mi
karayolu yatırımı yapmayacağız? Gerekirse mutlaka yeni koridorlar açılır ama
bunların plan bütünlüğü içinde, anlamlı yatırımlar olması gerekir. Trafiği kısa
süre için çözecek ama birkaç yıl sonra eskisinden daha kötü hale getirecek
çözümlerden, bugün için çözüm gibi görünen yatırımlardan vazgeçilmesi gerekiyor.
Şimdi 3. Boğaz köprüsü yapılmak isteniyor. Belki bir veya iki yıl rahatlama
sağlayacak; ama ondan sonra bugünkünden daha kötü bir durumla karşı karşıya
kalacağız. Örneğin metrobüs Avcılar’dan önce Topkapı’ya, sonra Zincirlikuyu’ya
getirildi; şimdi de Söğütlüçeşme’ye gidiyor. Metrobüs, saatte en fazla 20 bin
yolcu taşıyan, orta seviye kapasiteli bir sistemdir. Ama bizim çok daha yüksek
kapasiteli bir sisteme ihtiyacımız var. Metrobüs neredeyse açıldığı ilk günden
itibaren kapasitesinde çalışmaya başladı. Biz mühendisler bir sistem
tasarlarken, başlangıç yıllarında hizmet düzeyi yüksek, yolcuların son derece
konforlu seyahat ettikleri bir sistem tasarlarız. Zaman içinde talep artacak ve
10-15 sene sonra tam kapasitesine ulaşacaktır diye düşünürüz. Ama bugün açılan
metrobüs, açıldığı gün neredeyse kapasitesinde çalışıyor. İki yıl sonra ne
olacak? İki yıl sonra insanlar, eziyet çekerek bu sistemi kullanmaya
başlayacaklar. Bu koridorda yüksek kapasiteli bir toplu taşıma sistemine ihtiyaç
var. Bunca yıl ihmal edilmiş bir koridor. Son zamanlarda yetkililerin aklına
geldi. Dünyada metrobüs sistemleri, bir tür raylı sisteme geçiştir. Yüzeyden
koridorunu açarsınız, raylı sistemin koridoruna hazırlık yapmış olursunuz.
Kapasitesinde çalışmaya başladığı zaman da sökersiniz, yerine raylı sistemi
döşersiniz. Ancak Boğaz koridorunda, yüzey raylı sistem dahi yeterli kapasiteyi
sağlamayacaktır. Bu nedenle aslında Marmaray’ın, birinci köprü koridorunda inşa
edilmiş olması gerekirdi. Marmaray, yakın gelecekte İstanbul’un iki yakası
arasındaki geçişleri kolaylaştıracak bir proje gibi
görünmüyor.
|