br />
Korol Diker / Greenpeace İklim ve Enerji Kampanyası
Sorumlusu
Dünyayı kirletmek siyasi bir tercih
Kyoto’nun 2012 yılına kadar Türkiye’ye bir yaptırımı olmayacak. Ancak ülkeler
öyle ya da böyle Kopenhag’da yeni karbon salımı azaltım taahhütleri ve
mekanizmalarla ilgili kararlar alacak. Türkiye’nin de belirlenecek olan
taahhütlerini yerine getirebilmesi için 2012’ye kadar hiçbir şey yapmamak yerine
şimdiden adımlar atması gerekiyor. Özellikle de Türkiye’nin son yıllarda karbon
salımı artışıyla rekor kırdığını düşünürsek... Türkiye Kyoto’ya taraf olarak ve
iklim felaketi ile mücadelede sorumluluğu olduğunu kabul ederek tabii ki belli
dönüşümleri gerçekleştirecek. Ancak gerçekten etkin bir dönüşüm için fosil
yakıtlara dayalı enerji politikalarımızı değiştirmemiz gerekiyor, çünkü
salımlarımızın yüzde 75’i enerji kaynaklı. Çözüm Türkiye’nin derhal düşük karbon
ekonomisine geçiş yapması. Bu dönüşümlerin ne kadar maliyetli olduğundan da
bahsediliyor ancak İsveçli enerji şirketi Vattenfall’ın yaptırdığı araştırma bu
yatırımların yüzde 40’ının negatif maliyetli olduğunu ortaya koyuyor. Aynı
zamanda Greenpeace ve DLR’ın ortak çalışması olan “Enerji Devrimi Raporu” bu
dönüşümle sırf yakıt maliyetlerinden 6 kat tasarruf sağlanabileceğini açıklıyor.
Yani aslında kirli fosil yakıtlar ve nükleer ile dünyayı kirletmeye devam etmek
siyasi bir tercih.
Greenpeace’in Türkiye’den beklentisi yüksek düzeyde gelişmekte olan ülkelerle
birlikte 1990 seviyesine göre 2020 yılında artıştan yüzde 25 karbon salım
indirimi gerçekleştirmesi. Bu oranda azaltım ile 2050 yılına gelindiğinde yüzde
1.1’e kadar düşmüş oluyoruz ki, bunu sadece enerji kaynaklı salımlarımızı
düzenleyerek yapabiliyoruz. Diğer sektörlerden sağladığımız tasarruflarla da
karbon salımımızı yüzde 25’in üzerinde indirebiliriz. Üstelik bunun karşılığında
Türkiye fonlardan maddi destek alabilir. Ancak Kyoto içerisinde gelişmekte olan
ülkeler için tanımlanmış fonlardan faydalanabilmemizin önünde ciddi bir engel
daha var. Türkiye’nin sunduğu “1. Ulusal Bildirim Raporu”na, Birleşmiş Milletler
İklim Değişikliği Konferansı şeffaf, tümel, karşılaştırılabilir, devamlı,
tutarlı olmama ve kontrol mekanizmasının bulunmaması gibi eleştiriler getirdi.
Türkiye eğer bu fonlardan faydalanmak istiyorsa mutlaka daha düzgün
raporlandırmalar yapmalı.
|