Bir süredir “en yaşanılır” ve
“en yaşanıl(a)maz” ilan edilen illerimizin “sevinç” ve
“hüzün”lerini izliyoruz... “CNBC-e Busines” dergisinin
“yaşanılabilir iller sıralaması” medyada pek sevilince, “ideal” bulunan
kentlerin yöneticileri adeta zafer sarhoşluğunda; “yaşanmaz” denilenlerde ise
kimsenin ağzını bıçak açmıyor... Peki, bu sonuç gerçekçi midir? Kentlerin
“yaşanılabilir”lik kıyaslamasında, derginin “parametreler” dediği “ölçüt”leri
doğru mudur?
Örneğin araştırmada “yeni”lik olarak “kişi başına banka
mevduatı”na bakıldığı söyleniyor. Bu ölçüt, bankaya uğramasalar da
geçinebilen, huzurlu insanların “az para”yla mutlu yaşadıkları, ama listede
hayli “geri”lerde yer verilen Amasya, Çanakkale, Muğla, Tokat gibi “dingin”,
“insancıl” ve “kimliğine saygılı” kentlerimizde ne anlama geliyor?
Ya şu “para”(!)metreye ne demeli? “Bir gelişmişlik göstergesi olarak
alışveriş merkezlerinin (AVM) nüfusa oranı” da eklenmiş!!! Bu ise
dünyanın imrendiği “geleneksel alışveriş kültürümüzün tarihi çarşı ve
pazarları”nı hâlâ yaşatan kentlerimize umarsızlık değil midir? Yaşanabilirlik
için “kültürel düzey”i saptarken AVM sayısına bakmak; aynı AVM’lerin
sinemalarıyla yetinmek, yani kentlileri “özgün kent kültürü”nden kopartan ve
insan ilişkilerinden uzaklaştıran “tüketim hangarları”nı önemsemek, kentsel
gelişmişliğin değil, olsa olsa “Anadolu’ya yabancılaşma”nın göstergesidir..
Nitekim onca görkemli tarihi hanları, eşsiz Tuz Pazarı,
yaşamın merkezindeki Uzun Çarşı’sı ve
Kapalıçarşısı’yla Bursa’nın bile “ilk 10”a girememesi bu yüzden
olsa gerek...
Benzer şekilde Ankara’nın “şampiyon”luğunun nedeni de AVM’lerdeki rekor
artış; tarihi kent merkezinin adeta unutulması; eski çarşılarının perişan
hali!.. Ankara’daki “araç yoğunluğu” övülürken kentin, “başkent” olduğunu ve
yıllardır “hükümetteki parti”nin yönettiğini unuturcasına “kamu yatırımlarının
yüksekliği” esas alınmış!
CNBC-e Busines’in işte böylesi “para”cı bakışla saptadığı 34 ölçüt arasında
“özgün kent kimliği” gibi evrensel “yaşanılabilirlik”
zenginliği ise akla bile gelmemiş... Oysa başta Habitat,
Uluslararası Mimarlar Birliği ve UNESCO gibi
kent ve yaşam kültürünün evrensel kurumlarınca kabul edilen en önemli gösterge;
“tarihi dokunun korunması; sivil mimari kimliğin sürdürülmesi ve
geleneksel toplumsal mekânların yaşatılması”dır...
Bu “öncelikli” ölçütün, özellikle son yıllarda İtalya’da başlayıp Avrupa’ya
yayılan “Yavaş Şehir” (Citta Slow) hareketinde de “belirleyici”
olduğunu da CNBC-e Busines belli ki “bilmiyor”! O kadar ki aynı hareketin
“yaşanılabilirlik için otomobile hayır” ilkesine rağmen, örneğin Antalya’yı “ilk
10”a alırken ilin tarih ve doğal zenginliği yerine bakın neyi önemsiyor;
“Türkiye’de nüfusa göre en çok araç (otomobil) Antalya’da...”
Böylesi ölçütler, yukarıda anımsatılan kent, yaşam ve kültür kurumlarınca
“gerçek yaşanılabilir”liğin önündeki “engel”ler sayılıyor. CNBC-e Busines’in
ölçütleriyle yaşanabilir olmayı hedefleyecek kentlerimizin ise kültür ve kimlik
değerlerinden kalanları da yok etmeleri, otomobil sayılarını arttırarak,
durmadan yol ve kavşak açmaları; bankadaki “mevduat”ların da mutlaka
yükseltilmesi gerekiyor!..
‘Son’daki ‘Hazine’ler...
Derginin “en yaşanmaz” ilan ettiği kentlerimize gelince... İşte birçoğu
“Tarihi Kentler Birliği ödülleri”ni de almasına rağmen, “yaşanılabilir kent”
için ölçüt sayılmayan kimi çabalardan örnekler:
Diyarbakır: Listede sondan ikinci... Suriçi’ndeki koruma
çalışmaları ile dünyaca ünlü surlarının yeniden kente kazandırılması, kentte
yaşamayı da çekici kılıyor. Ancak bu çabalarla “kentlilik bilinci”nin
yükseltilmesi hiç önemsenmemiş.
Şanlıurfa: Sondan 4. ilan edilen “Peygamberler Kenti”mizin
tarihi ve kültürel dokusunu kurtaran çalışmalar öylesine “yaşam”sal ki son
seçimlerde halkın buna verdiği destek demokrasi tarihine geçti...
Gaziantep: Uygarlık ve kültür değerlerini “kent ölçeği”nde
yaşatma projeleriyle her yıl ödüller alan Gaziantep bile listenin sonlarına
itelenmiş.
Kars: Anadolu’nun ilk planlı kenti; ayrıca planını 100
yıldır bozmayan ve korunacak bina sayısını 80’den 300’e çıkartan tek kentimiz...
Uluslararası kültür ve sanat etkinlikleriyle de ün yapmasına rağmen
sonlarda...
Mardin: Eşsiz tarihi dokusu ve kimlikli kent mimarisiyle
UNESCO Dünya Mirası listesine aday… Özgün mekânlarını turizmle buluşturmada
başarılı örneklerine rağmen “yaşanılamaz” ilan edildi!
Hatay: Kutsal kitaplarda bile adı anılan ve kültür
zenginliği denince Anadolu’nun ilk akla gelen merkezlerinden Antakya’nın bile
onca yaşamsal değerlerine rağmen “yaşanılabilir” sayılmamasına ne denebilir?
Evet... Örnekleri sıraladıkça görüyoruz ki kent bilincinde “para”nın ölçütü
ile “kültür”ün ölçütü çok farklı... Asıl üzücü olansa bu araştırmayı yere göğe
sığdıramayan medyamızın da kentlerimize vefasızlığı…
|