Kuraklık Türkiye'nin dinamosu Atatürk Barajı'nı da durdurabilir
Çiftçinin belini büken, esnafa kepenk indirten kuraklık, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki Türkiye'nin önemli barajlarındaki elektrik üretimini de tehlikeye soktu. Türkiye'nin elektrik dinamosu olarak tanımlanan Atatürk Barajı tarihinin en düşük su seviyesinde. Barajdaki su oranı Temmuz 2008 itibarıyla yüzde 25.
19.5 milyar dolarlık GAP bile çaresiz
kaldı
Güneydoğu Anadolu'yu pençesine alan kuraklığa 46 yıl önce
temelleri atılan ve tarımda çığır açacağı belirtilen GAP Projesi de çare
olamadı. GAP'ta tamamlanmış projeler şu an çözüm için yetersiz kalıyor. Bölge
insanı ise GAP'ın meyvesini toplayamadı. Eğitimsizlik yüzünden suya ulaşan
topraklar tuzlandı, koordinasyon sorunu nedeniyle bölge insanının ihtiyaçlarına
öncelik verilemedi. Hedefler ise tutturulamadı.
Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt,
Şırnak ve Şanlıurfa illerini kapsayan GAP, Türkiye'nin doğusuyla batısı
arasındaki uçurumu kapatacaktı. Başlangıçta Fırat ve Dicle üzerindeki sulama ve
hidroelektrik amaçlı projelerle başlayan planlar gittikçe büyüyerek Türkiye'nin
en büyük kalkınma hamlesine dönüştü. Bu hamle sadece enerji üretimini değil
sulamayı, kentsel altyapıyı, eğitimi ve sağlık gibi sektörlere kadar uzanacaktı.
Hatta yetkililere göre Türkiye'yi uluslararası arenada markalaştıracak
nitelikteydi.
Projenin anayasası GAP Master planında toplumsal kalkınma için
her şey öngörülmüştü. Toplam 22 baraj, 19 hidroelektrik santralı (HES) yapılacak
ve 1.7 milyon hektar alanın sulamaya açılacaktı. Bölgede kişi başına gelir yüzde
209 artacak, 3.8 milyon kişiye istihdam olanağı sağlanacaktı. Gayri Safi
Bölgesel Hasıla yüzde 445 oranında artacaktı. Yılda 27 milyar kilovat saat
hidroelektrik enerji üretimi öngörülüyordu. Sulama hedefinin gerçekleşmesi
durumunda ürün çeşitliği de sağlanacaktı. Buğday üretiminde yüzde 104, arpada
yüze 69, domateste yüzde 556, mercimekte yüzde 24, sebze üretiminde de yüzde 80
artış yaşanması bekleniyordu. Ancak hedeflerin çok küçük bir dilimi gerçekleşti.
Sulama hedefinin sadece yüzde 15'i tutturulabildi. Eğitim konusunda da
planlananların yapılamayışı toprakları verimsizliğe iten bir başlangıç oldu.
Gelen suyla yapılan bilinçsiz sulama nedeniyle topraklar tuzlandı.
Çiftçinin kafası karıştı
Öte yandan tarım politikaları ile ilgili her kafadan çıkan
farklı sesler de bugün gelinen noktada önemli bir rol oynadı. Bölgede tarım
faaliyetleri Güneydoğu Anadolu Projesi Başkanlığı, Devlet Su işleri, Tarım İl
Müdürlükeri ve İl Özel İdareleri tarafından yürütülüyor. GAP yönetimi ise
bölgede bu karmaşa da etkin olamıyor. Bunun nedeninin de sorumluluğu çok
olmasına rağmen GAP yönetiminin yetkilerinin sınırlandırılmış olması
gösteriliyor. Harran Üniversitesi'nin de çalışmaları var. Her kurumun ayrı
yürüttüğü çalışmalar ve projeler bulnuyor. Çalışmaların birçoğu ise birbiri ile
çakışıyor.
Urfa Ziraat Odası Başkanı Halil Ataş, bölgedeki
kordinasyonsuzluğu şöyle anlatıyor: "Biz zeytini ithal ederek milyonlarca dolar
ödeyen bir ülkeyiz. 2005 yılında bölgede zeytin üretimine başladık. Nizip
zeytini daha iyidir dediler ve biz hemen bu zeytini ektik. 2006' da Tarım İl
Müdürü 'gemlik zeytini daha iyi, yağ oranı yüksek' dedi ve Gemlik zeytini ekmeye
başladık. 2007'de 'Urfa iklimi fazla sıcak yağlı zeytin olmaz' dediler ve bu
seferde tamamen sofralık zeytine döndük. Çiftçinin kafası allak bullak."
Herşeye rağmen tek umut yine GAP
Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası aşkanı Mehmet Kaya ise
gelinen noktayı ve GAP'ın bugüne kadar çare olamayışı ile ilgili olarak ise
şunları söylüyor: "Kuraklığın da öncesi var. Bugüne kadar hükümetin ilgisizliği
ve yıllardır süregelen ilgisizlik nedeniyle zaten umutlar sönmüştü. Kuraklık
işin ciddiyetini artırdı. Sorun çözmede bir arpa boy yol alınmadı."
Kaya, artık sorunların çözümünde ciddi adımlar beklediklerini
kaydediyor. Bölgedeki acılara tek reçetenin GAP olduğunu söyleyen Kaya,
"Güneydoğu'nun tek kurtuluş ümidi GAP projesidir. Ortada hasta var. Şimdiye
kadar bize serumu ağzımızdan verdiler. Ama mayıs ayında Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın hükümet yetkilileri ile açıkladığı yeni eylem planı "bu sefer farklı"
dedirtiyor. Eylem planı çok olumlu. Öncelikler doğru tespit edilmiş ama bu
reçete doğru uygulanmak zorunda yoksa Güneydoğu kaybedilebilir" diyor.
Su geldi ama Harran yanlış sulandı
Bölgede en büyük sorunlardan biride çiftçinin eğitisizliği.
Harran ovası ise bunun en büyük örneği. Şanlıurfa Ticaret Odası Başkanı İsmail
Demirkol bölgedeki herşeyin telafi edilebileceğini ifade ederek yanlış sulama
ile tarım arazilerinin çoraklaşmasından geri dönülemeyeceğinin altını çiziyor.
"Yıllardır tarlasına hayvanı ile su götüren çiftçi suyu görünce ne kadar su
versem o kadar iyi diye düşündü" diyor Demirkol 1976 da temeli atılan Atatürk
Barajı'ndan beri şimdiye kadar yeterli eğitimin verilmemesini büyük bir kayıp
olarak değerlendiriyor. Çiftçiyi eğitme görevinin önceden Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğünde olduğunu söyleyen Demirkol, "Bu yetki İl Özel İdaresine verildi ama
onlarda ödenek eksikliğinden bu hizmeti yerine getiremiyorlar" açıklamasını
yapıyor.
|